31.05.2008

Beetle Crazy Cup

Oyunlarla ilgili hiç yazmamıştım bugüne kadar, sadece FM-CM blogda yer aldı ara sıra. Artık oyunlara da başlıyorum, ara sıra hoşuma gidenleri böyle paylaşmaya devam ederim.

Çıkış tarihi net olarak aklımda değil, 2000 veya 2001 olabilir, belki de 1999. O dönemlerde Need For Speed serileri çıkıyordu, Test Drive vardı, Driver vardı, Gran Turismo, Midtown Madness ve Carmageddon da deyim yerindeyse çılgın atıyordu adeta piyasada.
Ben bugüne kadar ne Gran Turismo'yu sevdim ne de Need For Speed'i. Tamam hepsini oynamışlığım var. Günümüzde bu seriler de evrim geçirdi, Gran Turismo 4'e geldi, Need For Speed Underground sonrası kabuk değiştirdi, Driver GTA tarzı bir oyun çıkardı Driver 3 yani Driv3r adıyla. Ancak çoğunu oynamama rağmen hiç birisi bu oyun kadar eğlendiremedi beni. Ara sıra yükleyip oynadığım zaman mutlaka iki üç gün içerisinde bitiriyorum, asla bitirmeden bırakmıyorum oyunu. Her defasında da zorlanıp eğlenebiliyorum.

Bu resimdeki şey ise bambaşka, sanırım oyunun en keyifli ve zorlu kısmı. Parkuru bu dev Monsterlar ile tamamlamak gerekiyor belirtilen süre içinde, çarpılan engeller süre kaybettiriyor, bir de birazcık süre ekleyen engeller var yeşil olarak yanıp sönen.

Teknoloji ne kadar ilerlemiş olursa olsun Beetle Crazy Cup benim için her zaman oynanacak olan iki yarış oyunundan biridir. Diğeri ise daha sonra bahsetmeyi düşündüğüm Acclaim gibi bir efsanenin yarattığı Re-Volt.

Alexander Loebe

Sene 2000'di, CM 00/01 oynarken bu adamı almıştım Galatasaray'a. Çok az param kalmıştı, forvetlerim sakattı, ligimizden yabancı bir golcü alayım demiştim. Yedekte dursun ihtiyaç olursa oynatırım dediğim adam Şampiyonlar Ligi Şampiyonu takımda ilk 11'de kendisine yer bulmuştu. O oyunda Galatasaray ile kupayı almak kolaydı, Hakan - Jardel değişikliği dışında UEFA Şampiyonu kadro korunmuştu ne de olsa. Şimdi fiyatı net hatırlamıyorum ama o dönem Tsigalko ve Nikiforenko'ya bile param yetmediği için Loebe'yi almıştım.

Otururken öylesine aklıma geldi.. Yanılmıyorsam Erzurum'a geldi ilk olarak, sonra başarısız bir Trabzonspor macerasına imza attı, en son da Malatyaspor'da oynayıp Almanya'nın yolunu tuttu. Türkiye kariyerini doğru sıralamış olabilirim de giderken Almanya'ya mı gitti ona emin değilim. Görüntüsü/Duruşu yıldız oyuncu gibiydi ama yeteneklerine gelince aynı şeyi söylemek mümkün olmadı, bir dönem oynayıp gidip hafızalarda yer eden adamlardan olabildi sadece.

Perhaps Perhaps Perhaps


so, if you really love me, say yes...
but if you don't, dear, confess
and please don't tell me
"perhaps, perhaps, perhaps."

Not..

Bir alttaki posta gelen saçma sapan gereksiz bir yorum vardı, bu notu düşmek istedim.

Altta yazan UEFA Kupası ile alakalı şey espiridir, komikliktir, anlık olarak çıkmış keyif veren bir diyalog yani. Burada "bizim UEFA'mız var sizin yok" diyerek kimseyle dalga geçilmiyor, "UEFA Kupası" lafını gördüğü anda gözü dönen arkadaşlar yüzünden yapıyorum bu açıklamayı.

Beyinsiz taraftarlar gibi tek kupanın ardına sığınıp şov yapmıyoruz burada.. Bloga başlarken tek düşüncem gönlümden geçtiği gibi futbolu ve güzel şeyleri yazmaktı. Her zaman da öyle yapıyorum, tuttuğum takım hakkında güzel ve daha içten şeyler yazıp diğer takımlara takılmak elbette ki hakkım, burası kişisel bir yer sonuçta, ulusal basın değil ki bu. Yeri geldiği zaman olumlu iş yaparlarsa Fenerbahçe'ye de Beşiktaş'a da güzel şeyler yazıyoruz.

Güzel birşeyler yapıp zaman harcıyoruz belirli hedefler doğrultusunda, keyif alarak, herkesi düşünerek yaptığımız iş hakkında da saçma sapan yorumlar gelince bu satırları yazmak şart oldu.

Basit ve anlık bir lafı büyütüp de "bu devirde hala uefa kupasıyla övünenler var mı merak ediyordum..." diye talihsiz bir açıklama yapan arkadaşa diyecek tek sözüm var :

Bu kupadan bu ülkede 1 tane var ve ben bu kupayı kazanan takımın taraftarı olarak övünmekte de son derece haklıyım.

Blogu takip edenlerden bu tatsız ve saçma durum için özür diliyorum ama dediğim gibi, gerekiyordu bunu yazmak. Burada amacın gözü dönmüş derecede holiganlık ve fanatiklik değil de sadece keyif veren bir futbol sayfası yaratmak olduğunu anlamayanlara diyecek söz bulamıyorum başka..

Emre & Terim & Fenerbahçe


Akşam saatlerinde gündeme oturdu haber, Emre Fener'de yazıyordu NTV Spor ekranında. Haberi ilk onlar verdiği için güvenilirdi kaynak. Daha sonra resmi siteden açıkladı Fenerbahçe. Gerçi sadece kulüp ile anlaşıldığını yazdılar ama Emre ile de anlaşırlar, Emre istemiyor olsa giriş sayfasına fotoğrafı konmazdı.

Daha sonra LigTV başka bir iddia ortaya attı, Terim de pazartesi günü açıklanacaktı Aziz Yıldırım tarafından. Bu konuda pek bilgi yok ancak Emre herkesin de görüp bildiği gibi kesinleşti diyebiliriz.

Benim yapacak pek fazla yorumum yok, Hakan'ın peşine takılıp İnter'e koşup giden ikiliden biriydi Emre, o gün bitmişti benim gözümde. O yüzden normal karşılıyorum bu transferi ki internette dolaşan eskilere ait Fenerbahçe formalı fotoğrafını da normal karşılaşmıştım zamanında. Geçen sene Emre'nin kulübe bağışladığı 50.000 $ parayı benim bildiğim Adnan Polat ne yapar eder kasadan çıkartır.

Madem ki ilk 11'de çıkacağı kesin, Euro 2008'de oyununu oynasın başka bir derdimiz yok Emre'yle ilgili, sonra hakettiğini düşündüğü formalarla neler yapacağı kendisine kalmış birşey. Buradan başarısız olsun sürünsün desek de, oynasın başarılı olsun desek de boş laftan öteye gidemeyiz.

Son olarak Demir'in şahane bir lafı oldu Emre ve olası Fatih Terim transferleri hakkında :

franchi :
pazartesi de terim i acıklayacak diyorlar aziz icin
demir λ ·:
oha
demir λ ·:
uefa oyle alınmıyo be aziz..

demir λ ·:
hayır bizde şeringım la solskayeri alalım..
demir λ ·:
gelsin şampiyonlar ligi mis gibi..
demir λ ·:
oluyorsa bilelim

29.05.2008

Gilardino | Mor Formayla İlk Kareler


Fiorentina formasıyla ilk görüntüsü bu oldu (1996'da altyapıdaki görüntüleri saymazsak..)

Devamı da şöyle geldi, fotoğraf sayısı her an artabilir...

28.05.2008

Gilardino Floransa'da

Beklenen transferlerden biriydi, Prandelli ile yeniden kesişti yolları. Parma'da göz kamaştıran bir sezon, sonrasında Milan'da bir türlü gelmeyen başarı. O'nun Prandelli'ye ihtiyacı vardı ve artık buluştular. Önümüzdeki sezon Pazzini ve Mutu ile birlikte Fiorentina'nın en etkili bölgesinin forvet olacağı kesinleşmiş oldu. Vieri mi ? Varlığı ile yokluğu belli olmaz bundan sonra..

Mor forması ile ilk görüntüyü yarın bizim saatle 13.30'da, kendi saatleri ile 12.30'da Artemio Franchi'de verecek. 5 yıllık imzaladı ki bu da Prandelli'nin O'na olan güvenini gösteriyor. Daha önce 7 milyon € olduğunu söylenen bonservis ücreti, transfer kesinlik kazandıktan sonra duyurulmadı. Araştırdım ancak ne içeride ne dışarıda bir kaynakda denk gelemedim. NTV Spor da açıklanmadığını yazmış. Vardır bir bildikleri diyelim en iyisi.

Avrupada milyon eurolara transferler yapıldığını iddia edenlere yıllık ücretin 1.6 milyon € olduğunu hatırlatmak lazım. Bu adam bizim ligde 3 milyon'dan aşağı oynamaz, sonra da "Türkiye'de kalite arttı" derler. Evet kalite arttı, artık 5 değil 3'e geliyorlar. Ancak 1'e 2'ye gelmeleri için daha uzun yollar var önümüzde.

70 Milyon İnsan + 1 Ego Tatmini


Haberi olmayan kalmamıştır sanırım, Yıldıray-Halil-İ.Kaş üçlüsü İsviçre'de yok. Bu karara şaşırdım ancak Emre Güngör ve Mevlüt Erdinç'in kalmasına da bir o kadar seviniyorum, çok yerinde oldu bu isimler, bütün bir sezon süren istikrarlı ve yükselen performansın ödülünü almış oldular, kutlamak lazım.

Gelelim giden oyunculara..

Yıldıray Baştürk : Gitmemesi gerekenlerdendi, Emre Belözoğlu dururken o da durmalıydı bu takımda. Yedek kalamayacak kadar iyi demiş Fatih Terim kendisine. "Yedek kalamayacak kadar iyi" lafından ben ilk 11'i hakettiğini anlarım, başka da anlam çıkartamam, bu lafı söyleyip de adamı kadronun dışına itmekteki mantığı anlamak istemiyorum ki öyle bir mantık olmamalı zaten. Tamam sezon boyunca adeta bir sinüs dalgası gibi grafik çizgi Yıldıray, dibe vurdu derken aniden vites yükseltip zirve yaptı. Tam zirvede derken seri şekilde inişe geçip yeniden dibe vurdu. Belki şampiyonada o grafiğin dip noktasında olacaktı, bunu görmeden bilemeyiz, ancak şu takımda Gökdeniz varken, Kazım Kazım varken, Emre Belözoğlu varken gidecek isim O değildi.

İbrahim Kaş : Gidişine anlam verebildiğim tek isim.. Fatih Terim'in manevi oğlu Sabri ve sağlam olduğu sürece ilk 11'in sahibi olan Hamit dururken bu karar doğru oldu.

Halil Altıntop : Bu takımdan asla gönderilmeyecek iki isim varsa birisi Nihat birisi de Halil'di. Sezon sonuna doğru Schalke'de en etkili isimdi, takımı sırtlayan adam olmuştu. Ne oldu bitti bilemiyoruz ama banko oynaması gereken takımdan uzaklaştırılan isim oldu. Eğer Terim'le ciddi bir sorun yaşamadıysa gidişine anlam veremem. Turnuvanın yıldız adayı olması gerekirken uzaktan izleyeni olacak sadece. Yazık oldu..

Bir adamın kendi egolarını Milli Takım başında tatmin etmeye çalışması bir takımın kaderine etki ediyor ve buna göz yumuyor futbolumuzun sözde sahipleri. Önce Ümit Karan ve Aykut sırf Galatasaraylı oldukları için Milli Takım'a alınmadılar. Galatasaray'dan çok adam alsın da sonra basın üstüne mi gelsin Fatih Hocamızın ?! Çok ayıp çok.. Volkan'ın yokluğunda iyi iş çıkaran Serdar Kulbilge de Aykut gibi kendine yer bulamadı. Aynı takımdan iki kaleci alsın da tepkileri üzerine mi çeksin ? Bu daha da ayıp.. Neyse bu üç isim zaten klasik isimlerdi, medyada da uzun uzun tartışıldılar alınmadıkları için.

Peki ya Emre ile Tümer ? Bütün bir sezon ne yaptılar da bu formayı hakettiler bunu mantıklı olarak açıklaması lazım birilerinin. Kendi adamlarıyla "bu benim başarım" diyebilmek için hakedenlere formayı vermeyip haketmeyenleri sahaya sürdü. Halil'i kadrodan çıkarırken dediği şey de ayrı bir olay : Nihat-Semih ikilisini düşünüyoruz. Gol kralı da olmuş olsa, Şampiyonlar Ligi'nde de gol kralı olsaydı, ne yapmış etmiş olsaydı Milli Takım'da formayı alacak adam değildi Semih. Halil Altıntop - Nihat - Ümit Karan - Mevlüt gibi isimler varken Semih olmamalıydı burada. Yıllardır "birlikte oynasalar nasıl olur" hayalleri kurulan Ümit-Halil ikilisi evlerinde seyredecek turnuvayı. Tamam Nihat formdayken birinden biri yedek kalabilirdi ama ikisi aynı anda takımın dışında kalmamalıydı..

Biz mi çok basit düşünüyoruz bilmiyorum da, şu kadro ile gelecek başarıya inanmak istemiyorum doğrusu... 70 milyonun hayalleri ve beklentileri ile oynayan bir adamın ego tatminini izlemekten kim zevk alır ki ?

Neyse ki gönül verdiğim, hep hayaliyle yaşadığım ikinci bir ülke daha var, Türkiye erken geri dönerse -ki öyle görünüyor- gruplardan sonra gök mavili formayı izliyor olacağım.

2008/2009 Sezonu Formaları : Anderlecht

Anderlecht'in yeni sezon forması da "bir şekilde alınması gerekenler" arasına girdi benim için. Fiorentina forması olsa hiç kaçmazdı da, başka takım olunca bir süre bekleyebiliyor.. Yine de bir şekilde denk gelir de alabilirsem iyi olacak, diğerlerinin arasına katmam gereken bir forma olmuş bu.

Bu formanın da Adidas oluşundan yola çıkarsak, benzer bir tasarımı Galatasaray için görsek çok hoş olurdu aslında. Forma beyaz, ince çizgiler 3 kırmızı - 2 sarı, kollardakiler de kırmızı... Fena olmazdı gibi geliyor bana, photoshopla aram iyi olsa anında deneyip görebilirdim.

27.05.2008

deja-vu


la galaxy - kansas city maçı.. beckham'ın takımı galaxy 2-1 önde.. kansas city uzatma dakikalarında kalecisiyle beraber yükleniyor.. ve top beckham'ın ayağına geliyor..kaleyle aradaki mesafe 70 yard(64 metre) her ne kadar bu sefer kaleci olmasada.. deja-vu

video
haber

Deschamps-Chelsea & Fenerbahçe-Zico


Hazzetmediğim iki takım hakkında yazmak istedim haber sitelerini dolaşırken gözüme çarpanlar yüzünden.

İsrailli gittikten sonra yerine Rijkaard ve Mancini aday gösterilmişti Chelsea'de. Sürpriz sayılabilecek bir isim, Didie Deschamps, Chelsea'den teklif aldığını açıklamış. Bana kalırsa Mancini zaten Chelsea'de yokları oynayacak, yılın fiyaskosu olarak en büyük adayım olacak o transfer gerçekleşirse. Rijkaard parayı bol bulunca istediği takımı kurup istediği başarıyı yakalar mı ona da emin değilim doğrusu, pek ihtimal vermiyorum. Deschamps bana göre Chelsea için aranan adamdır, Monaco ile yaptıklarından yola çıkıp her yerde aynı başarıyı yakalar demek doğru olmaz ancak oyun yapısı ve şimdiye kadar yaptıklarıyla Mancini ve Rijkaard'a göre öncelik tanınmalıdır kendisine. Hiddink'in Chelsea'ya gidişi konusunda da Hollandalı'nın tarafından "yok öyle birşey" diye açıklama gelmiş. Deschamps veya Hiddink bu takımın ihtiyacı olan isimlerdir, gerisi gayet mantıksız olacak bana kalırsa.

Euro 2008 öncesi Chelsea, Inter, Milan, Galatasaray, Fenerbahçe gibi gündemi işgal eden takımların hoca sorunları açığa kavuşacak muhtemelen. Bu takımların içinde Fenerbahçe'nin neden hoca değiştirme sorunu yaşadığını bir kişi bile mantıklı olarak açıklayamaz sanırım, arada buna da değinmek istedim, takıma tarihinin en başarılı yurtdışı performansını yaşatan hocayla şampiyon olamadı diye ayrılmak gayet mantıksız kaçacak.

Bu son cümlemin üzerine Lucescu ile Galatasaray örneği akıllara gelebilir. Hatırlatmak lazım ki Lucescu bir defa son maçta ucundan döndüğü, bir defa da şampiyona elendiği çeyrek final başarılarını yaşadığında müzede iki tane avrupa kupası vardı. O gün Lucescu'nun gidişiyle yerine o kupaları kazanan hoca gelmişti. İkisini aynı kefeye koymamak lazım sonuç olarak..

26.05.2008

Egemen Korkmaz #2

Bir kaç saat önce Bursa'dan ayrılacağını öğrenmiş üstüne de senaryoyu kondurmuştum tahminlerime göre. Son yıllarda 4. büyüklüğüyle değil futbolcu öğütmesiyle meşhur olan Trabzonspor'a gitmiş Egemen. Resmi siteden açıkladı Trabzonspor.

Egemen gibi bir oyuncu Trabzon'daki sabırsız ortama dayanır mı, elde tutulur mu, tutulsa da Bursa'daki gibi iş yapar mı, bütün bunları öğrenmek için ağustos ayının ikinci haftasına kadar bekleyeceğiz ve ondan sonraki bir kaç hafta bize cevabı verecek.

Aydınlıklar

dandadadan - aydınlıklar :

aydınlıklar içindeyim hayatta
pırıl pırıl bir yer burası şuanda
sarhoş oldum ben sanki bir yudumda
yere göğe sığmam uçarım uzayda

Egemen Korkmaz


Bursaspor ile anlaşamadığı açıklanmış, fazla ücret istediği ve yönetimin yaptığı son teklifi de kabul etmediği söylenmiş.

Muhtemelen daha büyük bir takıma gitmek isteyecektir, üç büyüklere bakınca Beşiktaş'a gidişi mümkün gözüküyor, adamlar avrupada stoper peşinde koşacaklarına Egemen'i alsalar daha iyi iş yapacaklar bence. Fenerbahçe'de giden-kalan belli olmadığı için kesin konuşmamak lazım. Galatasaray ise kendisi için son ihtimal olur üç büyükler arasında. Aslında Kayserispor veya Sivasspor'u düşünürse daha iyi iş yapacaktır, üç büyükler yerine oynamasının daha garanti olacağı takımlara gitmesi Milli Takım hedefine ulaşması için de daha iyi olacak.

25.05.2008

Ibrox Bar, Marmaris

Marmaris'te yaşıyorum ancak ne zaman açıldı bu bar bilmiyorum. Geçen yaz gördüm ben ilk olarak. Eğer 2006 veya daha önce açıldıysa hiç bilmiyorum ama 2007 Haziran'da gördüm burayı. Gidip oturmadım henüz, Avrupa Şampiyonası'nda gidip Britanyalılarla maç izleyeyim demiştim, o da olmadı hiç bir ada ülkesi finallere kalamadığı için. Artık ligler başlayınca bir Rangers maçı izlemek lazım içeride.

Durduk yere şu postu atmamın sebebi ise, dün dışarıda Anfieldbar yazan bir afiş görmem. Yanılmıyorsam Gerrard'ın fotoğrafıydı afişteki, anlık olarak gördüm son anda, evimin iki sokak yanında meydanda duruyor afiş. Oradan adresini öğrenip gidip görmek lazım. Ibrox'tan sonra Anfield var sırada, ikisine de uğrayıp izlenimleri yazmak lazım.

Marmaris'e gelen turistlerin önemli bir kısmının İngiliz ve İskoç olduğunu düşününce insan önümüzdeki dönemler için ümitleniyor böyle güzel yerler daha fazla açılır mı diye. Gitmeden güzel damgasını yapıştırdım ama gidip görüp daha sonra yeniden ayrıntılı bir yazı yazarım.

Tatilde buraya yani Marmaris'e gelecek olanlar varsa listelerine Ibrox ve Anfield'ı eklesinler, boşuna açılmış yerler olacağını hiç sanmıyorum.

24.05.2008

1000 Araba + Helikopter


Başlıkta yazan şey 1000 arabaya ve 1 helikoptere "sahip olan" adam ile ilgili. Sahip olmak derken, para verip aldığını düşünmeyin, cinsel anlamda sahip olmak bu. Saçmaladım gibi görünüyor olabilir de, işin aslını haberin linkine bakınca anlayacaksınız.

Arabayı anladım bir derece de, adamın çıkıp bu işi helikopterle nasıl başardığını anlatması lazım acilen..

Amcanın yaşı da 57 ki o konuya hiç girmiyorum..

Grant'a Güle Güle

Avram Grant - Chelsea beraberliğinde beklenen oldu ve yollar ayrıldı, daha doğrusu ayrılmadı Grant kovuldu.

Şampiyonlar Ligi'ni finalde üstelik avantaj sendeyken penaltılarda kaçırırsan, Premier Lig'de son haftaya şampiyonluk iddiası ile girip averajla şampiyonluğu kaçırırsan ve bütün bunları dünyanın en iyisi denen teknik direktörden sonra 6 ay içinde başarıp kendisinden daha başarılı bile olsan yönettiğin takım Chelsea ise ve takımın başında Abramovich gibi bir darphane varsa o takımdan kovulman hiç de sürpriz değildir. Grant'ın gidişini bekleyenlerdendim. Kupanın ertesi günü gider diye düşünüyordum ama biraz beklediler.

Rijkaard Londra'ya giderse şaşıran olur mu ki ? Aynı şekilde bizde de üç gündür Yunanistan'a yolladıkları Fatih Terim'i Chelsea'ye yollayacaklar bir süre boyunca. Chelsea en fazla iki haftaya yeni hocasını bulur ancak bizde de Avram GrantGalatasaray veya Fenerbahçe'ye getiren haberler çıkar mı diye düşünmeden edemiyorum.

22.05.2008

jamie carragher*

*
ilker yasin : evet carragher
- carragher toplara iyi vuran bir oyuncu..
- yerden sert vuruşlar yapabiliyor..(ısrarla)

(penaltı gol olur)

ertem şener : (gülerek) carragher kadar güzel vurdu gerçekten.

Şampiyon Manu

30-35. dakikadan sonra finali izlemeye başladım, öncesi hakkında pek fikrim yok, sonrasını da gözlerimi ayırmadan takip ettiğimi söyleyemem ama yanımda tv açıktı, olan biteni görebiliyordum, uzatmayı dikkatle izledim sadece. Neyse, önce Ronaldo'nun kafa golü gelmiş, sonra da "balına gol" denen kavramı milyarlarca insan canlı canlı izledi belkide. Topun canı istedi ve Chelsea 1-1 yaptı durumu. 2. devre eğlenceli geçti ancak iş uzatmaya kalınca iki takım da 90 dakikadaki tempoyu sürdürmedi. Drogba kırmızıyı gördü, şiddetli olmasa da vurdu ve bunun cezası bütün dünyada kırmızı karttır. Anlamadığım nokta ise Tevez'e verilen sarı kart. Bütün olayı başlatıp orayı karıştıran adama neden sarı kart çıktı bilmiyorum. Zaten Tevez sarı kartı görürken surat ifadesine dikkat ettiyseniz "kırmızıyı gördüm, eyvah!" dercesine bakıyordu. Sonuç olarak bu kırmızı ve sarı kartlı olay maçın kaderini etkilemedi, zaten son 3 dakikaya girilmişti. Son anda Tevez kafayı vurabilmiş olsaydı belki de Terry bu kadar fazla gözyaşı dökmeyecekti.

Penaltılarda ise Van der Saar bir an Hayrettin Demirbaş'a özendi sandım. Chelsea 5 penaltıyı da sol köşeye attı, Van der Saar ısrarla sağ köşeye yattı, sola uçtuğunda da öylesine bir atladı sadece, penaltıyı tutacak adam oraya yan yatıp devrilmez benim bildiğim, uçup tokatlar topu. Van der Saar sadece topa çarptı, top da içeriye girdi gol oldu. Anelka'nın daha gelişinden son penaltı olacağı belliydi, o kadar ruhsuz ve isteksiz gitti ki topun başına, kaleci Cech atsa daha garantiydi golün gelmesi.

Avrupa bu maç ile sezona kulüpler bazında noktayı koydu ve herkes 7 Haziran'ı iple çekmeye başladı.

İlker Yasin - Ertem Şener. Ne diyebilirim ki ? Ne denebilir bu ikisi hakkında ? Spikersiz, sadece maçın seslerinin geldiği bir maç izlemek istiyorum Şampiyonlar Ligi Star'da olduğu sürece. Lig TV alsın birisi alsın ne oluyorsa olsun ama bu adamlar maç anlatmasın artık, kıtanın en büyük ikinci turnuvasında bu adamların sesleriyle seyir zevkimin sıfıra inmesini istemiyorum artık. Yeter. Dijital yayın çağında artık ikinci bir ses seçeneğimiz olmalı, seçelim spikersiz olanı mis gibi izleyelim stad atmosferiyle.

~

Buradan sonra biraz kendimle alakalı yazacağım. Penaltılarda babamla yaşadıklarımızı kısaca özet geçeyim diyalog olarak.

Ronaldo'nun kaçırdığı penaltı :
Ben : Bu kaçırırsa olay olur ha şimdi. Hem sezonun en iyisi hem de oynadığı iki büyük turnuvanın gol kralı.
Babam : Topu öptü, kaçırır bu gör bak.
Ben : Bu tipi gördükten sonra atar diyemem ki zaten, kesin kaçtı bu.
*penaltı kaçar* Babam : İşte gördün mü bak, o topu öpmeyecekti.
Ben : ??!?

Terry'nin kaçırdığı penaltı :
Ben : Kaçırır bu. Bir de takım kaptanı bu, yazık.
Babam : Yok yok atar bu, kazandı Chelsea.
Ben : Görürüz az sonra..
*terry kaçırır* Babam : Lan ?!

Giggs'in attığı penaltı :
Babam : Kesin kaçırdı bu. Gelişinde hayır yok şuna bak, buna niye attırıyorlar.
Ben : Gol.
Babam : Yok bu kesin kaçırdı. Bu adamı mı bulmuşlar penaltı attıracak.
Ben : O sahadaki 22 kişi içerisinde penaltıyı attıracağım ilk adam bu olur. Kaçırması imkansız, yok öyle bir ihtimal.

Anelka'nın kaçan penaltısı :
Ben : Bak bak gelen tipe bak. Hayırlı olsun şampiyon Manchester.
Babam : Bu ne ? Bu mu atacakmış ?
Ben : Başka adam yok sanki takımda..
Babam : Suratında hayır yok ki bunun, olmaz bu.

21.05.2008

türkiye 1-0 slovakya

güzeldi.. güzel oynadık bana göre.. ilk defa bir hazırlık maçını resmi maç gibi 90 dakika izledim ciddi ciddi.. forma güzel gözüküyor öncelikle tabiki numara yerine ay yıldız daha yakışırmış.. neyse.. ilk yarı silik oynadı milli takım biraz.. ikinci yarıda ise daha iyi olan takım biziz dercesine oynadık.. topu ayakta tutarak.. basarak.. 65. dakikada semihin çıkıp halilin girmesi tam tersi olmalıydı bence.. semih 65 de çıkacak adam değil.. girecek adam..

hakan baltanın şutunu izlerken ağır çekimler bitmesin istedim.. ne güzel gidiyor top yerden yukarıya.. top demişken inanılmaz güzel gözüküyor saha içerisinde tebrik etmek lazım tasarımcıları.. göze batacak kadar kötü yoktu sahada.. emre güngör biraz heycanlı gibi geldi
bana.. oda düzelir yavaştan.. rüştü kurtarışıyla güven verdi kalede.. mehmet topal,aurellio,emre orta sahası ızdırap olabilir rakibe.. güzel.. az kaldı.. rakip portekiz.. haydi beyler..

20.05.2008

vincita !


geçen sene serie b bu sene serie a gol kralı kadroda.. sampdoriada çıkış yakalayan cassano ve quagliarella da kadroda.. donadoni 1 kişiyi eve yollayacak..


Kaleci: Buffon, Amelia, De Sanctis
Defans: Barzagli, Cannavaro, Chiellini, Grosso, Materazzi, Panucci, Zambrotta.
Orta Saha: Ambrosini, Gattuso, Aquilani, Camoranesi, De Rossi, Perrotta, Montolivo, Pirlo
Forvet: Toni, Borriello, Del Piero, Di Natale, Quagliarella, Cassano.

19.05.2008

Frey Nereye ?

Önce Milan dediler, şimdi de Bayern Münih diyorlar, Oliver Kahn'ın yerine düşünülüyormuş. Kariyerinin en iyi sezonlarından birini geçirdikten sonra transfer dedikodularına adının karışması normal ancak Fiorentina ile Şampiyonlar Ligi mücadelesi verecek zaten. Yani avrupanın bir numaralı kupasında forma giyme şansını şu an oynadığı kulüple de yakalayacakken başka bir yere gideceğini sanmıyorum. Floransa'daki keyfini bozmaz diye düşünüyorum bu sezon. Olur da seneye Fiorentina başarısız bir sezonun ardından UEFA'nın yolunu tutar, o zaman kimse tutamaz Frey'i o ayrı mesele.

Önümüzdeki sezon daha da güçlenecek bir Fiorentina'da çok daha iyi işler yapacaktır Frey, umarım Bayern Münih Kahn'ın boşluğunu dolduracak başka bir kaleci bulur. Fiorentina'yı bırakıp Milan'la UEFA'ya gitme olayına hiç girmiyorum, mantık bile aramam böylesine birşeyde.

Bir de, Kahn'ın boşluğunu dolduracak deniyor Bayern Münih için. Şu dakikadan sonra kaleye Ribery geçse yine olumlu karşılanır. Kahn ile zaten iki senedir o kale fazlasıyla boş duruyordu.

18.05.2008

boluspor 0 - 2 eskişehirspor




eskişehir, antalya ve kocaeli seneye süper ligdeler.. 3 tane şehir takımı geldi süper oldu.. özellikle eskişehir renk katacaktır.. bursa taraftarı gibi antipatik olup 3 büyüklerden bi tanesiyle düşman olalımki araya girelim çabasıyla birşeyler yapmazlarsa zevkli geçecektir maçlar..

boluspor maça kırmızı yiyerek başladı, 3 tane direkten dönen topları olmuş buna rağmen ,es es te kırmızı yiyerek bitirdi.. izlemedim ama selçuk dereliye tepkiler var bolu tarafından.. herşeye rağmen eses haketti diye düşünüyorum sene boyunca gösterdikleri performansla.. hayırlı olsun..

gidenler..


aslan gibi takımlar 2. liglerinin yolunu tuttu bu haftasonu..

italyada parma, fransada lens ve az öncede zaragoza ispanyada liglerine veda ettiler..

zaragoza ise o kadroyla avrupaya gitmesi gerekirken 17 ye bile giremedi..kadrosundaki yıldız isimleri elinde tutması imkansız sociedad gibi 2. ligin müdavimi olabilirler..

parma antrenör sorunlarıyla boğuştu sezon boyunca.. sonundada intere güçleri yetmedi.. bence hemen çıkacaklardır.. italya serie b den geri dönüp inter'e şampiyonluk çelmesi taksalar ne güzel olur seneye.

lens istikrarsız giderken kendini kümede buldu.. o forma nası küme düşer yazık.. onlarında taraftar desteğiyle rahat çıkacağını düşünüyorum ligue 1'e..

Fiorentina Şampiyonlar Ligi'nde !

Fotoğraftaki adam Osvaldo. Bu görüntüden bir kaç saniye önce Fiorentina'yı Şampiyonlar Ligi'ne taşıyan golü attı. Sezon boyunca hakedilen iki şey vardı, birisi Şampiyonlar Ligi'ne katılmak, diğeri de UEFA Finaliydi. Final penaltıyla kaçtı ama Şampiyonlar Ligi kaçmadı. 1999/2000 Sezonundan sonra Artemio Franchi yeniden Şampiyonlar Ligi'ne ev sahipliği yapacak. Ön elemede seri başı olmak büyük avantaj.

Ön eleme demişken, olası bir Fiorentina - Galatasaray eşleşmesinde ne yaparım nasıl dayanırım o maçlara hiç bilmiyorum. Umarım iki takımım da birbirleriyle eşleşmeden Şampiyonlar Ligi'ne kalırlar. Gruplarda eşleşseler sorun yok da, ön eleme çok erken olur, göz göre göre bir tanesinin gitmesini izlemek hoş olmaz benim için.

Çıkartma Albümleri...

Çıkartma albümünden haberi olmayan yoktur sanırım. 535 çıkartma ile Panini'nin şu ana kadar en çok çıkartmaya sahip albümü. 504 tane yapıştırdım, 31 tane kaldı, ve bunları da hafta içi posta ile isteyeceğim yoksa tamamlanmaları mucize olur paket almaya kalkarsam. İlk defa böylesine seri ve çabuk şekilde tamamlıyorum bunu. İlk deneyimim 9 yaşımda Euro 96 ile olmuştu. Yaş 11 olduğunda tamamladığım ilk albüm Fifa 98 albümü olmuştu. Euro 96 çoğu kişi için efsaneydi, benim için de sadece bir kaç tane promosyon çıkartması yapıştırılmış çıkartma albümüydü o yaşta. Fifa 98'i tamamladığımda uçacak gibiydim, çok mutlu olmuştum, hepsi tamdı, çıkmayan kalmamıştı, üstelik çoğuna da para vermemiştim arkadaşımla değiştirerek hemen hemen yarı yarıya masraf yaparak tamamlamıştık.

Daha sonra Euro 2000 geldi. Orada da tamamladım diyemiyorum, çünkü koca albümde sadece Raul çıkmamıştı. O gün bugündür Raul'a sinir olurum. Yoksa Real Madrid nefretimle bir alakası yoktur Raul'a olan tepkimin. Çocuk aklımla orada yer etmişti aklıma. Daha sonra nedense ilgisizlik oldu. 2002-2004-2006'da albümü bile almamıştım, sanırım bunun sebebi de Euro 2000'i tek çıkartma ile kaçırmış olmamdı.

En son da işte Euro 08 ile geri döndüm bu zevkli uğraşa, "yaşın 21 oldu hala bununla mı uğraşıyorsun" diyenlere de "zamanında sen Euro 88'i tamamlamak için uğraşmadın mı" diye cevap veriyorum. Ve artık bitmek üzere, kalan çıkartmalar haziran ayı içerisinde adresime ulaşacaklar umarım. Bundan ne zevk aldığımı soranlar oluyor ara sıra, süpermarketlerde elimde 2.90 YTL'lik paketlerden 8-10 tane alıp kasaya gittiğimde kasiyerler bile soruyor bundan ne zevk alıyorsunuz diye. Verecek cevabım da olamıyor, sen nasıl ki sevdiğin bir kitabı okurken zevk alıyorsan, nasıl ki sevdiğin müziği dinlerken mutlu oluyorsan, nasıl ki "hobi" adını verdiğin işleri yaparken tarifi zor mutluluklar ve sevinçler yaşıyorsan ben de öyle bir zevk alıyorum işte bundan.

Bundan alınan zevki o son çıkartmayı yapıştırıp gözleri dolu dolu olup tamamladığı albüme boş boş bakıp mutlu olan birisini görerek anlayabilirsiniz. O son çıkartmayla tamamlanan albüme bakan birisinin gözlerine bakın, işte o zaman anlarsınız alınan zevki.

2008/2009 Sezonu Formaları : Liverpool

Fazlasıyla hoş bir forma olmuş. Sade ve düz bir tasarım "Reds"in hakkını verecek bir forma. Alttaki postta adidas'a saydırmıştım ama bütün tasarımlar da kötü olacak diye birşey yok. Bu sezon Galatasaray'ın şampiyonluk günü çıkan 3. forması ve bu forma şimdilik beğendiğim iki forma oldu, devamını da ilerleyen günlerde göreceğiz.

2008/2009 Sezonu Formaları : Marsilya (Deplasman)

Bildiğin baklava dilimli kazak, başka bir yorum yapamıyorum bu forma hakkında. Çok mu aramışlar bilmiyorum ama adidas'ın en başarısız tasarımlarından biri olmuş. Geçen sezon bütün takımları tek tip formayla idare ettiler, bu sene herkese farklı tasarımlar yapıp gönül almaya çalışır gibi halleri var ama olmamış bu, olamamış.

Üzdü Bizi Lens


Üzme Bizi Lens demişti Demir 1 ay önce. Dün akşam Fransa Ligue 1 sona erdi. Şampiyon yine aynı, ikinci sıradaki Bordeaux da sürpriz olmadı, Marsilya son anda Nancy'nin önüne geçip Şampiyonlar Ligi'ne gitti. Gerçi Lyon kaybetse bile yine şampiyondu Bordeaux'nun puan kaybı yüzünden. PSG düşsün istiyordum ama olmadı, giden taraf Lens oldu. Şu formanın hatrına bile ligde kalmalarını isterdim ama olmadı. Demir'le birlikte avrupada ortak noktada buluştuğumuz ender takımlardan biriydi Lens. Önümüzdeki sezon gözler Ligue 2 maçlarını ve puan durumunu da takip edecek sanırım.

Fransa'da son haftanın puan durumunu merak edenleri de şuraya alalım.

foto : rclens.fr

12.05.2008

O Da Bıraktı


Manuel Rui Costa...

Batistuta ve Di Livio'dan sonra o da gitti, mor formasıyla bir döneme damgasını vurmuştu bu adamlarla birlikte. O da artık yok yeşil sahalarda. Takım elbisesini giyip de bir gün döner mi Artemio Franchi'ye bilmiyorum ama dün akşam futbolu bıraktıktan sonra gözler onu daha fazla arayacak Floransa'da. Son kez 11 mayıs akşamı Benfica - Setubal maçında sahne aldı, 36 yaşında bıraktı, bir kaç sene daha oynayabilirdi ama o artık nokta koymayı seçti.

Gidişinin ardından söyleyecek söz bırakmayan adamlar vardır, kariyerine, yaptıklarına, başarılarına bir dönüp bakmak yeterli olur bazı oyuncular için. Rui Costa da böyle bıraktı gitti işte...

11.05.2008

Seri A : Son Viraj Öncesi

Öncelikle Kanal 24'ün spikeri Aykut İnce'den bahsetmek istiyorum. Sezon boyu çok iyi maçlar anlattı, FOX ve Bilgehan Demir gibi bir rezalet varken beklenenin de üstünde maçlar anlattı zaman zaman. Ancak bugün yayınlanan Inter - Siena maçında "Seri A bu sezon olaysız geçti, hiç hakem konuşulmadı" lafı bütün sezonun güzelliğini aldı götürdü benim için. Ofsayttan atılan goller, Ibrahimovic'in penaltıdan elde ettiği krallık... Daha sayılır bunlar en bilinenleri. Nasıl bu lig tertemiz olur hiç bir fikrim yok.

Gelelim 37. haftaya ;

Fiorentina düşmeme mücadelesi veren Parma'yı 3-1'le geçti. Parma öne geçti ancak ilk devrede beraberlik sağlandı, son bölümlerde de galibiyet golleri geldi. Yeniden 4. sıraya geçip Şampiyonlar Ligi'ne kalma yolunda dev bir adım atmış olduk. Bundan sonra herşey Fiorentina'nın elinde, son hafta Torino deplasmanına gidilecek ve Torino ligde kalmayı garantilemiş olduğu için maçı hiç önemsemeyecektir büyük ihtimalle.

Milan 4. sırayı ele geçirdi ancak bugün tekrar Fiorentina'ya teslim etti Napoli'den 3 yiyerek. Son dakikada eskilerin tabiriyle şeref golünü attı Milan ve 3-1 mağlup oldu. Son hafta Udinese ile içeride oynacaklar, kupa finalini Inter ve Roma oynayacağı için Udinese 7. olup UEFA'ya gitmeyi garantiledi. Milan için galibiyetin kolay olacağını söylemek mümkün.

Ve şampiyonluk yarışı..

Inter sezon boyu olduğu gibi yine penaltı ile maçı alma şansını yakalamıştı ama Materazzi'nin vuruşunu kaleci çıkardı, sonra da gol gelmedi ve Siena karşısında kendi taraftarları dışında herkesi mutlu edecek bir skor aldılar : 2-2.

Roma, Atalanta'yı 2-1 yendi, golü son dakikalarda yedikleri için maçın sonlarını pek rahat geçirmediler sanırım. Artık puan farkı 1(82-81) ve Inter'i şampiyon ilan edenlerin tükürdüklerini yalaması an meselesi.

Fikstürü çekerken son hafta şampiyon adayları ile düşme adaylarının karşılaşacağını hiç kimse tahmin etmiyordu sanırım. Demek istediğim şu : Son hafta Inter 34 puanlı Parma deplasmanına gidecek, Roma ise 36 puanlı Catania deplasmanına gidiyor. Bu iki maçta sahaya çıkacak olan dört takımın da öncelikli hedefleri galibiyet olacak. Sezon başında tahmin bile edilemeyecek müthiş bir final haftasına sahne olacak İtalya, ne şampiyon belli ne de düşeceklerin tamamı kesinleşti, bunun yanında bir de Şampiyonlar Ligi mücadelesi var ki heyecanı en üst noktaya taşıyor.

A Milli Takım Euro 2008 Aday Kadrosu

Yorumdan önce kadroyu görelim :
Kale : Volkan Demirel(FB), Rüştü Reçber(BJK), Tolga Zengin(TS)
Savunma : Gökhan Gönül, Uğur Boral(FB), Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin, Hakan Kadir Balta(GS), Gökhan Zan, İbrahim Kaş(BJK), Emre Aşık(ANK)
Orta Saha : Mehmet Topal, Ayhan Akman, Arda Turan(GS), Mehmet Aurelio, Kazım Kazım(FB), Emre Belözoğlu(Newcastle), Tümer Metin(Larissa), Yıldıray Baştürk(Stuttgart), Hamit Altıntop(B.Münih), Gökdeniz Karadeniz(R.Kazan)
Forvet : Tuncay Şanlı(M'Boro), Nihat Kahveci(Villarreal), Halil Altıntop(Schalke), Semih Şentürk(FB), Mevlüt Erdinç(Sochaux)

Öncelikle, Emre Güngör ve Ümit Karan'ın çağırılmama nedenlerini merak ediyorum. Aday kadro bu, belki alacaksın yani bu adamlar. Hadi Ümit'e yıllar yılı gıcıktır Terim onu anladık da, Emre niye davet edilmez anlayamadım. Semih Şentürk'ün çağırıldığı kadroya Ümit Karan ilk sıradan çağırılırdı bana kalırsa. Kalede de Serdar Kulbilge ve Aykut Erçetin gibi iki isim varken Tolga ne anlama geliyor çözebilmiş değilim. Rüştü ve Tolga'nın yerine Serdar ve Aykut sankidaha iyi bir seçim olurdu.

Kale dışındaki mevkiilerden birer oyuncu çıkartılacak kadrodan sanırım. Bu konuda tahminlerim de İbrahim Kaş, Kazım Kazım ve Semih Şentürk'tür. Olur da Mevlüt Erdinç bu kadronun dışında bırakılırsa büyük saçmalık yapılmış olur. Ayrıca Semih çıkartılırsa ligimizden forvet gidememiş olacak turnuvaya, bu da enteresan bir not olacak.

yeni forma

aniden çıkınca hemen beğenilmedi bir kısım tarafından.. yok türk bayrağı yokmuş.. yok çok basitmiş.. ben beğendim formayı avea reklamı biraz bozsada güzel bi forma olmuş.. ama parçalı forma çıkmazsa işte o zaman hata yapmış olur yönetim.. artık bir takımın formayla özdeşleşmesi lazım..

fransa ligue 1

paris sg kendi evinde 1 puan aldı 2 sıra yukarı attı kendini.. lens yine mağlup son hafta ikiye bölünecekler.. yukarda ise bordeaux ve lyon kazandı.. haftaya ise şu kritik maçlar oynanacakki özellikle lens bordeux maçı kaçırılmamalı..

lens - bordeaux
sochaux - paris sg
auxerre - lyon
touluse - valenciennes

fransa ligue 1

şampiyon galatasaray !

turkcell süper lig 2007-2008 sezonu şampiyonu galatasaray.. fotoğraf çok şeyi anlatıyor sanırım..

10.05.2008

Şampiyon !

Şampiyo... demişti geçen hafta Demir. Bu hafta son harf de eklendi ve nokta koyuldu beklenildiği gibi. Yazılacak, söylenecek çok şey var bu sezon için, uzunca bir sezon değerlendirmesi gelecek ilerleyen günlerde.

Başka da ne denebilir ki.. Teşekkürler, tebrikler aslanlar..

Fotoğrafta soldaki adam da en az sağdaki gibi yırtıcı ve korkutucuydu sezon boyunca...

foto : ajansspor.com

Teşekkürler...

Bugün şampiyonluk şarkıları söylenip eğleniyorsak bu 3 adamın katkısı asla göz ardı edilmemeli.

Teşekkürler Cevat Güler
Teşekkürler Burak Sadık Dilmen
Teşekkürler Nezih Ali Boloğlu

8.05.2008

Olmadı

4-1'lik skor da olmadı ama böylesine büyük bir rekabette bu hareket hiç olmadı bana kalırsa.

Fair-Play denen şey iyi güzel de o da bir yere kadar güzel. Yenildiğiniz maçta Real Madrid'e 1 gol bile atsanız çılgınlar gibi sevinenler sizler değil misiniz ? Aklım almıyor bu alkışlama olayını, almayacak da hiç bir zaman.

5.05.2008

şampiyo...


evet artık şampiyonluğa 1 harf 1 maç 1 puan 1 hafta kadar yakın galatasaray.. ligin en az gol yiyen 2 takımının maçından tam 8 gol çıktı.. helal olsun finale yakıştı gerçekten..

aslında tam ortada giden bir maç olarak başladı.. gol olsa olsa son 20 dakika biri hata yaparsa gelir dedim.. song çok geç o abi dedi taktı kendi kalesine golü.. oyunun şeklide değişti tabi..

galatasaray önce oyunun kontrolünü ele aldı sonra yüklenmeye başladı inceden sivas kalesine.. sabrinin şutu direkte patladı dönen topu ayhan auta atıp gol sinyallerini vermeye başlamıştı sivasta.. gençlerbirliğin gol haberide gelince 1 gol atalım yeter havası oluştu herkeste ama 2 tane çizgiden çıkarılan topla 1-2 önde kapattı galatasaray ilk yarıyı.. arda yine tekmelikleri tam olarak açamadı 2 goldede.. yazık lan.. bi üstüne gitmeyin şu adamın golden sonra..

ikinci yarı şut çekmeyen sivas 2-2 yaptı skoru.. önce aykut topa çıkmadı,sonra hakan balta uzaklaştıramadı,sonra yine aykutun ayağı kaydı ve gol oldu..

ilginçtir ayhanın golunde evde maçı izleyen 5 kişiden 3 tanesi scholes diye bağırdı giriş şekilleri pek benzemesede ilk benimde aklıma o geldi. bülent uygun biraz kameralara oynamaya başlamışken sivas 3-3 yaptı yaydan gelen şutla.. sonrası arda.. sonrası kral..

kendi evinde 3 büyüklere 0 çeken sivas 3.lük mücadelesine kaldı.. şampiyonluk hayalleride yarınlara..

Engelsiz Aslanlar Şampiyonlar Ligi Şampiyonu !

Katıldıkları ilk sezonda namağlup şampiyon oldular Şampiyonlar Ligi'nde. Daha önce bunu başaran oldu mu bilmiyorum ama 3 sezon önce takım kurulurken bu kadar kısa sürede bu başarının geleceğine çoğu kişi inanmıyordu sanırım. Avrupanın 1 numarasıyız ve umarım uzun yıllar orada kalırız.

Engelsiz Aslanlarımıza ve hocamız Sedat İncesu ile ekibine ne kadar teşekkür etsek azdır.
Merak ettiğim şey gazetelerin bu şampiyonluğa ne kadar yer vereceği.

3.05.2008

UEFA Kupası #5

Evet geç kalınmış bir UEFA Kupası postu oldu, Şampiyonlar Ligi'ne hiç yorum yapamadım. Finalde iki istemediğim takım var, merak bile etmiyorum final maçını. Gelelim UEFA'ya, beklenen final Fiorentina-Bayern Münih finaliydi ancak iki takım da elendiler ki Bayern'in nasıl 4 yediğini hala anlamıyorum. Özetleri de izlemedim maçı da izlemedim ancak ilk günden beri favori olan takımın finali bu şekilde kaçırmasının sıradışı bir sebebi olmalı mutlaka. Zenit bu gazla kupaya da uzanırsa hiç şaşırmam doğrusu.
Fiorentina'nın gol atamamış olması zaten eleneceğinin göstergesiydi. Ben son ana kadar Rangers'tan bir gol bekledim ama sonucu penaltılar belirledi. Frey şahane bir sezon geçirmişti ve bu maçtaki penaltı performansı ile sezonun zirvesine ulaşabilirdi kendi açısından ama olamadı. Gerçi o görevini yapıp ilk penaltıyı kullandı da takımın huzurevi kontenjanından kendilerine yer bulan Vieri ve Liverani takımı yaktı. Golün gelmediği normal süreden sonra kalan 30 dakikalık uzatmada da Fiorentina golünden umutlu değildim doğrusu. Öyle de oldu ve Rangers finale adım attı.
Prandelli böyle bakmış kalmış penaltıdan sonra. Başka ne yapabilirdi ki zaten. Şimdi kalan hedef 4. olup Şampiyonlar Ligi'ne gitmek ki bundan da korkmaya başladım Sampdoria beraberliğinden sonra. Maçın yayını yoktu ülkemizde ancak uzatmanın da son dakikasında gelen golün sebebi umarım başbakan Berlusconi'nin takımı Milan'ı kollayan hakemler değildir. Umarım sıradan bir son dakika golüdür. Fiorentina şu noktadan sonra Şampiyonlar Ligi'ni kaçırırsa suçlu oyuncular veya Prandelli olamaz, öncelikle suçu hakemlerde aramak lazım.

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO