20.05.2016

#Giro 2016 12. Etap: Güle Güle Gorilla

Kittel'den sonra Greipel de Giro'ya veda etti ve bizi Modolo, Ewan, Demare ve Nizzolo ile baş başa bıraktı. Etap sonu bırakacağı ve dağlara kalmayacağı belliydi, geceye bırakmayıp Eurosport canlı yayınında bıraktığını açıklayarak işi uzatmadı. Ben yine kim devam ediyor diye kontrol etmedim, bu bahsettiğim dört sprinterden biri bıraktıysa bilmiyorum. Etaptan sonraki gelişmeleri okumadım bugün, umarım ilk satırdan hatalı yorum yapmış olmam. Olursa da söylersiniz artık... Giro'da bundan daha düz etap yok, yılın en düz etabını, tarihin de en düz etaplarından birini geride bıraktık ama sağ olsun hava koşulları bir süre heyecan yarattı. Yoksa genel anlamda bu kadar düz etap hava da iyiyken son 5-10 kilometreye kadar sıkıcı oluyor. Tabii finalde toplu sprint varsa beklediğinize değiyor. Sarper Günsal da "Bunun için bekledik kaç saattir." diyerek durumu özetlemişti geride kalan etaplarda. (Hangisi olduğunu unuttum, dün bile olabilir.)

Kittel gitmiş, Vivani gitmek zorunda kalmış derken sprintte rekabet iyice azalıyor. Aniden bir gülme geldi Vivani ve rekabeti aynı cümlede kullanınca. Neyse dursun, zararı yok sevgili çapsız İtalyan sprinterimizin. Marmaris'te gözümün önünde etap alsa öldürürdüm ama sağ olsun buraya geldiğinde Cavendish'i geçmek gibi densiz hareketlerde bulunmamıştı. İki kere geçti gerçi tur boyunca ama ben önce kendi evimin dibindeki etaba bakarım. Giro konuşacakken nereye vardı olay. İşte dümdüz etabın yan etkileri bunlar, benim gibi konudan sapıp bambaşka şeylerden bahsetmeye fazlasıyla müsait bir adam kolaylıkla bunu başarabiliyor.

Rekabet günden güne azalırken etap başında Demare "Sonuna kadar gitmek istiyorum." diyerek biraz umut verdi. Son etaba kadar dayanabilirse mayoya oynamak istiyor sanırım. Umarım başarır zira üç hafta sonunda Modolo değil de Nizzolo alırsa üzülürüm gibi geliyor. Futbolda her zaman ilk sırada İtalyanlar olsa da bisiklette buna pek takmıyorum. Öyle olsa en sevdiğim bisikletçi Cavendish olmazdı zaten. Bak yine koptu adam. Demare umarım mayoya giymeyi başarır ama Demare'ın gittiği mayoya 27 puan önündeki Nizzolo da kolaylıkla gidebilir. İkisi de sona kadar kalırsa genel klasman dışında güzel bir kapışma izleyeceğiz son günde.

Bu kadar sprint konuşmaya gerek var mıydı bilmiyorum ama zaten daha fazla bir şey anlatmak istemiyorum. Giro'da esas kan 13. etaptan itibaren akacak. Dağlarda acıdan kahrolan bisikletçiler görmek istiyorum artık. Sprinte doydum yeteri kadar, bundan sonrası Tour'a kalsın...

Etapta ne oldu?
Bu kısmı da her yazıya eklemeyi adet edindim ama inanın bu sefer diyecek hiçbir şeyim yok. Dümdüz etapta gittiler gittiler ve Greipel etabını alıp Giro'ya veda etti. Nizzolo ve Demare son günü görmeyi başarırlarsa kırmızı mayoyu alacaklar. Günün konuşulacak tek detayı, son 8 kilometreden sonrasında etabın nötralize edilmesi ve zaman bonuslarının kaldırılmasıydı. Son bölümün bol dönüşlü ve çok hareketli olmasından ötürü, düz etaba rağmen gün boyu hava koşullarıyla boğuşan sporculara bir kolaylık sağlandı. Kavga gürültü olmadan bitti sprint. Gerçi sonda Greipel, Ewan'ı sıkıştırmasa iyiydi, ufaklık belki etaba giderdi zor da olsa...

Sırada dağlar var, konuşacak çok şeyimiz olacak bundan sonra.

18.05.2016

#Giro 2016 10. Etap: Beter Ol Sky

Kişisel bir yere yazıyor olmanın en güzel yanı böyle başlık atabilmek. Bisiklette takım tutma olayı pek olmaz ama bazı takımları sevmemeniz mümkündür. Sezon içerisinde her yarışı izlemeseniz bile 30 civarı takım görebilirsiniz. İçlerinden bir tanesini sevip her yarışta o takımı desteklemeniz zor olsa da sevmeyeceğiniz takım veya takımları seçmek çok kolay bir şey. Etixx-Quick-Step ve Dimension Data diğerlerine oranla daha fazla sevdiğim takımlar, sevmediğim ise bir tane: Team Sky. İşin ilginç yanı, bisikletle ilgilenmeye yeni yeni başladığım zamanlar Sky'ın doğduğu döneme paralel. Sonraları geçmişi de öğrenip okumaya başlamış olsam da kendi adıma bisikleti bildim bileli Team Sky orada neredeyse. 2009'da ilk kez bisiklet izlemeye başladım, Sky da 2010'da pelotonda yer aldı ve o günlerde nefretimi kazandı. Zaten o sır gibi saklanan "bilimsel" olaylar tek başına nefret unsuru.

İlk satırlar alakasız dursa da yazdıklarımın etapla bağlantısını Sky üzerinden kurmuşsunuzdur sanırım. 10. etabı izlemeyip de burayı okuyan varsa bağlantı şu: Team Sky'ın lideri, genel klasmanın en büyük favorilerinden Mikel Landa hastalığı sebebiyle Giro'yu bıraktı. Pazar günkü 40 km'lik zamana karşıda beklenenin çok üzerinde performans gösterip, genel klasmandaki birçok rakibini geride bırakmıştı Landa. Pazartesi günü dinlenmenin ardından 10. etapla beraber sondaki iki tırmanışta atak bile yapması bekleniyordu. Sabah etap öncesi bunu deneyeceğini de söylemişti ama daha ilk bölümlerde tırmanışta altı dakika fark yedikten sonra devam edemedi. Sky olayın mide ve sindirim sistemi rahatsızlığı olduğunu söyledi ki bir gün önce barbekü yapıyorlardı, bilmiyorum bunun alakası var mıdır yok mudur.

Landa'nın abandone olmasıyla beraber genel klasmanda sevmediğim ve Giro'yu almasını istemeyeceğim biri kalmamış oldu. Bundan sonra benim için beklenti bir kişinin sazı eline alıp gitmesi değil, çarpışa çarpışa son tırmanışa kadar birkaç kişinin genel klasman için savaşması. Kittel gidince çarşamba-perşembe günü 11. ve 12. etaplardaki sprintlerin önemi kalmadı. Greipel süpürür ikisini de. Sonra o da devam etmez zaten. Meydan Modolo veya Nizzolo'dan birine kalır.

Etapta ise bu senenin Formolo'sunu bulduk: Giulio Ciccone. Muhtemelen Pirazzi'yi götürmeye gelmişti ama Pirazzi gidemeyecek olunca meydan ona kaldı ve son 35 yılın en genç etap kazananı olmayı başardı.

Genel klasman iddialıları pek fazla öne çıkmadılar ki bunun sebebinin Landa olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen pazar gününü iyi geçiren Landa'nın sondaki 1. kategori yokuşta atak yapmasıyla karışacaktı ortalık. Landa tehlikesi ortadan kalkınca favoriler sadece birkaç saniye farkla sıralanıp bitirdiler. Önümüzde genel klasman savaşıyla alakası olmayan iki etap var, bunları da atlatıp ondan sonra yokuşlarda ataklar yapmayı planlamaları gayet doğal.

Etapta ne oldu?

Ciccone etabını aldı ve Brambilla'nın pembe mayosuna veda ettiği günde İtalyanların üzülmemelerini sağladı. Buradan alır gider mi belirsiz ancak ilk izlenimlere göre iyi bir yokuşçu olmaması için önünde bir engel yok. Kariyerinde 30 yarış gününü yeni geride bırakmış bir adamın Giro'da etap alması kolay rastlanacak bir şey değil. Genel klasmanı üstte konuştum zaten. Ciccone diye diye bitirelim yazıyı. Zira etapta olan biten kısmı Landa'nın abandonesi ve Ciccone'nin zaferi dışında pek de değinmek istediğim bir şey barındırmıyor. Tebrikler Ciccone! 

15.05.2016

#Giro 2016 8. Etap: İtalyanlık Yine Kazandı


Giro'da Formolo'nun geçen sene aldığı etaptan sonra benzer tipte etaplar organizasyonun iştahını kabartmıştı. Bu yıl Formolo veya benzer tarzdaki İtalyanların alabilecekleri tarzda etaplarla çeşitlendirmişlerdi parkuru. Geride kalan sekiz etap sonunda Formolo'nun yaşayıp yaşamadığına bile emin değiliz ama organizasyon istediğini aldı. Hem bir İtalyan daha etap aldı bu yıl, hem de Aru'dan sonra ilk kez bir İtalyan pembe mayoyu sırtına geçirmiş oldu.

Etap beklendiği üzere son 35 km civarında, Arezzo'ya girilince hareketlenmeye başladı. Öncesi biraz son bölümdeki 2. kategori yokuşa hazırlık oldu. Brambilla doğru yerde atağını yapıp bir daha hız kesmeyerek etaba yürümekle kalmadı, üzerine bir de pembe mayoyu aldı. Etixx'in büyük yarışlardaki talihi Kittel ile dönmüştü, Gianluca Brambilla da üzerine muhteşem bir zafer eklemiş oldu. Muhtemelen zamana karşıdan sonra pembe mayosunu bırakacaktır. Yarın tuttu desek, en fazla dinlenmenin ertesi salı günü bırakır. Sondan hemen önce 1. kategori yokuş varken sana yedirmezler onu Gianluca... İş oralara kalırsa ve çarşamba gününe pembe mayosuyla çıkarsa genel klasmancıların hepsi tek tek utanmalılar.

Yine bir önceki etaptaki gibi bu etapta da özellikle değinmek isteyeceğim bir şey kalmadı aklımda. Suçu etaba değil kendime atıyorum bu noktada. 40 km kala doğru düzgün odaklandım çünkü. Yine de Dumoulin'in pembe mayo gitmesin diye daha erken uyanıp agresif bir tavır sergilemesini beklerdim, o biraz iş işten geçtikten sonra farkına vardı. Brambilla giderken peloton erken hamle yapsa pembe mayo favorilerden birinin eline geçebilirdi. Belki de 40 kilometrelik zamana karşı öncesi ilk sırada yer almayı istemedi favoriler. Brambilla'yı yakın tutup kendi aralarında bir grup oluşturup sakince devam ettiler. Son inişte Nibali-Valverde ikilisi biraz fark açmayı denediler ama Kruijswijk arka taraftakileri hızlıca çekerek köprüyü kurup izin vermedi. Kruijswijk dağlarda güzel şeyler yapacakmış gibi bir izlenim bıraktı. Nibali ilk zirve finişinde biraz bitik haldeydi, Valverde hiç ortalarda yok ki sekiz etap oldu, blogda adını yeni anıyorum... İnsan biraz yani... Ne bileyim. Sevmiyorum kendisini ve kötü konuşmak istemiyorum. Kruijswijk derken nereye geldim bir anda ya! Neyse, bu sarı çocuktan umutluyum. Forması da kendisi de sarı. Şu an üzerimde de sarı tişörtüm var. Neden bu kadar sarı oldu ortam anlayabilmiş değilim. Bu yazı nereye gidiyor onu da anlayabilmiş değilim... Durun gitmeyin, toparlıyorum.

Fabian Cancellara haftayı dinlenerek ve kendini minimum düzeyde yorarak geçirdi. Zamana karşıda bir şeyler yapacağını umuyorum. Giro'ya bir etapla veda etmesi hepimizin isteği olacak. Gerçi bu sene klasiklerde istediğini alamadığı için bir sene daha gider gibi geliyor bana ama bunun için birkaç ay daha bekleyeceğiz. Şimdiden o konuda olacakları kestirmek zor. Sonuçta Fabian dediğin adamın her yanı ayrı oynamıyor pelotondaki çoğu isim gibi, gidiyorum dedi mi tek seferde giderse bir kişi bile şaşırmayacak 2016 sonunda.

Etapta ne oldu?

Etabın konuşulacak bir yanı yoktu. Pembe mayonun gitmesi beklenmiyordu sadece, belki o biraz sürpriz sayılabilir. Ben saymam ama, Dumoulin en geç perşembeye bırakacaktı zaten. Çok istiyorsa zamana karşıda biraz zorlasın geri alsın, nedir yani... Gianluca Brambilla, Davide Formolo'dan tekrarı beklenen etap galibiyetini aldı. İtalyanlar için sorun yok, Brambilla almış Formolo almış bakmazlar, İtalyan biri aldı sonuçta. Etabın olağan dışı hiçbir olayı yoktu bence, beklenildiği gibi başlayan ve biten, profiline uygun bir etap oldu. Tam bir genel klasmancı olmayan ama yokuşa ve kaçışa yatkın, genel klasmanda favorilerin bir-iki basamak altı seviyede birinin alacağı kesindi, o da oldu.

Brambilla Etixx'e bu sezon ikinci kez pembeyi giydirdi. Etixx için işler iyi gidiyor, bir de Jungels zamana karşıyı almaya kalkarsa Pat Lefevere amca kendinden geçer.

13.05.2016

#Giro 2016 7. Etap: Gorilla Devam Ediyor



Greipel ve Wellens ile üst üste iki etap alan Lotto-Soudal, seriyi üç etaba çıkardı. Muhtemelen dokuz etaplık ilk bölümde, üç haftalık hedeflere çoktan ulaştılar. Yok bizim hedefimiz en az dört etaptı diyorlarsa da "Kittel'in olduğu yerde iki kere sprint aldınız, gözünüz doysun!" derler adama. Seriyi dört etaba çıkarabilirler mi bilemem ama İtalyanlar adeta Formolo alsın diye düzenlenmiş etabı yedirmezler. O almasa başkası elbet alır, zor iş Lotto-Soudal'in dörtte dörtle ilerlemesi.

Etap toplu sprint finişiyle bitecekti, bu kesindi ama bunun önemli bir eksikle gerçekleşeceğini kimse düşünemedi doğal olarak. Önceki sprinti küçük yokuşları çıkamayarak kaybeden Kittel, bu sprintte de yanlış hatırlamıyorsam son altı kilometreye girilirken lastiği patlayınca meydanı Greipel'e bıraktı. Giro başında Kittel'in attığı insanlık dışı sprintleri son iki sprint etabında bu defa Greipel attı. Lotto-Soudal, erkenden çok yüksek tempo vererek inanılmaz derecede karıştırdı ön tarafı. Herkesi yoğun tempoyla yorup sinsi gibi Orica GreenEdge'i öne attılar. Orica pek bilgisiz takım değil bu konuda ama bu atılan yemi yememeliydiler. Caleb Ewan henüz elit sprinterlerle yarışacak düzeyde değilken üzerine bir de Modolo, Nizzolo, Greipel gibileri ardındayken en önde sprinte kalkmaya çalıştı. Bunu zamanla öğrenecek minik adam ki kendisi henüz 22'yi bile doldurmadı. Ben ileride büyük işler yapacağına eminim. Umarım doğru bir sprint takımı seçer, Orica ile en iyi seviyeye geleceğini sanmam.

Beşinci olacakmış gibi arkada kalan Greipel'in aniden ok gibi fırlaması da diğer sprinterlere oranla ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor... Pelotonda en önde çift başlı yılan gibi giden Lotto-Soudal ve Etixx-Quick-Step trenlerinden sonra 300 metre kala herkese 50 metre fark atıp kapışan Greipel-Kittel ikilisini bir etaplığına da olsa izlememiz lazım. Bir haftadır sprintleri bu kadar domine eden iki adamı tekerlek tekerleğe görmeyi çok istiyorum.

Bunun dışında etap için söyleyecek çok bir şeyim yok doğrusu. Tweet atarken de Ewan-Greipel ikilisinden bahsedip "aklımda bir şey kalmadı, bu kadar" demiştim, yine aynısı oldu. Favorisi bol 8. etaptan konuşacak pek çok malzeme çıkmasını umuyorum.

Etapta ne oldu?
Uzun uzadıya anlatılacak yanı olmayan etaplardan biri daha geride kaldı. Son bölüme kadarki irili ufaklı yokuşlar sadece bacakları biraz yordu ama finalde yine en güçlü olan adam rahat bir şekilde aldı. Nizzolo ve Modolo'yu iyi tanıyoruz, gerçekten çok iyi sprinterler ama gününde bir Greipel'e karşı koyabilmeleri için sprint anında omuz vurup indirmeleri lazım, şu an için başka hiçbir yolları yok.

#Giro 2016 6. Etap: Wellens, O İş Öyle Olmaz!

Etabı kazanan Wellens, bu sene ikinci kez gördüğümüz hareketle kutladı galibiyetini. Ancak beni rahatsız eden şey bunun günden güne artacak olması. Finiş noktasında bisikletten inip devam etmek hoş bir detay ama yapacaksan en azından Diego Rosa'nın Bask Turu'nda(Pais Vasco) yaptığı şekilde yapmalısın. Ne kadar da çok yapmak kelimesi kullanıldı üst üste. Diego Rosa çizgiden önce inmiş, bisikletini kaldırmış ve finişten öyle geçmişti. Bu haliyle güzel duruyor bence ama finişi geçtikten sonra bunu yapmanın pek bir esprisi yok. Belki takip grubu beni yakalar diye korkmuştur Wellens ama bu da savunma olamaz, radyodan biliyor olması lazım nerede olduklarını.


Olayı tam anlayamayanlar için bu Bask Turu etabının alan Diego Rosa'nın kutlaması. Bilmeyenler olabilir, bu şekilde finiş geçmek normal, bir sorun yok. Bisikletinizle beraber finişi geçtiğiniz sürece nasıl geçildiğinin bir önemi yok. İsterseniz gidonun ucuna mendil bağlayıp bisikletinizle halay çekerek geçin, en fazla "Kafayı yemiş bu" derler.

İtibar edecekseniz Wellens gibi finiş çizgisini geçtikten sonra yapanlara değil, Diego Rosa gibi hakkını tam olarak verenlere edin. Yine durduk yere sinir yapacak bir şey buldum ama bu defa haksız da olmadığımı düşünüyorum.

Bu detayı kenara koyarsak Giro'da bu yılın ilk zirve finişi beklentilerimi karşıladı. Wellens güzel bir atakla kazanırken Jungels'in yukarılarda kalması dikkat çekiciydi. Daha klasikçi bir tarzı olduğunu düşünüyordum ama üç hafta boyunca yokuş performansı bu düzeyde kalırsa çok büyük bir genel klasmancının doğuşuna tanıklık etmiş olabiliriz. Fuglsang da iyi sinyaller verdi etap boyunca ki ilk izlenimim Nibali'nin yeterli güçte olmadığı ve bu yüzden Fuglsang'ın bir yerden sonra ipleri ele alabileceği. Tabii ilk zirve finişi sonrası konuşmak erken. Nibali belki de Landa gitmeyince durmaya karar vermiştir. Açıkçası etap sonu pek bir şey okuyamadım, akşam evde olmadığım için gidenlerin de gidemeyenlerin de bunu nasıl açıkladıklarını takip edemedim.

İlk zirve finişinin yarattığı ilk izlenim Nibali ve Landa'nın beklenenden daha düşük bir seviyede oldukları. Tabii tekrar üstüne basıyorum, genel klasmandaki fark büyük olmadığı için bilerek de gitmemiş olabilirler. Nibali ve Landa gibi adamlar iyi günlerinden birinde oldukları zaman bir birinci kategori yokuşun ardından pelotondaki diğer isimlere iki-üç dakika farkı kolaylıkla atabilirler. Ancak Zakarin, Fuglsang, Uran, Dumoulin ve diğer isimlerin güçlü olduklarını görmek güzel. İki adamın rekabetine kalmayan, altı-yedi kişinin kapışacağı bir genel klasman mücadelesi görmeyeli çok oldu, umarım Giro'da görürüz bu defa. Gerçi Dumoulin son haftadaki yokuşları "mamasız" zor çıkarır. O muhtemelen 15 Mayıs'ı da pembe mayoyu koruyarak atlatacak ve hafta içi sert bir yokuşta genel klasmana veda edecek.

Etapta ne oldu? 
İlk tırmanış etabı/zirve finişi neyin ne olduğunu görmemiz adına önemliydi. Landa-Nibali ikilisi erkenden patlatıp gitmediler veya gidemediler. Önce şu zamana karşıyı atlatalım demiş olabilirler. Bu ikiliden sonra gelebilecek tüm iddialı isimler diri gözüktüler. Wellens son yokuşu hiç tempoyu düşürmeden aldı ve hak etti. Geleceği adına fazlasıyla olumlu sinyaller verdi Lotto-Soudal'in genç sarısı.

15 Mayıs'taki zamana karşı etabı öncesi iki etapta genel klasmancılar yatacaklar. Pazartesi günü dinlenme gününde geride kalan dokuz etapta mayolara dair genel bir bakış atarım diye umuyorum. Tabii burayı takip eden varsa çok da beklentiye kapılmasın, üşenme ihtimalim bir hayli yüksek.

12.05.2016

#Giro 2016 5. Etap: Gorilla!

Giro'da 2016'nın en uzun ikinci etabı, küçük sürpriziyle geride kaldı. Doğum günü çocuğu Marcel Kittel yine favoriydi ancak son metrelerin biraz yokuşlu olması Modolo gibi yokuş seven heyecanlı arkadaşlara da imkan tanıyordu. Gel gör ki Marcel Kittel son sprinte bile kalamadı ve doğum gününde kırmızı mayosunu koruması tek tesellisi oldu. Kittel'in düştüğü elbette diğer sprinterlere haber verildi son 6 kilometrede. Böyle olunca da deyim yerindeyse "aç gibi saldırdı" koca koca adamlar. Etap içerisinde Jakub Mareczko denen dallama -kimse kusura bakmasın, düşman etti beni kendine- abandone olarak Türkiye Turu'ndan büyük ümitlerle yolladığımız Giro'dan hüsranla ayrılmış oldu.

Son sprintte yokuş olması normalde Modolo'yu öne çıkarıyor olsa da Greipel'in son iki sezonun bahar klasiklerinde kısa yokuşları çıkabilmiş olması onu bir numaralı favori yaptı. Bakmayın siz ilk satırlarda Gorilla'yı anmadığıma. Yani Kittel sprinte kalsa bile Greipel bir adım öndeydi aslında. Goril'in hakkını yemeyelim, adam üst üste katıldığı 10. Grand Tour'da da etap almayı başardı, yabana atılacak bir performans değil bu kesinlikle.

Kittel, Türkiye saati ile tam 00.00 civarı resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamayla final sprintine kalamaması konusundaki soru işaretlerini giderdi: "Bana güzel bir doğum günü hediyesi verecek bacaklarım yoktu..."

Kittel olmayınca zaten favori olan Greipel son 500 metrede sprint atmaktan ziyade mini bir atak yaptı desek yeridir. Sprint 200-250, hadi bilemedin 300 metre kala atılır ancak son 3 kilometreye zaten lead-out'u ile giren Greipel, "Ben bunları yokuşlu sprintte yarım ekmeğin arasına dilimler yerim" diye düşünüp erkenden patlattı havai fişekleri ve Kittel'in hafta sonundaki zaferleri gibi rakiplerinin önünde rahat bir galibiyete uzandı. Greipel geniş ağzıyla güzel güzel sırıtarak klasik etap sonu pozunu bize verdi, podyumda da ilk öpücüklerini aldı.

Mareczko ile beraber Fraile'nin de abandone olması günün üzücü haberleriydi. Fraile kalır ve birkaç kez daha kaçışa katılıp etapları renklendirir diye beklerken ilk haftanın ortasında noktaladı Giro'yu. Dimension Data'ya Cavendish'e rağmen bir sempati besleyemedim zira Qhubeka'nın takım adında artık yer almamasını henüz kabul edemedim. Fraile, takımı sevmem için önemli etkenlerdendi ama olmadı. Darısı Tour'da Mark Cavendish'in başına ki o da Rio 2016 sevdasına çok yarışmayacak... Neyse ya, Giro yazısının içinde Tour konuşmak Giro'nun şanına yakışmaz. Onu geç, en başta "En sevdiğim Grand Tour Giro" diyen bana da yakışmaz.

Etapta ne oldu? 
Aslında etap yazısı içerisinde biraz bahsetmiş oldum bu defa ama yayında Sarper Günsal, Berkem Ceylan ve Emre Gürkaynak üçlüsü bile 233 kilometrelik etapta yer yer konuşacak bir şey bulamadılar, hepimiz ara sıra sıkıldık son 5 kilometreye kadar... Bazen oluyor bunlar, Grand Tour dediğinin 21 etabının tamamı heyecanlı geçmiyor, arada iki veya üç tane böyle sakin etap oluyor. Sakin diyorsun da gerçi adam orada 200 kilometre boyunca kaçışta yer alıyor ve emek harcıyor. Sakinlik dediğinde bile böyle hikayeler ve detaylar var... Bisikletin sakin ve yer yer sıkıcı etabı bile öyle 0-0 biten PTT 1. Lig maçı gibi zevksiz değil.
Başlıktaki ne oldu sorusunun cevabı kısa o yüzden: Greipel, Kittel olsa da olmasa da favori olduğu hafif yokuşlu sprint finişinde beklenen bir zafer elde etti. Kittel'in sprinte kalamaması "büyük sürpriz" bile değildi. Etaba dair tahminlerin ve beklentilerin neredeyse hiç şaşmadığı bir gündü.

Giro 6. gününde nihayet gerçek bir dağlık etaba merhaba diyecek. İki tane 2. kategori tırmanış geçilecek ki bunların ikincisi aynı zamanda etap finişi olacak. Açılın, zirve finişi geliyor!

11.05.2016

#Giro 2016 4. Etap: İtalyanlık Kazandı

"Madem sporcular dinleniyor, ben neden dinlenmiyorum" gibi saçma bir mantıkla ikinci kez üst üste Etixx'in sprint zaferini övmeyi pas geçip dördüncü etaptan devam edeyim dedim.

Öncelikle şuna değinelim: Pazar günü kırmızı mayonun altına kırmızı şort giyerek etap sonunda pembe mayoyu da giyen Kittel, salı günkü 4. etapta pembe mayonun altına pembe şort giyme rezilliğini yapmadı. Efendi gibi siyah şortunu giydi geçti, sadece şortun ucuna bence gayet şık, harika, nefis duran pembe bir çizgi ekledi. Tekrar kırmızı mayoya döndü bu etap sonund ve hepimizin ortak temennisi iki gün önceki gibi yine kırmızı donuyla arz-ı endam etmemesi.

Giro, Hollanda'daki üç etaplık Gelderland macerasından sonra nihayet kendi topraklarına döndü. İtalya'daki ilk gün kaçışçı ve klasikçi yarışçıların günüydü ve istediğimizi aldık. Bu sonu çok tatlı ve kategorize olmayan yokuşlarla süslü etabı çok sevdim. Umarım ileride görebiliriz bu etabı tekrar. Aynı yerde başlaması çok şart değil ama son 60-70 kilometre aynı kalmalı derim. Bu tip klasik veya yarı klasik tadındaki etapları sevmeyen olduğunu sanmıyorum. Uzun ve sıkıcı bir kaçış zaferinden ziyade yine bu etaptaki gibi, kaçanların yakalanıp tekrar kaçanın ekstra bir performansla kazanması daha fazla keyif veriyor.

Ben Giro öncesi profili gördüğümde son yokuşların o kadar da zorlu olacaklarını düşünmemiştim. İlk dinlenmene gününe dek bu etabı yine bir sprinter alır diye düşünüyordum ama pazartesi sabahı "Yarınki etap nasılmış ya?" diye düşünüp detaylı inceleme yapınca Velogames takımıma da aldığım Ulissi'den ümitlenmiştim. (Sabah dediğim de lafın gelişi, öğle sıcağında uyandım yoksa) İtalya'daki ilk gün olacak, küçük ve bol yokuşlu, üstelik kategorize olmayan yokuşlar da barındıran bir etap olacak da Diego Ulissi bey rahat duracak ha? Böyle bir şey mümkün değil. Yani etabı almasa da etap podyumu yapmasına kesin gözüyle bakıyordum. Sağ olsun kendisi yanıltmadı beni.

Bundan sonra Ulissi çıtayı yükseltip tek etapta kalmayabilir ki ben etap alamasa da en az iki kez etap podyumu yapacağını düşünüyorum. Bu da burada not olarak kalsın, 21. etabın sonunda hatırlayan olursa ve tahminim doğru çıkmazsa hatırlatıp dalgasını geçebilir. "Evimizi arabamızı Ulissi iki podyum daha yapar diye yatırdık, yazıklar olsun!" deneceğini ve hatta bunun hatırlanacağını bile sanmıyorum ya neyse... Ulissi, İtalya'daki ilk gün bir İtalyan olarak etap kazanıp kendi halkının göğsünü kabarttı. Gerçi İtalyanlar için sevinecek ihtimal çok. Kittel-Greipel ikilisi büyük ihtimalle çekildikleri zaman bir İtalyan sprinter puan mayosuna uzanabilir ve elbette bundan çok daha büyük bir olay olarak Nibali genel klasmanı tekrar alabilir.

Etabı alanı kenara koyup, tek günlük pembe mayosuna onuruyla veda eden Kittel'e de iki tur alkış atalım ve noktayı koyalım. Kategorize yokuşla beraber tempoyu veren peloton Kittel'i düşündüğünde birkaç dakika yer mi dedik ama gerek çok yüksek profilli yokuş olmaması, gerekse Kittel'in sporun ruhunu yansıtmayı sevmesi bu senaryoya imkan tanımadı. Kittel inişteki tempoyla tekrar pelotonu yakaladı ve bu çabası sırasında pembe mayosuyla savaşıp Giro sloganının da mayonun da hakkını verdi. Alman disiplini dediğin her sporda var işte. Bazı cıvık Alman bisikletçi evlatlarımız olsa da ön plandaki isimler son derece saygı duyulası isimler.

Görüldüğü üzere etap son derece keyif vermiş olsa da aklımda yer eden, uzun uzun not edeceğim şeyler olmadı. İlk yazıda dediğim gibi burayı etap özetiyle doldurmak istemiyorum. Tekrar edeyim, umarım bu ve buna çok benzer etapları bol bol görürüz. Bu etaplar geçiş etabı veya organizasyon tarafından kaçanlara hediye edilmiş etaplar gibi görülse de son bölümdeki gibi güzel yokuş detaylarıyla kaçanlara hediye edilirken de "basit" bir etap olmaktan kolaylıkla çıkabiliyor. Bunu bu etapta güzel bir örnekle gördük ve uzun süre de hatırlayacağız.

Ha bir de, ben Geniez'den umutluydum ya, abandone olmasaydı iyiydi... Etap galibiyetini geç, genel klasmanda ilk beş bile bekliyordum ama olmadı. Tour'a kısmet desen orada da Pinot vasıfsızı var. Seneye artık...



Etapta ne oldu?

Yukarıda belirttiğim gibi kaçanlar alacaktı, neyse ki sıkıcı ve 10-12 dakika farkın erkenden açılıp işin tadının kaçtığı bir etap olmadı. Tom Dumoulin'in sondaki yokuşlar sayesinde kolay bir şekilde tekrar pembe mayo giyme ihtimali olmasının buna etkisiz büyüktü şüphesiz. Kaçanlara uygun bol ve küçük yokuş içerikli, testere misali profili olan etapların vazgeçilmez adamı Diego Ulissi bu yıl da etabını aldı. Tom Dumoulin de kolay ve basit bir taktiği doğru uygulayıp sorun yaşamayıp pembe mayoyu tekrar giydi. Kırmızı mayonun bir günlük misafiri Elia Viviani de mayoyu gerçek sahibine iletecek.

NOT: Şu yazıda Elia Vivani denen çapsızın adı neden geçti hiçbir fikrim yok. Son satırda ne gerek vardı ya?

8.05.2016

#Giro 2016 2. Etap: Etixx Öğrenmiş(!)

Giro d'Italia'nın ikinci gününde, bir süre sonra yokuşlarda ağlayacak kıvama gelecek sprinterleri neşe doluyken izledik. Sonuç kimseyi şaşırtmadı ancak son kilometrelerde yaşananlar beni şaşırtmaya yetti doğrusu. Omega Pharma, takım sponsorluğunu geçen yıldan itibaren alt markası Etixx'e devrettikten sonra takım Etixx-Quick-Step adıyla olur olmadık birçok yarışı ve etabı kaybederek yılın başından sonuna dek eleştiri konusu olmuştu. Etixx'in uğursuzluğu bu sezonun bahar klasiklerinde de sürdü, takım inanılmaz taktik hatalarla yarışlar kaybetti. Klasikleri kenara koyduğumuzda turlar arasında sezonun şu ana kadarki en prestijli ve önemli etabı koşuldu bu etapta ve Etixx şaşırtıcı bir şekilde, neredeyse bir buçuk sezondur yapamadığı şeyi yapıp doğru bir taktik uygulayarak etap aldı.

Etixx düzgün bir sprint treni kuramayıp organize olamasa da en düzgün trenin ardına kendini atacak olan Marcel Kittel'in rahatlıkla etaba yürümesi olasıydı. Bu son anda kısmen gerçekleşse de bu defa altında başarısızlık değil başarı yatıyordu. Son 5 kilometrede geçilen köprüde rüzgar dolayısıyla sprint trenlerinin darbe yeme ihtimali vardı ve bu ihtimali gözeten Etixx, doğru bir hamleyle pelotonun arasında kalıp önde diğer takımların çalışmasını bekledi. Köprüden sonra Jungels'i öne yollayan takım, muhteşem bir zamana karşı temposuyla herkesi hızlandırdı ve Kittel'i de öndeki ikilinin arkasına taşıyarak doğru bir sprint treni oluşturdu. Dönüşler sprint takımları zaten tehlikeliyken bir de son kilometrede temponun iyice arttığı anda iyice riskli hale geliyor. Birkaç kilometre boyunca her metreyi hesap ederek oluşturduğunuz tren sert bir dönüşle dağılabiliyor...

İşte bugün Etixx temalı bir şeyler yazmamın temeli de bu. Etixx bir buçuk yıllık koca bölümde çoğunlukla son ana kadar en doğru işleri yaptı ancak son kilometrede hem dönüşlerle hem de rakip takımların müdahaleleriyle trenin bozulmasına engel olamadı ve akıl almaz etaplar kaybetti. Olay sadece sprint etabı olsa neyse, klasiklerde de "şerefli ikincilikler" diye avunacak duruma geldiler ki bu takımın tek sezonda bir değil birkaç bahar klasiği ve yarı klasik alabilecek, muazzam bir kadrosu var. Ancak taktik hatalar ve ataklara zamanında cevap verememeler yüzünden kaçanların haddi hesabı yoktu. Daha bu sezonki Ronde van Vlaanderen akıllarda, Sagan-Vanmarcke-Cancellara kaçıp giderlerken favorilerden Stybar ve Terpstra ilk 10'a girmekle avundular, hiçbir şekilde cevap veremediler ataklara. Gerçi bu kaçan birçok yarışın yanında basit kalır ama en tazeler arasında yer aldığı için belirttim. Ronde'de kazanmasalar da son bölümlerde Etixx'ten birileri mutlaka yer almalıydı, yapamadılar bunu. Bu da önemli ve eleştiri unsuru olması gereken bir eksiklik bana kalırsa.

Etixx'in tekrar etaba dönebiliriz... Etixx uzun süre boyunca rakiplerin oyunlarına gelip hem takımın hem yönetimin hem de Mark Cavendish'in geçen yılı hayal kırıklıklarıyla geçirmesine sebep oldu. Diğer takımların taktikleri başarılı olduğuna göre elbette doğru hamlelerdi ve onlara zaferler getirdi. "Oyuna getirmek" kötü bir anlam ifade etmiyor yani burada. Son 2 kilometre içerisinde çok güzel bir taktikle iki parçayı birleştiren Etixx, yine bir dönüşte en öndeki yerini kaybetti ancak bu defa geçmişteki gibi treni toparlayalım paniğiyle darmadağın olmadılar. Marcel Kittel kendi treni dönüşte dağıldığı anda çok çok doğru bir taktikle son 5 kilometrede kusursuz işleyen FDJ treninin ardına attı kendini. Arnaud Demare'ın arkasına saklanıp daha Damare'ın lead-out'u bile ayrılmamışken sprintini atıp muhteşem bir zamanlamayla, çok etkileyici bir zafer elde etti. Zaten buraya en güçlü sprinter olarak gelen Kittel, gücünü doğru zamanlamayla birleştirince son 20 metreyi hiç pedal çevirmeden kollarını iki yana açıp zaferini kutlayarak tamamladı. İlk günden diğer sprinterleri çok fazla hırslandıracak bir performanstı. Önümüzdeki sprintlerde Modolo, Greipel, Viviani, Mareczko ve diğerleri için ekstra bir motivasyon oldu bu. Sprint böyle domine edildiğinde kazananın performansı adına etkileyici ama yeterince heyecanlı değil. Kittel'i zorlayabilmeleri şart, tüm sprintler böyle gitmemeli.

Etixx geçen sene bu tip etapları çok basit şekilde kaybederken tüm suç takımda mıydı, yoksa eski gücünü zaman zaman yitiren ve çok kolay motivasyonu bozulan Mark Cavendish'in dengesiz halinin de bunda payı var mıydı diye düşünmek lazım... Bence geçen sene Kittel olsa en azından birkaç etabı alabilirlerdi. Bisiklet izlemeyi ve spor olarak yapmayı bana sevdiren, 2009'da tanıştığım bisikletin zamanla hayatımın en büyük parçası olmasını sağlayan Mark Cavendish'in "tüm zamanların en iyi sprinteri" olsa bile "bugünün en iyisi" olmadığını kabul etmem lazım. Onu yenmek isteyen biraz motive olup doğru taktik uyguladı mı yeniyor ve bu bir hayli can sıkıcı. Neyse, Giro'da Cavendish olmadığı için uzatmıyorum.

Bir de az üstte Jakub Mareczko dedim... Bak ben sinirli adamım. Ben bazen çabuk sinirleniyorum. Benim sinirim gerçekten çok kolay büyüyebiliyor. Sinirli olduğumu söylemiş miydim? Jakub, evladım, sekiz gün boyunca Türkiye Turu sırasında senden bahsedildi, Giro'ya geleceğin yıldızını uğurluyoruz dendi. Kariyerinin ilk Gran Tour'unda ilk sprint etabını yaşamış olabilirsin buna itirazım yok ama 42. de olma be. Yani 42. de bitirme be. İlk 20'ye, hadi olmadı 30'a bari gir be. Ya son 3 kilometrede bisikleti bana bıraksan ben de 42. bitirirdim... Bunun ilk yarış heyecanı olmasını umuyorum ve senden etap galibiyeti bekliyorum kalan sprint etaplarının birinde.

Etapta ne oldu?

Bir sprint etabı için biraz fazla uzun bir yarıştı ama sonuçta İtalya'da değiliz, Hollanda'da biraz daha vakit harcansın diye olabildiğince uzun tutuyorlar. Ağır favoriler ise Kittel ile beraber Demare, Greipel ve Modolo'ydu. Hatta Modolo bu isimlerin yanında bir adım geride diyebiliriz. Demare takımı tarafından iyi getirildi ama Kittel'in gücüne karşı koyamadı. Greipel'in ortalarda olması kötüydü, sebebini okumadım ama bir problemi yoktur umarım. Mareczko'ya yazıda değindim zaten, heyecanına veriyoruz. Yoksa geçen hafta Türkiye'deki performansı sonrası ilk 20 dışı kalması mucize.

Pembe mayo 1 saniyelik farkla Dumoulin'de kaldı ancak ilk dinlenme günü öncesinde üçüncü etap sonu bir aksilik olmazsa Marcel Kittel giyecek ve İtalya'ya pembe mayosuyla merhaba demiş olacak. İkinci gün Arnhem'den Nijmegen'e gittik, üçüncü gün farklı rotadan tersini yapacağız.

7.05.2016

#Giro 2016 1. Etap: Ah be Fabian!

Öncelikle neden buraya bisiklet yazmaya başladığımı kısaca anlatıp sonra olaya geçeyim...

Futbol blogu olarak yola çıkıp birkaç senedir nadiren buraya uğradıktan sonra düzenli yazma adına ilk icraatım bisiklet yazmak olacak. Giro yazısının başında şunu belirtmeliyim ki ben futboldan epey soğudum. Zaten Twitter üzerinden takip edenler konunun farkındadırlar ama yine de belirtmiş olayım. 2016 yılı içerisinde izlediğim futbol maçı sayısı bisiklet yarışı/etabı sayısının yanında epey komik düzeyde kalır ki geçen senelerde futbol ağır basmıyordu, ikisini dengeli götürüyor gibiydim.

Neyse, blogu hala açıp kontrol eden var mıdır yok mudur bilmiyorum ama buralar mayıs ayı boyunca Giro d'Italia yazıları ile dolacak, zira futbolu uzun uzun yazmak istemiyorum. Para kazandığım birkaç iş gelirse geliyor arada, o zaman yazıyorum "paslanmamak" adına. Bunun dışında futbol hakkında tweet atmak yetiyor.

~

Dönelim esas konumuza. Bisiklette her hafta insanı yerinden zıplatan bahar klasiklerinin ardından Grand Tour dönemi benim en sevdiğim olan Giro d'Italia ile başladı -zaten işin içinde İtalya varken benim için ilk sırayı alması değil almaması sürpriz olurdu.

Günden beklentim kısa, bol virajlı ve dümdüz profilli zamana karşıda Dumoulin-Cancellara-Jungels üçlüsünün podyum yapmasıydı ama Cancellara'nın hastalığı buna izin vermedi. Gerçi Jungels podyum yapmış gibi konuştum ama o kendi takım arkadaşı Kittel'in de gerisinde kaldı. Ben Etixx'te Kittel'in Jungels'i geçebileceğini düşünmemiştim ama Jungels için bir nebze kısa kaldı sanırım bu mesafe. Şöyle 14-15 km olsa hem o hem de hasta Cancellara podyum yaparlardı muhtemelen.

Fabian Cancellara'nın son sezonu
olduğu için bu yıl hangi yarışa katılsa ayrı bir heyecanla izliyoruz. Haliyle mide rahatsızlığı haberini almış olsak da bir umut pembe mayoyu giymesini bekledik ama ilk zaman ölçümünü sekiz saniye geride tamamlayınca son sezonunda Giro'da pembe mayo giyme onuruna erişme şansı kalmadığını anlamıştık. Etabı sekizinci sırada tamamlaması üzdü tamam da, finişi geçtikten sonra kendini sonuna kadar zorladığı için perişan halde olması çok daha üzdü. Dağ gibi Spartacus işkence görmüş gibiydi ya! Esas o görüntüler koydu bana. Ben 22 Mayıs'taki zamana karşıyı da koşup Giro'yu öyle bırakmasını bekliyordum ama ilk etabın sonundaki hallerini görünce ikinci etabın akşamına bırakacak olmasına şaşırmam. Bir gün bile olsa pembe mayoyu giyen, İtalya topraklarında da bir zamana karşı alarak en az iki etap zaferiyle veda eden bir Spartacus görmek isterdim ama olmayacak belli ki. 15 Mayıs'taki zamana karşıya ulaşabilmesi çok zor gözüküyor şu an. Umarım hafta sonu Hollanda'da koşulacak iki düz etabı iyi kötü atlatıp pazartesi günkü dinlenmeyi iyi geçirip devam eder. Fabian Cancellara'yı beş ay kadar daha izleyebileceğiz ve planlanandan bir hafta daha az izleyecek olma ihtimali insanın içine oturuyor.

Bisiklet takım tutma olgusunun olmadığı, aynı anda birçok takımı ve sporcuyu tutabileceğiniz bir spor olduğu için doğal olarak üzülecek, yıkılacak daha çok kare veriyor insana. Giro ilk gününde epey üzerek başladı, umarım daha büyük olanlarını yaşamayız ve Fabian'a üzüldüğümüzle kalırız...

Etabı kazanan Dumoulin büyük favoriydi ve zaten hak etti ki saniyenin yüzdeleriyle aldı pembe mayoyu. Benim Velogames takımımda yer aldığı için ekstra mutluyum. Genel klasmancı değil kendisi ama günden güne yükselen profiliyle iki üç sene içerisinde iyi bir genel klasmancı olması zor değil. Bu yolda Giro 2016 onun için önemli bir eşik olacak.

Primoz Roglic, Giro'da iyi anlamda patlaması beklenen isimlerdendi ve daha ilk gün etap ikinciliğini alarak yanıltmadı. Dahası, sembolik de olsa ikinci etapta kırmızı mayo onun üzerinde olacak. Ne olursa olsun önemli bir motivasyon bu.



Etapta ne oldu?
9.8 km uzunluğunda bir zamana karşı etabında büyük hikayeler çıkmıyor ortaya. Genel klasmancıların bacakları ne durumda diye fikir sahibi olduk. Esas fırtına 15 Mayıs'taki 40 kilometrelik zamana karşı etabında kopacak, orası ayrı konu. Favorilerin büyük çoğunluğu standart performanslar sergilediler, iyi veya kötü anlamda büyük sürpriz olarak yorumlanacak bir performans yoktu, olması gerektiği gibiydi her şey.

Etabın en büyük alkışını ise Michael Hepburn'un son sırada start almasını sağlayıp onu 2011'de şampiyon olduğu yerde onurlandıran yarış organizasyonu aldı benim gözümde. Bu tip ince detaylar, zaten aidiyet duygusu bir hayli yüksek olan bisiklete insanı daha çok bağlıyor.

NOT: Her etapta adım adım neler olduğunu anlatma planım yok. Bisiklet yazmak bu değil, bunu zaten anlayan anlamayan herkes görüyor televizyonda, maç özeti anlatmaktan farkı yok. İlk bölümde gördüğünüz gibi aklımda kalanları, etkilendiğim veya beğendiğim olayları yazacağım. Her yazının sonuna "Etapta ne oldu?" alt başlığını atıp iki veya üç cümleyle özetin de özetini geçip bırakacağım. Umarım yıllar sonra Artemio Franchi'de düzenli bir yazı okumak ilginizi çeker... Bakarsınız Euro 2016 ile futbola da dönerim, kim bilir?

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO