7.05.2016

#Giro 2016 1. Etap: Ah be Fabian!

Öncelikle neden buraya bisiklet yazmaya başladığımı kısaca anlatıp sonra olaya geçeyim...

Futbol blogu olarak yola çıkıp birkaç senedir nadiren buraya uğradıktan sonra düzenli yazma adına ilk icraatım bisiklet yazmak olacak. Giro yazısının başında şunu belirtmeliyim ki ben futboldan epey soğudum. Zaten Twitter üzerinden takip edenler konunun farkındadırlar ama yine de belirtmiş olayım. 2016 yılı içerisinde izlediğim futbol maçı sayısı bisiklet yarışı/etabı sayısının yanında epey komik düzeyde kalır ki geçen senelerde futbol ağır basmıyordu, ikisini dengeli götürüyor gibiydim.

Neyse, blogu hala açıp kontrol eden var mıdır yok mudur bilmiyorum ama buralar mayıs ayı boyunca Giro d'Italia yazıları ile dolacak, zira futbolu uzun uzun yazmak istemiyorum. Para kazandığım birkaç iş gelirse geliyor arada, o zaman yazıyorum "paslanmamak" adına. Bunun dışında futbol hakkında tweet atmak yetiyor.

~

Dönelim esas konumuza. Bisiklette her hafta insanı yerinden zıplatan bahar klasiklerinin ardından Grand Tour dönemi benim en sevdiğim olan Giro d'Italia ile başladı -zaten işin içinde İtalya varken benim için ilk sırayı alması değil almaması sürpriz olurdu.

Günden beklentim kısa, bol virajlı ve dümdüz profilli zamana karşıda Dumoulin-Cancellara-Jungels üçlüsünün podyum yapmasıydı ama Cancellara'nın hastalığı buna izin vermedi. Gerçi Jungels podyum yapmış gibi konuştum ama o kendi takım arkadaşı Kittel'in de gerisinde kaldı. Ben Etixx'te Kittel'in Jungels'i geçebileceğini düşünmemiştim ama Jungels için bir nebze kısa kaldı sanırım bu mesafe. Şöyle 14-15 km olsa hem o hem de hasta Cancellara podyum yaparlardı muhtemelen.

Fabian Cancellara'nın son sezonu
olduğu için bu yıl hangi yarışa katılsa ayrı bir heyecanla izliyoruz. Haliyle mide rahatsızlığı haberini almış olsak da bir umut pembe mayoyu giymesini bekledik ama ilk zaman ölçümünü sekiz saniye geride tamamlayınca son sezonunda Giro'da pembe mayo giyme onuruna erişme şansı kalmadığını anlamıştık. Etabı sekizinci sırada tamamlaması üzdü tamam da, finişi geçtikten sonra kendini sonuna kadar zorladığı için perişan halde olması çok daha üzdü. Dağ gibi Spartacus işkence görmüş gibiydi ya! Esas o görüntüler koydu bana. Ben 22 Mayıs'taki zamana karşıyı da koşup Giro'yu öyle bırakmasını bekliyordum ama ilk etabın sonundaki hallerini görünce ikinci etabın akşamına bırakacak olmasına şaşırmam. Bir gün bile olsa pembe mayoyu giyen, İtalya topraklarında da bir zamana karşı alarak en az iki etap zaferiyle veda eden bir Spartacus görmek isterdim ama olmayacak belli ki. 15 Mayıs'taki zamana karşıya ulaşabilmesi çok zor gözüküyor şu an. Umarım hafta sonu Hollanda'da koşulacak iki düz etabı iyi kötü atlatıp pazartesi günkü dinlenmeyi iyi geçirip devam eder. Fabian Cancellara'yı beş ay kadar daha izleyebileceğiz ve planlanandan bir hafta daha az izleyecek olma ihtimali insanın içine oturuyor.

Bisiklet takım tutma olgusunun olmadığı, aynı anda birçok takımı ve sporcuyu tutabileceğiniz bir spor olduğu için doğal olarak üzülecek, yıkılacak daha çok kare veriyor insana. Giro ilk gününde epey üzerek başladı, umarım daha büyük olanlarını yaşamayız ve Fabian'a üzüldüğümüzle kalırız...

Etabı kazanan Dumoulin büyük favoriydi ve zaten hak etti ki saniyenin yüzdeleriyle aldı pembe mayoyu. Benim Velogames takımımda yer aldığı için ekstra mutluyum. Genel klasmancı değil kendisi ama günden güne yükselen profiliyle iki üç sene içerisinde iyi bir genel klasmancı olması zor değil. Bu yolda Giro 2016 onun için önemli bir eşik olacak.

Primoz Roglic, Giro'da iyi anlamda patlaması beklenen isimlerdendi ve daha ilk gün etap ikinciliğini alarak yanıltmadı. Dahası, sembolik de olsa ikinci etapta kırmızı mayo onun üzerinde olacak. Ne olursa olsun önemli bir motivasyon bu.



Etapta ne oldu?
9.8 km uzunluğunda bir zamana karşı etabında büyük hikayeler çıkmıyor ortaya. Genel klasmancıların bacakları ne durumda diye fikir sahibi olduk. Esas fırtına 15 Mayıs'taki 40 kilometrelik zamana karşı etabında kopacak, orası ayrı konu. Favorilerin büyük çoğunluğu standart performanslar sergilediler, iyi veya kötü anlamda büyük sürpriz olarak yorumlanacak bir performans yoktu, olması gerektiği gibiydi her şey.

Etabın en büyük alkışını ise Michael Hepburn'un son sırada start almasını sağlayıp onu 2011'de şampiyon olduğu yerde onurlandıran yarış organizasyonu aldı benim gözümde. Bu tip ince detaylar, zaten aidiyet duygusu bir hayli yüksek olan bisiklete insanı daha çok bağlıyor.

NOT: Her etapta adım adım neler olduğunu anlatma planım yok. Bisiklet yazmak bu değil, bunu zaten anlayan anlamayan herkes görüyor televizyonda, maç özeti anlatmaktan farkı yok. İlk bölümde gördüğünüz gibi aklımda kalanları, etkilendiğim veya beğendiğim olayları yazacağım. Her yazının sonuna "Etapta ne oldu?" alt başlığını atıp iki veya üç cümleyle özetin de özetini geçip bırakacağım. Umarım yıllar sonra Artemio Franchi'de düzenli bir yazı okumak ilginizi çeker... Bakarsınız Euro 2016 ile futbola da dönerim, kim bilir?

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO