11.12.2009

Geri Geldik! : Antalyaspor 2-3 Galatasaray

Sanırım bu sezon en çok ihtiyacımız olan şeylerden birini gerçekleştirdik. 1'den fazla farkla geri düşüp maçı çevirmek demek özgüven kazanmak demek, sezonun devamında geri düşülen maçlarda daha büyük azimle ve hırsla mücadele etmek demek. Sadece basit bir galibiyetten ziyade ilerisi için de önemli bir galibiyet olmuş oldu bu. İleride unutmamak için yazının başında Harry Kewell ve Kader Keita isimlerini anıp ellerinden öpüp kendilerini sırtımda dünya turuna çıkarmak istediğimi belirteyim. Bambaşkasınız, bu takımdaki herkesten çok ayrı bir yerdesiniz siz, hiç gitmeyin, hep buralarda kalın...

Maç öncesinde Nonda'nın 11'de olmaması ileride Kewell'ın oynayacağını gösteriyordu. Ancak Kewell'ın daha önce en ilerde oynadığı zaman yeteri kadar etkili olamadığı düşünülünce ufak bir soru işareti zihinlere yerleşiyordu. Neyse ki maç başladıktan sonra Kewell'ın önceki denemelerde olduğundan daha hareketli ve etkili olduğunu görüp rahatladım. Tabii beni esas düşündüren bu değildi, sol bekte Caner Erkin'in olmasıydı. Alparslan Erdem bu takımın kadrosundayken Hakan'ın 1. yedeğinin Caner olması benim canımı sıkıyor bir izleyici olarak. Kariyerinin başlarında forvet oynamış, sonrasında ile sol açıkta ligin en etkili hücumcularından biri olarak görev yapmış bir isim Rusya macerasında ne hikmetse bir anda sol bek olarak evrildi. Koskoca Galatasaray bunu sorgulamadan böyle kritik bir transferi nasıl yaptı hala aklım almıyor. Djiehoua olması gerekenden çok daha tehlikeli geldi bizim solumuzdan. Aslında Caner'in yarattığı o açığı Djiehoua'dan ziyade Kerim'in daha fazla değerlendirmesini beklerdim ama Kerim nerdeyse hiç ileri çıkmadı. Nerede İBB'deki Kerim, nerede Antalya'daki kerim, büyük fark var arada. Gerçi Antalya'yı çok takip etmedim belki bu maça özel olarak ileri çıkmasını istemedi Mehmet Özdilek, onu bilemem. Ayrıca Mehmet Özdilek demişken Fenerbahçe maçında olduğu gibi bu maçı kaybederken de Antalya'daki ilk suçlunun kendisi olduğunu söylemek lazım. 2-0 öndeyken hala 3-4-5. golü aramak Antalya'nın haddini aşan bir şey, Şifo'nun biraz ayaklarının yere basması lazım bu konuda.

İki gol yedik erkenden ve bence iyi de oldu bu. Skor 2-0 olduğunda dakika 60-65 olsa 1 puanı bile kazanamazdık. Erken yenen goller maçı çevirme adına plan yapmak için uzun bir süre veriyordu teknik heyete. Gollerin etkisiyle kötü başlayan oyunu iyiye çevirmeye başlayan takım kulübenin işini de azaltmış oldu. Kewell'ın "geri gelip top yapan forvet" konusunda ders niteliğindeki oyunuyla birlikte yakalanan pozisyon ve gelen gol de işin kaymağı oldu, başka bir deyişle ikinci yarı maçın dönmesi için dev bir adımdı o gol. İkinci yarıda ise Belediye maçının ilk 75 dakikasındaki gibi "istenen" oyunu oynayan Galatasaray vardı. Hücuma rahat çıkıyorduk, orta sahayı kontrol ediyorduk ve ileride önemli pozisyonlar yakalayabiliyorduk. Bunlar olurken savunma yine evlere şenlik durumdaydı. Bariz hatalarla 2 golü yiyen Leo Franco yine kale sahası içerisinde gelen hücumu, daha doğrusu saha içerisinde olan biteni kavramaya çalışırken hem Necati'nin kafası hem de maçın kaderi direkten döndü o anda. 3-1 olsa galibiyetten söz edebilir miydik bilmiyorum ama o pozisyonun ardından kısa süre içerisinde golü bulmamız galibiyeti müjdeliyordu belki de. Skor 2-2 olmuştu ama 3 puanın kokusu iyice yayılmıştı. Şanslıydık ki o 3 puan için gereken gol 2-2'nin 4 dakika sonrasında Keita'nın müthiş inadı ile geldi ve çok erken rahatladık. Bu noktadan sonra geçen haftadan alınan dersler devreye girmeliydi, öyle de oldu. Topu panikle uzaklaştırıp önemli hatalar yapan Galatasaray gitmiş, tek farklı üstünlüğü korurken bile hücumu düşünüp geride top yaparak rakibi sindirmeye çalışan bir Galatasaray gelmişti, tıpkı sene başındaki gibi. Geçen haftaya benzeyen bir diğer nokta da hakemin son 15 dakikada orta sahada gereğinden çok düdük çalması oldu. Üstüne bir de Kewell'ın topu saklarken rakibin ayağından çıkan topa korner vermemesi iyice korkuttu. Çok taze olan kötü anılar böyle canlanınca puan kaybı da mı gelir dedik Leo Franco tehlikesine rağmen ama 3 hafta aradan sonra 3 puanı yeniden toplu halde gördük ve kabus bitti.
Son anlarda hakemden bahsetmişken önce ona geleyim. Son 15 dakikada yine gereksiz düdükler çalındı, faul olmayacak şeylere faul çaldı. İşin ilginci, orta sahada faulle alakası olmayan pozisyonda Antalya'ya faul verdi. Aynı şeyin devamında Caner rakip oyuncuyu düşürdü bizim ceza sahası dışında ancak onu devam ettirdi. Yani bir karar verecekse standardı olmalı, orta sahada olmayan faulü çalıp daha yakında olanı çalmıyorsa(çalamıyorsa değil, çalmıyorsa) hakemin yeteneklerini sorgularım ben. Hep söylemiştim, Deniz Çoban, İlker Meral gibi hakemler ihtiyaçtan ortaya çıkmış yetersiz hakemler diye. Geçen hafta benzer kararları veren Hüseyin Göçek'i sertçe eleştirebiliyorum ama bu saydığım isimleri yetersiz oldukları için fazlaca eleştiremiyorum. Yetenekleri Süper Lig'de maç yönetmeye elvermiyorsa bu o insanların değil Federasyon'un suçudur yerlerini iyi ya da yeterli hakemlerle dolduramadığı için. Deniz Çoban'ı bugün tek konuda takdir ederim o da korner kullanırken Sedat'a doğru bir kart gösterdiği ve benzer pozisyonlarda oyuncuları doğru şekilde uyardığı için. Faullerin ve taç atışlarının yeri konusunda gerekli hassasiyeti gösterdi iki takıma da. Bunun dışında maçta önemli sayılacak iki hakem hatası oldu. İlk hata yediğimiz 2. golden önceki pozisyonda Djiehoua'nın ofsaytının çalınmaması. Top devam etti önce korner sonra gol oldu. Diğeri de tekrarlarını izlememiş olsam da maç anında ve özette gördüğüm kadarıyla Antalya'nın verilmeyen bir penaltısıydı. Orada Caner veya Hakan diye gördüm ben, hangisiydi emin değilim ama biri arkadan müdahale yaptı Antalyalı oyuncuya, hafifçe dokundu ve yere indirdi arkadan, sonra topu aldık devam ettik biz. Başka da ciddi hata göremedim ben ama genel anlamda hakem iyi miydi denirse ne yazık ki evet diyemem.

Geneli bitirip özele gelelim, yani oyunculara.. Bugün maçın başında Mehmet Topal yanında Mustafa Sarp'ı aradı öncelikle. 2-0'ı gördüğümüz ana kadar orta sahada Topal hemen topu buluşturup Arda-Elano ile arasındaki köprüyü kuracak oyuncuyu bulamadı. Barış'tan bunu beklemek hayal olurdu, hayal olarak da kaldı zaten. Neyse ki Topal sezonun en iyi oyunlarından birini oynadı da orta sahamız daha da kötüye gitmeden toparlandı. Son 2 aydır Topal ısrarla eleştiriliyor ama ben son 3 haftadır 2007/2008 sezonundaki Mehmet Topal'ı görüyorum sahada. Her hafta üstüne koyarak ve doğru işler yaparak takımın kilit adamlarından biri olmaya başladı. Dinamo Bükreş'e attığı o efsane gol kendisini yeniden doğurdu adeta. O maçtan bu yana sürekli artan, gittikçe göz alıcı hale gelen net bir performans var ortada. Böyle devam ederse ve Ayhan Akman'dan kurtulup Sarp-Linderoth rotasyonu Topal'ın partneri olarak sisteme yerleşirse savunmayla ilerideki 4 ismin arasındaki o orta ikili sıradışı bir hal alacak. Topu ezdiği, yavaşlattığı, takımın temposuna darbe vurduğu yolunda iddialar aranlarla sonuna kadar tartışırım haksız oldukları yönünde. Mehmet Topal bu takımın merkezinde gayet olumlu işler yapıyor. Nasıl geriye döneceğini, oyunu nereye yönlendireceğini ve ne zaman tek top yapacağını çok çok iyi biliyor. Mehmet Topal yakaladığı bu ivmeyi kısa sürecek devre arasında kaybetmezse sene sonu yeniden Avrupa'nın önemli ekipleriyle adını aynı cümlelere yazdırır.. Bravo Mehmet Topal, eleştirenlere inat mükemmel gidiyorsun..
Bu kadar konuşmuşken Elano konusundaki düşüncelerimi de söyleyeyim bu maça özel olarak. Maç içerisinde kendisini en beğendiğim an Topal ile birlikte orta ikilide oynadığı andı. Hep hayalimdi Elano-Arda ikilisini aynı anda sahada görüp arkada tek defansif orta sahanın önünde bir tanesi git-gel yapan hareketli orta saha diğeri de 10 numara gibi oynarken görmek. Rakibin açık oynadığı bu tip maçlarda orta sahadaki defansif oyuncu sayısını teke indirip Elano-Arda ikilisini aynı anda sahada tutup Elano'ya geride top dağıttırmak ve ileride Arda'yı 10 numara olarak oynatmak hem izleyici için hem de maçın gidişatı için daha mantıklı seçenek gibi duruyor. Konu Elano'dan dağıldı biraz da, şöyle toparlayayım : Bugünkü Elano Galatasaray'a geldiğinden beri en beğendiğim Elano'ydu ve bu şekilde oynadığı sürece kendisini eleştirmem mümkün değil. Geçen hafta pek emin değilim tek maçlık mıydı o performans diye ama daha iyisini oynadı bugün, umarım öyle devam eder.

Leo Franco'ya ve Servet'e de seslenmek istiyorum yazının sonunda. Leo Franco iki tane gol yedi ki Ufuk veya Aykut olsa ikisini de yemezdi. Neden her topa çıkılır merak ediyorum. Bir kaleci top penaltı noktasının gerisine ortalanmışken neden çizgiyi terk edip ileri doğru koşar gider. Bugün yenen gollerde bir numaralı sorumlu Leo Franco'dur. Göstere göstere topu buraya atın dedi ve yedi golleri. Ben böyle bir kaleci istemiyorum, olmaz olsun. Necati'nin direkten dönen topunda da kaleyle alakası yok, yenen gollerde de kaleyle alakası yok, hiç bir ciddi pozisyonda güven vermiyor. Gerçi ciddi olmayan basit pozisyonlarda da güven vermiyor ki.. Atılan basit bir geri pasta veya her insanın tutabileceği basit bir topta bile geriliyorum ben. Bir futbolsever olarak bu adamı çekmeye hakkım yok benim.. Ömrüm boyu Galatasaray'da nice kaleciler eleştirdim durdum ama böyle yeteneksiz bir kaleci görmedim. Orkun Usak bile daha iyiydi bu kalecimsi arkadaştan.. Yazık ya..

Diğer isim Servet'e de değinip "maç yazısı"ndan "maç romanı"na doğru yol alan bu yazıyı noktalayayım. Bu adama Rijkaard veya Neeskens'in geriden uzun toplar atıp oyun kur dediğini sanmıyorum.. Havadan savunma arkasına toplar atıp forvetlere pozisyon yarat dediğini, 40-50 metrelik toplarla oyunu şekillendir dediğini, olur olmaz çalıma yeltenip forvete çık dediğini de sanmıyorum.. Bu özgüveni ve bu hakkı kendinde nasıl buluyor acaba Servet bey ? Bir fikri olan varsa yorum bölümü ardına kadar açık.. Bir insan kendini bu kadar yükseklerde görmesin, bu kadar bulunmaz sanmasın, stoper dediğin basit oynar topu alır ve arkadaşlarına kazandırır.. Ama bizdeki ne hikmetse ölçüp biçip saçma saçma milimetrik pas atmaya çalışıyor.. Böyle olmaz.. Bu dediklerimi yapan stoperler parmakla gösterilirler ve çok çok az sayıdadırlar her zaman. Mesela Popescu böyle bir isimdir, az önce saydıklarımı yapabilmektedir ve zaten bu yönüyle efsane olmuştur. Servet ise ancak basit oyunla başarılı olabilir 2 sene önce olduğu gibi.. Birisinin kafasına vura vura Servet'e bunları anlatması lazım, yoksa işimiz zor...

10 yorum:

anilkos dedi ki...

elano konusunda ışık görmek gerçekten beni çok sevindirdi, özellikle değerli oyuncu elano, inşallah daha da iyi olacaktır.

ayhan girdiğinde niye tüm galatasaraylılar panikliyor ki, keşke devre arası bi şekilde gitse.

dediğin gibi gollerde tam vakitli geldi ama ben maçın skoruna bakıp twitter ı açtığımda geri döneceğimizi hissettim öyle bi his bıraktı takım bende.

servet eski servetlikten çıkmış iyice devre arası avrupa havası şart.

ELine sağlık fırat ben yazmadım ama şuana kadar okuduklarım içinde en iyi maç yazılarından biri bu maç özelinde.

AbSurDMaN dedi ki...

Yazın çok güzel ve net, fakat senle tek bir konuda örtüşmüyoruz o da Leo Franco. Yediğimiz gollerin ikisi de defansın ofsayt taktiği şeklinde saçma sapan ileri çıkışları sonrası geldi. İlk golde zaten defansın hareketi o kadar beklenmedikdi ki o bile dumur oldu, hoş olmasa bile ordan pek de birşey yapamazdı. Orhan kaleye vurmasa Necati'ye çıkarsa yine gol olurdu. İkinci golde de yine aynı şekil ceza sahamızda sadece Antalyalılar bir de o vardı, bu golde de topa olağancasıyla uzandı, müdahale etti ama yetmedi. Leo'nun ayrıca ilk yarıda çıkardığı net pozisyonlar var. Misal sezon başından beri birebirde gol yediğini hatırlamıyorum onun.

Açıkcası ben Leo Franco'nun performansını beğeniyorum. Defansın bugünkü ileri çıkışları olmasa, o toplara olması gerektiği gibi vurma şansı vermeseler bu maçı gol yemeden tamamlayacaktık. Zaten nerdeyse 2-2,5 aydır yediğimiz gollerin çoğu şanssızlıktan, yani izledikçe ne defansa laf edebildim ne de kaleciye. Ama bol goller yedik ve tabi ki gol yendi mi ilk kaleye bakılıyor gayet normal. Ama ben biraz kordinasyon ve biraz daha defansın katkısıyla yiyeceğimiz golleri büyük ölçüde azaltacağımıza inanıyorum zira kalecimiz bence gayet yeterli kalitede.

metak dedi ki...

Elano konusuna zaten girmicem de Sergenden Rıdvandan cidden çok bu adama bakış açısını. Adam ligin çok çok üstünde bir futbolcu.

Franco konusuna gelirsek. Bugün yediği golleri julio cesar yerdi (nokta).

il Capitano dedi ki...

Leo Franco konusuna ben de değindim.yenecek golü her zaman yiyen bi kalecimiz var,ara sıra yenmeyecekleri de yiyor.büyük takım kalecisi maç kurtaracak kardeşim...

çok güzel yazı olmuş fırat.Ben Servet'in aklının Marsilya'da kaldığını düşünüyorum,daha doğrusu avrupa'da! acilen motive olması ve dikkatini Galatasaray'a vermesi lazım.biz ona kafa golleri yüzünden bonus vermiyoruz,savaştığı için veriyoruz :)

os dedi ki...

Elano Brezilya maçında ne asistler yapıyor diye eleştiriliyordu.. Amaçsızdı bunlar, En son Nilmar'a yaptığı asist üzerine çok döndü muhabbet.. Adam hemen sonrasında PAO maçında Nonda'ya attı aynı pası.. Nilmar gol atıyor o pası alınca, Nonda eline ayağına dolaştırıyor..

Nonda devre arasında gitsin, altyapıdan çıkarsınlar bir forvet yedek niyetine.. Hatta bu Nonda'nın kalıp, Özgürcan'ın kiralık gitmesi bile hatadır. Nonda sadece penaltı atar gibi şut atsın moduna girdi iyice, Baros sakatlandıktan sonra da sahada geziniyor adeta. İyice sinir bozmaya başladı...

Senin aksine ben Caner'i çok beğendim. HKB'de sol kanatta ondan farksızdı, e savunma açısından pek bi fark olmadı ama en azından hücum gücümüz arttı, caner topu oyuna sokma, ters kanada top atma konusunda çok daha başarılı. Hem daha süratli. Arda yerine önünde Kewell varken daha başarılı olacağını düşünüyorum zira Arda kendisini Hasan Şaş zannediyor uzunca bir zamandır.

Kötü oynadığı maçta bile 1 asist yaptı deniyor ama, o golde asist gayrıresmi olarak kewell'ın ta kendisinedir.

Ayrıca o Yalçın karaktersizinin top oyundan çıktıktan sonra bile Kewell'ı tekmelemesi de nasıl bir zihniyettir anlam veremedim. Kewell bile güldü geçti adama...

Seviyoruz ama eleştirmeden de olmaz. Arda'ya gözlerimizi kapatmayalaım.

Sadece Arda değil, Kewell'da...
Hep oyun zekasıyla, akıllılığıyla övündüğümüz kewell, aut çizgisinden oyuna dönüyor.. Hani tam bir Barış'lık hareket :) Sonra hakeme sen gel dedin diyor, halbuki hakem ona kenara geç demiş durumda :) Yakıştıramadım yani :)

Barış ise 2 orta saha ile oynadığımız zaman kesinlikle tercih edilmemeli. Pas yapma yeteneği sıfır. Anca 3 orta saha ile oynadığımız zaman koşup,pres yapıp rakibi bozması işe yarayabilir. Barış'ın da maalesef bu takımda yeri yok.

Arda'nın ise yemeyip içmeyip şut çalışması lazım. Rakipler onun şut çekeceğini hiç düşünmeden direk çalım yememek için savunma yapıyor. Şutlarını geliştirmesi onun adam geçişini de kolaylaştıracak.

Leo Franco'yu suçlayamıyorum ben yediği gollerde, hani her kalecinin yiyeceği goller. Ama bi tane de maç kurtar be kardeşim, bir tane de aha herkes yerdi bu çıkardı diyelim. De Sanctis'in gidişine hakikaten üzülmüştüm. Seviyordum o adamı deli meli bizdendi.. Ama maddi konulardan ötürü bu seçildi, eyvallah dedik. Sonuç olarak onun da takıma ısınamadığı aşikar.

Düz adam olarak franchi'ye şöyle yorum yapayım: OĞLUM ADAM BALDIRIYLA TOP ÇIKARIYOR, HALA BEĞENMİYORSUN YA ?
:)))

Mehmet Topal yerine HKB'yi stoper oynatmak bana da daha mantıklı geldi. Geçen sene ortada gayet iyi maçlar çıkarmıştı HKB.

Çok otorite gibi konuştum ama benim gördüklerim bunlar..

ufuk dedi ki...

Leo Franco konusunda franchi'ye katılıyorum..Bu kadar zaman atletico madrid maçı seyrettim..ligin başında alla alla nooldu buna dedirtmişti ama ilerleyen haftalarda atletico'da saç baş yolduran performansını yakaladı :)

servet kesinlikle gitmeyi takmış kafaya..herhalinden belli..ki bencede kesinlikle satılmalı..duygusallığa yer yok bu işte..geriden oyun kurabilecek pas yeteneği olan hızlı bir YABANCI stoper'e ihtiyacımız var..bu aşikar aslında 2 tane gerek ama yabancı hakkı söz konusu..

linderoth'u yollıcaklarını sanmam zaten kontrat'ı bitiyor ek külfet altına girmek istemicektir yönetim..

ayhan gönderilecekse orta sahaya takviye şart..franchi ne kadar mehmet topal'ın üstüne koyarak gittiğini söylesede mehmet topal'da rijkaard'ın sistemine uyacak oyuncu değil..ki mehmet'in çabuk sakatlanan bir yapısı olduğunuda biliyoruz..galatasarayın o bölgeye 2 tane hızlı , fizik gücü yüksek , pas yeteneği olan , aynı zamanda iyi kesici olan ve dikine gidebilecek adamlara ihtiyacı var ..böle adam yok mu varrr..birazcık pahalı :)

nonda'nın hala takımda durması zaten şaşırtıcı bi olaydı dı..dünkü halini gördükden sonra nonda sanırım emeklilik hazırlıklarına başlamış dedim..Kaliteli bir forvet lazım ..

büyük ihtimalle yönetim devre arasında fener ve beşiktaş ile birlikte sercan'a sulanacaktır..Konuşulan rakamlar 10 milyon-15 milyon eurolara gitmeye başladı..

milan huntelaar'ı aldı real madrid'den o paraya..robben 5 milyon euro'ya chelsea'den real madrid'e geldi..bu kadar uçuk fiyatlara bu topçuyu almaya kalkıcaklarlarsa yuh derim...Bence babel'e kiralama + satın alma opsiyonu denenebilir..

kris boyd'un da adı çok geçiyo ama pek olası gözükmüyor..o fiyata vereceklerini hele hiç mi hiç sanmam

bu maçta 2 gol yenmesinin sebebi servet'in iyice vurdum duymaz tavırları..kendini riquelme sanmaya başladı iyiden iyiye..top sür..ileri çık ..50 metreden pas at felan..

hakan balta konusunda da kesinlikle bu kadar düşmesinin sebebi özel hayatı..kendisine bakmıyor..zaten sigara içen bir sporcuya " profosyonel " demek komik..

zamanında o kadar salladığımız sabri'nin rijkaard gekdikden sonra ne kadar değiştiğini de dün görmüş olduk..sabri sahada yoktu..mumla aradık sağ kanatda..başka zaman ya çıkar şunu dediğimiz adamı aradık mumla :)

anfieldyolu dedi ki...

Elano'nun iyi oynamaya başlamasının en önemli sebebi olarak,takımın Elano'yu kabullenmeye başlaması olarak görüyorum.fiziksel olarak daha iyi hale gelmesi gibi faktörler de tabi ki performansında etkili ancak en önemlisi takımın istediği pas rotasyonunu yapması için Elano'ya ihtiyaç duyduğunun farkına varması(Servet hariç gerçi).ağır, enlemesine, h,çb,r fayda getirmeyen pasları, Elano'nun akıllı, isabetli ve çoğu zaman terse attığı toplara dönüştürebilirsek, savunulması çok zor, izlemesi ise çok zevkli bir takım haline geleceğimizi düşünüyorum.

kutay dedi ki...

caner hakkında seninle aynı korkulara sahıptım ama bence bu maçta cok ıyıdı.
hatta keıta ve keweelın üstun oyunları olmasa takımın en ıyisi derdim.
topal stoperde çok sırıtıyordu, bence böyle tek gercek stoperli zamanlada o bölgeye baltayı çekmek daha ıyı olur.

moist dedi ki...

Elano harikaydı bence. Orta saha konusunda bizi çok rahatlatacak ileride. Yanlız hala ortayı tek başına kapatabilecek ernst tarzı bir önlibero harika gider bu takıma. geri dörtlünün tamamından da hiç memnun değilim - bu seneki Sabri hariç. Bir de Arda konusunda problemler başlamaz umarım yakın zamanda...

Anoz dedi ki...

Arkadaslar, bence Kewell'in mactan sonra dedikleri cok önemliydi. Umarim birizi sirf onun icin yine bir post atar ;) Tabi tercüman (hernekadar bizim hocanin tercümanindan iyisede) Kewell'in en önemli cümlelerini malesef ceviremedi!

Havadirin tamam mi devam mi sorusuna cevap söyle geldi:
Kewell: "At the end of the day, I've got six months left... And you know, this club has been a great thing for me... It's not my decision, it's out of my hands. I'd love to stay, I'd love to play for this club, it's such a privilege for me to be here. But again it's up to the board of directors and all!

Seni seviyoruz Kewell!!!!

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO