25.01.2017

Kluivert'ın Yeniden Doğuşu: Justin Dünya Yıldızı Olmak İçin Gereken Her Şeye Sahip



17 yaşındaki oyuncuların as takımla çıktığı ilk maçlarındaki etkileyici performansları düşündüğümüz zaman, Justin Kluivert’ın Zwolle karşısında Ajax formasıyla yedekten girip oynadığı 51 dakika en iyiler arasında yer alıyor. Göz kamaştırıcı Barcelona kariyerinden önce Ajax ile Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşayan Patrick Kluviert’ın oğlu olması bu olayı daha da özel hale getirdi.

Bu Kluivert’in yeniden doğuşu ve herkesin aklında yer işgal eden soru Justin’in kariyerinin babasınınkine eşdeğer olup olamayacağı. As takımla çıktığı tek maçtan sonra bunu cevaplamak mümkün değil ama bu tek seferde şansının yüksek olduğuna dair yeterli belirtiler vardı.
Kupalar açısından Justin’in babası gibi hızlı bir başlangıç yapması pek olağan görünmüyor. Patrick, 1995 finalinde Milan’a karşı kupayı kazandıran golü attığında 18 yaşındaydı. Ancak yetenek açısından babasını yakalaması mümkün.



Kluivert’ın Pazar günü PEC Zwolle karşısında çıkardığı iş dikkate değerdi ve Ajax’ın maçı kazanma ihtimallerini yükseltti. Anwar El Ghazi için ceza sahasına güzel bir pas yolladı -ki faul ve penaltıya  yol açtı- ve El Ghazi’nin 8 başarılı top sürüşünü 6 top sürme ile takip ederek Zwolle’nin sağ kanadında terör estirdi.

Tam bir performans fırtınasıydı. Hız, çeviklik ve çabukluk, hepsi vardı. Bundan da fazlası, ortalama bir kanat oyuncusuna bela olan iyi karar verme ve başarılı son vuruş özellikleri de Kluivert’ta mevcuttu.


Kluivert’ın ilk maçı bütün iyi becerilerini sergilemesini sağladı. Gözlerinde korku, amaçladıklarında tereddüt yoktu. O, savunmaları yaratacılığı, koşuları ve elektrik hızıyla çözen bir futbolcu ve hepsi şovunda mevcuttu. Spot ışıklarına çıkınca ufalmak ya da beklentilerin ağırlığında ezilmek yerine sazı eline aldı ve kendini fark yaratan biri olarak ortaya sürdü.

Sonuçta pek şaşırmamamız gerekiyor. Kluivert, Mayıs 2016’da UEFA.com’a “Taraftar ve medya benden bir şeyler bekliyor ama ben baskı hissetmiyorum – sadece futbol oynamayı seviyorum.” dedi. Bunu da Zwolle karşısında açık açık belli etti.

Sol kanatta oynayarak 28 yaşındaki sağ bek Dirk Marcellis’in hayatını cehenneme çevirdi. Bir o yana bir bu yana kaçıp, bazen içeri kat edip bazen dış çizgiye yapışarak Kluivert markajcısının kafasını karıştırıp sık sık tozunu attırdı.


Düzenli olarak rakiplerinin pozisyon almasını sağladıktan sonra bir yana hızla kaçarak onları ekarte etti. Bu top sürüşlerinin tamamını başarıyla tamamladı, yani kimse onu durdurmaya yaklaşamadı bile. Sağ ayaklı olmasına rağmen birkaç kez de sol ayağıyla tehlikeli ortalar açtı. Genç seviyelerde sağ kanatta oynatıldığı zaman güçlü ayağıyla daha başarılı paslar atıyordu fakat bu sefer de kendini kötü göstermemeyi başardı.

Esas tehlike ise sol kanattan içeri top sağ ayağında girdiğinde oldu. Ceza sahasına atılan birkaç pas, Kluivert ters paslara başlayıp kafa karıştırmadan önce savunmada karmaşaya yol açtı.


İlk pozisyon onun içeri kat edip iki kişiyi ekarte edip, koşu yapan El Ghazi’ye attığı pası gösteriyor. Ancak El Ghazi zamanlama hatası yapıp ofsayta düştü. Sonrakinde ise eşitliği bozan gole yol açan pas attı. Ortaya yaklaşıp taçtan gelen topu aldı, El Ghazi’ye attığı pas penaltıya dönüştü. Pasın şiddeti, yönü ve rakipten uzaklığı mükemmeldi.


Oturduğunuz yerde doğrulup dikkat etmeye başlamanızı sağlayan bazı belli oyuncu becerileri vardır. Bu da onlardan bir tanesi. Kanat oyuncularının geleceğini tahmin etmek, onları futbolun “mental” kısmından ayıran daha çok özellik olduğundan zordur. Ama bu seviyede top sürme, orta açma, şut çekme ve yaratıcılık 17 yaşındaki birinden görmeye çok alışık olduğumuz şeyler değil. Hele ki ilk forma giydikleri 10 dakika içinde.

Anlaşılır bir şekilde insanlar Kluivert’ın gösterdiklerine dikkatle yaklaşacak, şans eseri ya da tek seferlik olduğundan korkacaklar. Ancak kendisi U-19 seviyesinde Genç Ajax için düzenli olarak forma giydi ve harika formunu as seviyeye taşımayı başardı. Ocak ayının başında Excelsior karşısındaki hazırlık maçında şans bulmuş ve herkesi etkilemişti. Bu da ona MAC3PARK Stadion’da deplasman yedek kulübesinde bir yer kazandırdı.

Ayrıca bazıları onun lüks bir oyuncu olduğunu düşünebilir. Üçüncü bölgede çok fazla şey verip oyunu açabilen ancak geri gelmeyip savunma görevlerini boşlayan bir oyuncu. Fakat yine, Kluivert Ajax’ın ikinci takımında bu görevleri de yapmaya hazır olduğunu göstermişti. Rakibi sonuna kadar kovalama konusunda bazı sorunları olsa da işten hiç kaytarmadı. PEC Zwolle karşısında boşta kalan topları kazanmak için sıkı ve sert çalıştı.



UEFA Genç Ligi’ni takip edenler için Kluivert’ın çıkış yapacağı açıktı ancak o bunu çok erken -ve güçlü bir şekilde- yaparak şok yarattı. Zwolle karşısında mücadeleye girerken doğal ve korkusuz oyununu ortaya koydu. Eğer bunu yapmaya devam edip, ilk performansının getireceği kaçınılmaz ilgiyi gözardı ederse, Kluivert’ın gerçekten yeniden doğduğunu hissedebiliriz.

Bu yazının orijinali BleacherReport adresinde Sam Tighe tarafından 20 Ocak 2017’de yazılmıştır.

Bu çeviri artemiofranchi.org dışında kaynak gösterilse dahi izin alınmadan yayınlanamaz.

-

Bu yazı, Montem sponsorluğunda çevrilmiştir. Montem, hiking ve doğa yürüyüşü konusunda bilmeniz gerekenler, hiking çantası nasıl hazırlanır, en iyi hiking çantası nasıl olmalıdır gibi hiking başlangıç rehberi yazıları arayanların yardımına koşuyor. Yürüyüş ve hiking çantası satın alma rehberi: https://montemlife.com/hiking-backpacks-daypacks/buyers-guide/

Not Defteri #55


  • Blogdaki en sevilen seriye aniden bir parça daha eklemek istedim.
  • Serinin sıra numarasının 55 olması ve Sabri'yi hatırlatması sinirlerimi bozmadı değil. Bir an önce bir sonraki sayfaya geçmem lazım.
  • Gördüğünüz gibi ara çeviri geliyor blog için. Önümüzdeki günlerde iki-üç tane daha gelecek. Öyle öyle kafaya estikçe yazıyoruz Ögeday ve Mustafa'yla beraber. Bu tip şeyleri yaparım diyene kapımız açık.
  • İki arkadaşın adlarını andım zira beraber bir işe başladık, oraya bağlayacağım konuyu. Her Şeyi Biliyoruz adı altında SoundCloud, YouTube, Twitter, Facebook gibi yerlerden ulaşabileceğiniz bir podcast işine girdik. Amacımız her gün konuştuğumuz saçma şeyleri ara sıra sizlerle de paylaşmak. Hedefimiz milyonlara ulaşmak değil, olursa olur o ayrı da biz şöyle 150-200 kişileri bulsak beraber eğlensek diyoruz sadece.
  • Şimdilik prolog adını verdiğimiz bölümü saymazsak iki ana bölüm yayınladık. Blogda sağ tarafa kutucuk koyacağım, buradan da doğrudan dinleyebilirsiniz diye. Yani oluyorsa yaparım. Bu yazının tarihinden birkaç gün sonra kutucuk gelmediyse olmamıştır. Gerçi sanmıyorum ki 2017 yılına girdiğimiz şu günlerde böyle bir özelliği sunmamış olsun kayıtları sunduğumuz siteler. Neyse işte, olmuyorsa da iki link tıklayın dinleyin, adamı sinir etmeyin.
  • Benim bu her yerde okuyucuya/dinleyiciye atarlanmam ne olacak bilmiyorum. Yine de beni 10 yıldır takip ediyorsunuz, bu da başarı.
  • Yalnız şaka maka, dokuz yılı geride bıraktı blog. Eskiye oranla devamlılık artık yerlerde sürünüyor olsa da hala bir şeyler yazınca gelip okuyan, okuduğunu belli edenler var. Çok teşekkürler.
  • Bu duygu yüklü satırların ardından... Yok lan duygulanmadım, okuyorsunuz işte ne güzel.
  • Blogda bir şeyler yazarken takip eden, bekleyen, özleyen birileri olduğuna emin olduğum tek konu Not Defteri, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bunu okuduktan sonra "Daha sık Not Defteri yaz!" diyen epey arkadaşım olacak.
  • Artık çok fazla futbol yazısına bulaşmıyorum hala geçimimi futbol yazarak kazanıyor olsam da. Yani mevcuttaki ve proje/teklif/dönemsel olarak gelen işler dışında blogdaki çeviriler hariç bulaşmayı istemiyorum doğrusu. Yani demek istediğim birkaç tweet atmak dışında blogda öylesine futbol yazısı yazmayı istemiyorum. Bıktım biraz. Belki nadiren Serie A olur ama eğer o yazı/yorum bana para kazandırmıyorsa Türk futbolu benden uzak dursun.
  • Bisikletle ilgili daha çok şey yazmak istiyorum ama o da bir türlü istikrarlı olmuyor. Etaplardan birini kaçırdığım anda bir daha seriye devam edemiyorum.
  • Halbuki iki etap izlemediysen onları yazma, izlediğin bir sonraki etap yaz, değil mi? Değil işte çünkü ben malım, sinirleniyorum öyle arada etap kaçınca.
  • Gerçi ben baştan "hepsini yazacağım" diye bir gazla girmesem öyle arada atlayarak yazabilirim. Demek ki hatayı en başta yapıyorum.
  • Böyle bir şarkı vardı, neydi? Hatayı en başında yaptım diye. Pop şarkıydı sanki eski. Hatırlayamadım ama sanki epey bilindik bir şeydi.
  • Aklına gelen varsa söylesin. Söylemeyen adam değildir, söylemeyen Alberto Contador'a gönülden bağlıdır, Chris Froome dilencisidir, Team Sky şakşakçısıdır. 
  • Daha fazla ağır konuşabilirim ama duruyorum.
  • Umarım her zamankinden daha sık şekilde Not Defteri ile buluşuruz. Buluşamazsak da her yerden hakaret ve tehdit ederek yazdırın bana.
  • Aklıma yazacak birkaç şey daha geliyor ama uzamasın ki bir sonraki Not Defteri sayfasını doldurmak için bir şeyler kalsın aklımda.
  • Her Şeyi Biliyoruz'u dinlemeyi ihmal etmeyin, beni sinirlendirmeyin.

dipnot: paulo sousa adam değildir. destekleyen ve ümit besleyen herkes kahrolsun.

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO