29.06.2014

Brezilya 2014 Notları #1: Sevmedim

  • Öncelikle, ben bu kupayı tam sevemedim. Onu netleştirelim.
  • Böyle not gibi yazıyorum çünkü bu blogda nedense o Not Defteri konsepti çok sevildi. Benden daha çok seviliyor resmen o seri.
  • Hayır yani... Neyse.
  • Bu kupa çalıştığım dönemde izlediğim ilk kupa. Zaten ben 10 aydır çalıştığım için, son öncesinde hep öğrenci ve boş gezen olduğum için...
  • Galiba sevememe sebeplerimden biri bu. İşten güçten tam odaklanamayınca böyle oluyor gibi. Gerçi 2010'a odaklandım da ne oldu. Onu da sevemedim.
  • Şimdi diyeceksiniz ki sen 2006'yı seversin, hayır onu da sevmem. İtalya şampiyon oldu diye sevmem gerekmiyor.
  • Bence kupa gibi kupa belirleyeceksem 2002'dir. İkinci sıraya da 1994'ü koyarım hatırladığım ilk kupa olduğundan. Bu iki kupa bence ayrı güzeldi. 1998'i aradan neden sildim bilmiyorum ama 94 ve 2002'nin tadını bir daha alamayız. 94'te tam yetişemediğimiz o efsanelerin son dönemleriydi. O zaman 7 yaşında olan bir çocuk olarak aklımdaki ilk futbol kahramanlarının çoğunu izleyip geleceğime de yön vermiş oldum bir bakıma.
  • O kupa sayesinde Fiorentinalı oldum ben, Baggio'nun Fiorentina'yı tuttuğunu bir yerde okumasam çocuk aklımla, gidip de mal gibi Barcelona-Real Madrid peşinde bile koşardım belki. Yapardım ben, o mallığı seziyorum kendimde. İyi ki yaşım bilinçli olarak 94'ü hatırlamaya yetmiş.
  • 2002'de ise birlikte büyüdüğümüz tüm yıldızlar vardı. Olmayan yok gibiydi, şimdinin 30'larına yaklaşanları olarak birleşip bir araba adam saysak, tamamına yakını oradaydı.
  • 1998'i neden tam sevmedim diye düşünüyorum da belki ulaşmak kolaydı diye. 1994'teki gibi annemin babamın gece maç izletmeme olayı yoktu, gündüz bant yayın takip etmiyordum, Tam akşam oturup mahalle maçından dönüp tv karşısında maç izlemelik dönemdi. Kolayca kupaya ulaşılıyordu. Belki de ondan. 2002'de okul kapanacak ve uykuya kavuşacağız derken uykunun bir kısmını feda etmek gerekiyordu. O yüzden etkisi daha güzel.
  • Hayatta kaç kere kahvaltı sofrasında canlı yayında Ronaldo'nun golünü izleyebildik ki bir daha?
  • Neyse. Gelelim bu kupaya. Öncelikle bazı gruplar cidden olmasa da olur kıvamdalar. Her maçına 0-0 veya 1-1 yazıp geçeceğin ve kimsenin ses etmeyeceği gruplar var. Hikayesi ilginç olan ama kupada "bunun ne işi var" demekten öteye gidemeyen takımlar var.
  • Son satırda lafı çaktığım takım Bosna. Beklenmedik yerden çıktılar geldiler iyi hoş da... Eee? Yani? Elendi gitti işte. Güzel futbol ve bol hücum bekledik ama utana sıkıla oynayıp gittiler. Dzeko'nun kariyerinde Dünya Kupası golü var işte. Faydası o. Bir de Hajrovic'i sadece Galatasaray'ın değil kimsenin kullanamadığını gördük. Adamın olayı İsviçre Ligi'nin taç çizgisi civarlarıymış.
  • İtalya mesela bu kupada geleni geçeni 5-0'la geçip kupayı alsa ben yine sevmezdim. Çünkü şöyle 90 dakika tamamen odaklanıp izlediğim maç olmadı. Hollanda-İspanya maçı bile dikkatleri 45+1'de çekti torunlara miras bırakılacak kafa golüyle. Van Persie o bir daha giremeyeceği şekli alıp da kafayı vurmasa o maçın da öyle aman aman izlenir yanı olur muydu bilinmez.
  • Bu kupada bir olmamışlık var ve hala da sürüyor çeyrek finallere yol almışken. Şöyle garip hikaye bekledik durduk ama o gariplikler bize çeyrek finalde Kosta Rika-Yunanistan galibini izleme gibi bir şey doğurdu. Bu ikisi grupta sürprizini yapsın, son 16'da efendi gibi elenip dönsün işte. Birbirlerine musallat edip çeyrek finalde de izletmeye gerek yok.
  • Bak ama Şili olurdu, onlar kupanın katlanılabilir taraflarındandı.
  • Zaten onlar da gidince elimde kalan tek şey Kolombiya oldu. Benim için o koca ülke "Cuadradospor" gibi bir şey bu kupada. Cuadrado kadrodaysa Kolombiya'yı tutuyorum İtalya'nın vedası sonrası. Bari Fiorentinalı oyuncu sevinsin.
  • Galatasaraylı Muslera neden sevinmiyor derseniz, sevinsin de satalım mı? Elendi geldi işte. Ses etmeyin.
  • Sonuç olarak. Ben bu kupayı sevmedim. Cuadrado Brezilya'yı elerse biraz sevebilirim.








Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO