31.12.2007

Doğan Seyfi Atlı


Bir bayram akşamı oturmuş gazete okuyordum. Kanalları değiştiriyordu kuzenim "hayatını kaybeden genç oyuncu" lafını duydum ve birden ekrana döndüm, Doğan Seyfi Atlı yazıyordu ekranda. Daha bir kaç hafta önce kupa maçında Fenerbahçe'ye karşı golü yazmıştı, zaten CM 01/02'de banko transferim olduğu için de tanıyordum bir önceki senenin oyunundan beri. Ligde de ara sıra izliyorduk işte. Çok üzüldüğümü hatırlıyorum, hep O'nu Galatasaray forması giyecekken hayal etmiştim. 55 Ekranda gördüğüm kaza yapmış arabanın resmi ile o hayalim de bitivermişti aniden.

Yılın son günü şu saatte neden ve nasıl aklıma geldiğinden de bahsetmem gerekirse. CM00/01 taktım yükledim, Hagi'li Büyük Kaptan'lı oyuna bir göz atıp ikisi bırakana kadar 2-3 sezon oynamayı düşünüyordum. Oyundaki ilk yerli oyuncu transferim her zaman Doğan Seyfi olurdu, yine öyle oldu... İnsanız sonuçta, bir kaç yüz megabytelık oyun bile gecenin bir vakti moralleri bozmaya yetebiliyor...

Bir de aynı oyunda başka bir default transferim olan Foe var ki O'nu da anayım buradan kendimce...

Bir daha böyle her seferinde her takıma aldığım oyuncu hiç olmadı 6 senedir, korkuyor insan "uğursuz muyum acaba ben?" diye.

30.12.2007

Martin Fenin Frankfurt'ta


Kendisi Teplice forması giymekteydi ve geleceğin yıldız adayları arasındaydı. Hala yıldız adayları arasında ancak 3.5 milyon € farkla artık Frankfurt'un yıldız adayı oldu.
Liverpool, Arsenal, Juventus peşindeydi diye biliyorum. Daha fazlası da olabilir çok araştırmadım. Daha çok şans bulabileceğini düşünüp Frankfurt'u seçmiş. Buradan sıçrayıp bir yerlere gider 2 seneye. 3.5 milyon'un üstüne 10 daha katıp Seria A veya Premier Lig'e doğru gider eğer burada başarılı olabilirse, gidip de fos çıkmak da var işin ucunda..

Seviyorum Yıl Sonunu


Premier Lig'de 11-12 günde seri maçların oynandığı, bir maç gününü konuşup bitiremeden diğer hafta maçlarının başladığı bu günler yüzünden yıl sonlarını ve yeni yılı daha da başka seviyorum. Maçları izleyebilene mükemmel keyif sunuyor bu bir gerçek. Ancak ülkemizde FOX TV bu keyfin içine ettiği için FOX Sports daha hoş bir tercih olur bu dönemde, en azından ben öyle yapıyorum.

Phil O'Donnell


Kendisini daha evvelden tanıyorum diyen varsa gözlerinden öpmek lazım.
Malesef sahada yaşamını yitiren oyuncular arasına katıldı resimdeki kişi de. Son zamanlarda duymaya alıştığımız haberlerden oldu, bir kaç ay arayla tekrarlanır oldu bu haberler.

2007/2008 Part 1

Part1 dedik rapidshare'den inen dosya adı gibi. İlk devre geçti gitti. Kısa kısa bahsedeyim.

- Tsunami gibi sezona başlayan Galatasaray Ölüdeniz gibi sakin bir şekilde bitirdi sezonun ilk bölümünü. Kalli gider-gitmez bilinmez de, ikinci yarıdan ümitliyim.
-Fenerbahçe 16 hafta arkamızda durdu, son hafta 1 puan önde bitirdi. Devre arasının kendilerine yaramayacağı gibi bir his var içimde.
- Sivasspor şampiyon olmak istemiyor ve lider bitirdi. "Ya ben lan neyse bişey demiyorum" durumu mevcut burada. Şampiyon olmak istemiyoruz diye konuş sen 4 aydır, sonra 2. yarı öncesi çık de ki "şampiyonluğu düşünüyoruz". Kararlarını bir an önce verseler de herkesler rahat etse fena olmaz.
- Beşiktaş ise yine bildiğimiz gibiydi. Çok fazla saçmaladıkları sezonlara göre dahay iyi durumdalardı sanki. Yine de devrede yeniden el atmaları lazım olaya. Holosko'yu da aldılar sağlam bir kazık yiyerek. Katkı yapar da, o kadar para verilmeli miydi bilmiyorum.
- Kasımpaşa düşecek gibi, iyi olur. Başlarına eski oyuncumuz Uğur Tütüneker geldi ama 9 puanı olan bir takımın ligde kalabilmek için hemen hemen 30 puana daha ihtiyacı var ki bu imkansız gibi duruyor.
- Oftaş da düşecek durumda olsa iyi olurdu, taraftarı olan kulüp lazım lige, boş tribün değil. Ankaraspor'un da gidici olmasına ekstra sevinmekteyim bu yüzden, ayrıdan bir de Gökçek yüzünden seviniyordum tabii ki.
- İstanbul Belediye'de aslında taraftarsız takımlardan biri ancak kadrosu iyi, İbrahim Akın ve Aydın Yılmaz transferleri ile sol ve sağ açık müthiş güçlendi. Özellikle İbrahim Akın'ı Abdullah Avcı'nın adam edeceğine eminim.
- Bunların yanında Kayserispor'un beni hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim, daha iyi bir performans bekliyordum. Dışarıda hiç kazanamamış olmalarının bu duruma etkisi var elbette.

- İlk hafta dışında ciddi bir tribün kargaşasının yaşanmadığı bir ilk yarı geçirdik, devamı da aynı şekilde kavgasız gürültüsüz olur umarım.

- Sene sonu "Part2" diye yazarken umarım oynanan güzel oyundan bahsediyor oluruz. Futbolun futbol gibi olması ve şampiyonun da masabaşı oyunları ile değil oynadığı futbolla anılması dileğiyle 2 . yarıyı daha bir umutla bekliyorum..

17.12.2007

Git İstediğin Yere

Bu yazıyı keyfi olarak sildim.

Das Parfum


Koku : Bir Katilin Hikayesi veya Perfume : The Story Of A Murderer ikisi de aynı şey..
Film çok güzel, kolay kolay film beğenmem "olmuş bu" dediğim film sayısı azdır. Cins miyim yoksa film çekmeyi mi başaramıyorlar son zamanlarda onu bilemiyorum. Konu güzel, sıkıcı ve yorucu değil, saçma sapan olaylar birbirine bağlanmıyor da, süresi uzun gelebilir belki, baska da kusuru yok bana kalırsa.
Filmi çok beğendiğimi ve izlememiş olanlara tavsiye ettiğim yazmak istedim, zira yazmış bulunmaktayım zaten.. Uzatmayayım daha da..
Unutmadan ekleyeyim, yeni izledim filmi.. 2006'nın ürününü niye 2007 sonuna yazdın derler belli mi olur..

16.12.2007

En Sportif Gün

Kendi kendime en sportif gün ilan ediyorum bu günü. Üniversitenin ve derslerin derdini bir kenara atıp 11 günlük şahane tatile başlamışız, ilk gün Galatasaray - Sivas ile başlamış, dün akşamı da Ronnie O'Sullivan taçlandırmış son framede 147 yapıp. Canlı izlediğim ilk 147 oldu bu. Bu iki keyifli günün ardından sıra geldi pazar gününe yani bugüne.
Bu satırları yazdığım dakikalarda Dünya Kulüpler Şampiyonası Finali oynanmakta, o bitsin elbette bahsedeceğim sonraki postta.

Bakıyoruz şöyle neler var, Liverpool - Manchested Utd. oynuyor, Arsenal - Chelsea'de bu maçtan sonra izlenmek için bizleri beklemekte. Dahası, arada da bir maç var ki tam benlik, Sampdoria - Fiorentina maçını e2 veriyor. Üstteki iki maçı ve yine öğleden sonra oynanacak olan Kaptan'ın Fenerbahçe karşısında puan arayacağı Gençlerbirliği - Fenerbahçe maçını hiç beklemiyorum açıkcası, öncelik Fiorentina'nın.

Ve günün son bombası.. Real Madrid değil elbette, işim olmaz.. UK Championship 2007 Finalinde Ronnie O'Sullivan ile Stephen Maguire karşı karşıya geliyor, Ronnie elbette favori isim, bahisçiler ne der bilemem, benim favorim kendisidir. Dün akşamki 147'yi hayatım boyunca unutmayacağım, canlı canlı izlediğim ilk 147 oldu daha önce dediğim gibi.. Anlamayan kafa yormasın nedir bu 147 diye, masanın başına geçip tek seride yapılacak en yüksek sayı diyeyim fikir oluşması için, maksimum seri denir kendisine. Ayrıntısını yazsam da takip etmeyen bilmez, takip eden zaten biliyordur..

15.12.2007

Terry'den Makalele'ye



İngiltere Euro 2008'e gidemez de bununla ilgili geyik yapılmaz mı? Elbette yapılır. John Terry'nin ağzıyla mektup yazılmış Fransız Makalele'ye, sözlükte gezinmekteyken rastladım, eğlenceli birşey olmuş.

Şarkının orjinalini de severim, Plain White T's söylemekte Hey There Delilah adıyla.

3.12.2007

Euro 2008


Son şampiyonun kaptanı Zagorakis elini torbaya attı ve gelen ilk takım Türkiye oldu. İsviçreliymiş bu resimdekiler ki zaten kanal da İsviçre kanalı. Bizim için intikam dolu bir grup oldu, 2006'dan İsviçre, Euro 2000'den Portekiz.

Fazla yorum yapacak birşey yok. Portekiz illa ki çıkar, İsviçre sürpriz arar, Çek Cumhuriyeti ile kapışırız. Bana böyle olacak gibi geliyor, gruptan çıktıktan sonra diğer gruptan Avusturya ile eşleşsek ne güzel olurdu. Çok mu iyimser düşündüm bilemiyorum ama böyle bir ihtimal sanırım yok gibi şimdilik.

Kuranın ilginç kısmı ise takımlar kaçıncı torbadan kuraya girdilerse gruptaki sıralamada da aynı sıraya düştüşer. Milyonda bir denen ihtimallerdendi o da gerçekleşti. Ne değişti peki ? Sadece fikstür, yoksa gerisi aynı..

Olan Biten #3


- Tugay yine attı. Bu defa alıştığımız uzaktan şutlardan biri değildi, kontrayla geldiler, penaltı noktasının gerisinden vurdu attı. 2-1 olan skoru da 3-1 yaptı..
- Tuncay da ilk golünü atmış. Sus yapmayı unutmamış. FOX'a bakmadım hiç maçı verdi mi diye, merak da etmedim açıkcası, vermesi yüksek ihtimal tabii ki, M'boro resmi kanalı gibi. Maçın özetini izledim, Tünkay diyordu spiker.
- Napoli dengesiz gitmeye devam ediyor, 5 yediler Atalanta deplasmanında. Eskiye dönecek diyorlar, farkı yiyip oturuyorlar bir güzel, sonra yine güzel skorlar ve tekrar gelen yenilgi. Merak ediyorum ne kadar devam edecekler böyle.
- Valencia kendi evinde 3 yedi Bilbao'dan. Bask bunlar, hastasıyız diyerek Bilbao'ya sevgi gösterisinde bulunmayacağım elbette, işim olmaz kendileri ile. Benim derdim Valencia, Koeman'a sarasım var ama takım da garip, Napoli'yi yazdım bir kaç satır üstte, ne farkı var Valencia'nın, aynı istikrarsız görüntü sürüyor. Ancak bunları merak etmiyorum o kadar da, İspanya'da tek derdim Messi'yi, Dos Santos'u ve Krkic'i izlemektir, bunlardan biri oynarsa Barça maçına göz atılır. Bir de Asulin oynasa da görebilsek onu, YouTube denen teknoloji yetmiyor.
- Ribery atmış Bayern tek golle kazanmış. Bu hafta izlemedim ancak Almanya Ligi bu sezon en keyif aldığım lig İtalya'dan sonra. Arjantin'in yeri ayrı, çocukluk hayalimdi televizyonlarımızda Arjantin Ligi izlemek, fırsatını buldukça kaçırmıyorum, ancak seri ve uzun yorumlar yapabilecek kadar değilim daha. İyi bir takipçiyim hepsi o.
- Arjantin demişken, Apertura Lanus'un şampiyonluğu ile tamamlandı. Riquelmeli Boca ile Clausura daha bir hoş olacaktır.
- Kapanışı Liverpool ile yapayım, Bolton'a 4 attılar. Torres'in golünden önce Anelka'nın kaçırdığı gol var ki akıllara zarar cinsten. Kaleci topu bıraktı Anelka'ya, O da topu kale çizgisinden geçirmek yerine aut çizgisinden geçirdi. Torres benzer pozisyonda üstelik kaleci de yerindeyken "gol böyle atılır"ın dersini verdi. Maçın golleri burada. Maçın yıldızı denen şey ise Gerrard, penaltıdan önceki iki golün asistini yaptı, penaltıyı da attı, 2 asist 1 gol ile bitirdi.

Fiorentina - Inter


Prandelli hayat arkadaşını kaybedince duygusal bir gün yaşandı Artemio Franchi'de. İnter'in Fiorentina oyuncularını tebrik etmesine girmiyorum, herşeyin fazlası zarar. Fair Play de centilmenlik de bir yerden sonra can sıkıntısı yaratıyor, fazla kibar olmanın anlamı yok, biraz tatlı sert olmalı bu işler.

Maç 0-2 bitti, İbrahimoviç asistledi önce Jimenez -ki hiç sevmem kendisini- sonra da Cruz attı. Cruz da J.Zanetti'ye çok benziyor, akraba çıksa ben şaşırmam şahsen. Neyse dönelim maça, Galatasaray - İstanbul B.Bld. maçı yüzünden tam bakamadım, İnter etkiliydi sanırım, Fiorentina da arada bir gol kaçırıyordu. İzlemek lazımdı aslında ama kaçırdık bir kere..

Gün uğursuz geçti aslında. Şahsımın taraftarı olduğu iki takım da iç sahada ikişer gol yedi, bir tanesi iki tane atıp kurtardı kendisini, diğeri teslim oldu. Lig uzun maraton, önümüzdeki maçlara bakalım diyerek bitirelim klasik futbolcu yorumuyla.

Galatasaray 2 - 2 İstanbul Büyükşehir Bld.

Son zamanlarda izlediğim en hareketli maç oldu. Ben sayamadım ama ikinci yarıda en azından 5-6 forvetle oynadık ki bu sayı 7 ve 8 oldu zaman zaman.

Servet Çetin'i bir maç sonrası övüp maçın yıldızı olarak göreceğim aklımın ucundan geçmezdi. Ancak hakkını vermek lazım ki maçın yıldızıydı. Song için söylenecek birşey yok, sen böylesine tehlikeli bir ikinci yarıda geride tek başına savaş -çünkü Servet o sıralarda ilerideydi- ve sınırda olmana rağmen kart görme. Ara sıra 3'e 1 veya 3'e 2 gelen rakibe karşı iyi direndi kartsız tamamladı maçı, derbi öncesi önemli bir tehlike geçti.

Hasan Şaş konusunda söyleyecek birşey yok sanırım. Kafasına koyduğu zaman vazgeçirmek zor oluyor, belki maç anındaki sinirle söylenmiştir ama bir kart yüzünden bunları söylüyorsa bu takımdaki geleceği ne derecede iyi olur bilinmez.

Sonuç olarak gitti denen maçta taraftarın ve takımın bütünleşmesi ile puanı alıp yeniden puan farkı ile lider konuma geldi Galatasaray. Derbiye dokunmuyorum, ayrı bir post lazım elbet.

2.12.2007

Saray'ın Muhafızları

Song tamam da Servet olmuş mu hiç ? Aradan o gözler korkunç korkunç bakıyor.

Bu çekimler yapılırken GSTV'de kayıt yapmış haberlerde gösteriyordu az önce, Song ekrandaydı "bu sayıyı alın çünkü Rigobert Song konuşuyor !" diye mesaj veriyordu taraftara.. Arada da "sözleşme yapın benimle" dese fena olmazmış çünkü yönetimin ilk adımı atma gibi niyeti yok sanki.

1.12.2007

Fotomaç Yine Şaşırtmadı


02 Aralık 2007 tarihi gazeteden alıntı :
"... Feldkamp yönetimindeki sarı-kırmızılı takım, bu sezon 17 karşılaşmaya çıktı. Cimbom bu mücadelelerde 11 galibiyet 2 yenilgi 4 de beraberlik aldı. "


Evet görüyorsunuz, 2 yenilgi almışız bu sezon. En iyi olduğunu iddia eden gazetenin haberidir bu ki zaten "en iyi" olduklarını gazete çalışanları hariç kimse düşünmüyor. Fanatik dururken neyin en iyisisin sen kardeşim demezler mi ?

Neyse.. Olaya geçelim, 2 yenilgi demişler ancak Galatasaray resmi sitesi öyle demiyor :

8 Kasım 2007 : Galatasaray 2 - 3 Helsingborgs IF
25 Ekim 2007 : Girondins de Bordeaux 2 - 1 Galatasaray
20 Eylül 2007 : FC Sion 3 - 2 Galatasaray

Görüldüğü üzere 3 adet yenilgi mevcut. Bir spor gazetesi yapıyor bu hatayı, sonra da biz kaliteliyiz diyorlar... Yok ya, başka ?

Ayrıca bu hata habercilik açısında ciddi bir hata olmayabilir ancak bunun diğer yaptıkları şeylerin yanında devede kulak kaldığını söylemek lazım.

Riquelme Yeniden Boca'da

Yeniden gitti Boca Juniors'a. Bu defa kiralık gitmedi, 2010'a kadar sözleşme yaptı, 15M $ deniyor bonservis için, sadece yazıktır günahtır diyebiliyorum. 2010 Dünya Kupası'nda oynamak istiyormuş, hedefi buymuş, arada Boca'ya da bir iki tane kupa kazandırır ki bu da hedefine ulaşması için yapması gerekendir zaten.

Kendisi sevdiğim oyunculardan değildir, ancak gittiği ülke sevdiğim ülkelerden biridir, liglerini de e2'de az da olsa izlemeye başladık, kendisini de izleriz artık yayın yapıldıkça.

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO