8.02.2010

Serie A'ya Son Nokta : Fiorentina 0-1 Roma

Maç içerisinde çok söyledim; bu maçtan galibiyet gelmezse sezonun en acı maçı olur, Fiorentina önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi'ne veda ettiği gibi Avrupa kupaları şansını da tehlikeye atar. Kafamda kurduğum kötü senaryo maç sonu ortaya çıktı maalesef. Önce Prandelli'nin kafasındaki Fiorentina'ya göz atalım. 4-4-2 düzeniyle sahaya çıktık, belki 4-4-1-1 denebilir açmak gerekirse. İlerideki o ufak farklılığın sebebi Jovetic'in birazcık serbest oyuncu olarak kullanılmasıydı. İzleyememiş olduğum ilk 15 dakikasında sıra dışı bir şey olmadıysa maçın geneli Fiorentina'nın topu tutup Roma'yı sahasına hapsetmesi ancak bulunan fırsatları kaleci Julio Sergio'nun birer birer engellemesi şeklinde geçti. Prandelli'nin sahaya çıkardığı 11'e bakınca istekleri gerçekleşmişti demek doğru olur. Savunmada kanatları Gobbi ve Comotto değil de Pasqual ve De Silvestri'den oluşturması niyetinin rakibi boğup öncelikle kanatlardan kilitlemek olduğu anlaşılıyor. Roma'nın bekleri ve açık oyuncuları da maç boyu hemen hemen hiç tehlike yaratamadı zaten. Ortada ise Montolivo-Bolatti ikilisi vardı ki Montolivo'nun aradığı partner Bolatti olabilirmiş gibi geldi bana. İki ihtimal var burada, ya gerçekten Bolatti Montolivo'nun yanında olması gereken tipte bir adam ya da Montolivo sağındaki solundaki adamlardan bağımsız olarak tamamen kendi kendine sezonun en iyi 2-3 maçından birini çıkardı. Her ne olduysa Montolivo özlenen oyununu ortaya koydu, umarım bunun sebebi Montolivo'nun bu büyük maça sıkı hazırlanmasından daha ziyade Bolatti'nin aranan adam oluşudur. Bu maçla Serie A konusundaki büyük hedeflere bu sezon önemli ölçüde nokta koymuş olsak da orta sahadaki ikilinin uyumu Şampiyonlar Ligi mücadelesi için ve önümüzdeki sezon için takımın en kilit noktalarından biri. Prandelli'yi incelemeye devam edip orta sahanın kanatlarına bakalım. Solda Vargas her şartta oynuyor, strateji ne olursa olsun yerini alıyor orada. Sağdaki kargaşada bugün piyangonun vurduğu isim Marchionni oldu ki maçın kader adamlarından birisi oldu kendisi, ona geleceğim az sonra. İleride Keirrison hamlesini beklerdim ben aslında ama bunun için Pasqual'in kulübeye, Vargas'ın da beke geçmesi lazımdı. Gilardino'ya Jovetic destek oldu ileride, bu ikili maç maç ayrı olarak değil maç içerisinde bile uyumluluk konusunda gel git yaşayan bir ikili olduğu için ortak bir dengeden söz etmek yanlış olacaktır.

Bizim "Yakışıklı" lakaplı hoca kafasındakileri iyi yansıttı sahaya, takım da pek boşa çıkarmadı ancak kendi elimizde olmayan bir engele takıldık : Julio Sergio. Rakip kaleciyi geçememenin cezasını acı bir duran top golüyle ödedik ki sezonun kötü anlamda bir dönüm noktası oldu bu başta bahsettiğim gibi. En acı maçtan kastım rakibe karşı bu kadar baskı kurmuşken 3 puan alamamak oldu. Nice sıkıntılı maçlarda saçma şekilde 3 puan alabilmişken sahamızda bu kadar baskıyla mağlup olmak "acı" oldu tek kelimeyle.
Futbol açısından tatmin olmadığını iddia edenler var ama ben bu blogda Serie A'yı neden sevdiğimi anlatmıştım yakın tarihte, o yüzden benim için gayet tatmin edici bir maçtı. Hem zaten tuttuğum takım maçın 80 dakikasını tek kale oynamış neredeyse. İlk yarıda Totti, ikinci yarıda Baptista ile sahada olan Roma eğer ilk yarıdaki gibi kalabilseydi tek yönlü baskılı oyundan söz edemezdik. İlk yarı da baskılı olan taraf bizdik ama Roma az çok atak geliştiriyordu her ne kadar Totti kötü oynuyor gözükse de. İkinci yarı Roma kalemizde ilk aksiyonu 79'da gösterdi, 82'de 2. kez geldiler ve 3 puanı getirecek o altın gibi golü atıp gittiler. O dakikaya kadar bir çok net fırsatı harcayan Fiorentina da direncini yitirdi, bilinçli şekilde hücum eden takım saçmalayıp Roma'nın daha fazla üzerine gelmesine imkan tanıdı, yapılan hücumlarda tercihler komik denecek düzeye gelmeye başladı, son 8 dakikada ve 5 dakikalık uzatmada olası bir geri dönüş hayalleri uçtu gitti..

Fiorentina'da Montolivo'ya değinmiştim üstte kısaca. Yine uzatmadan bahsedeyim. Orta sahada çok çok iyi bir Mehmet Topal hayal edin, gelen her topu alan, pas trafiğini iyi şekilde sağlayan ve bunu yaparken uzun paslarla da Elano gibi etkili olan bir oyuncu.. Bunun üzerine bir de Arda kadar rahat olmasa da yine Elano ayarında adam geçebilen bir isim düşünün.. Bu iki ismi kombine edince karşınıza çıkan adamdı işte Montolivo bugün. Bu kadar parladığı maç çok çok azdı bu sezon. Ancak Montolivo ne kadar parladıysa Marchionni o kadar düştü. Yine üstte söylemiştim az sonra değineceğim diye, işte oraya geldik. Kendisini de yine Galatasaray'daki bir kaç performansın karışımı olarak tabir edeyim net olarak anlaşılması için. Aydın Yılmaz'ın standart bir maçını düşünelim, ayağına gelen topları kaybediyor, söylenen görevi yapmıyor, savunmaya pek yardımı dokunmuyor.. Böyle bir Aydın'ın üzerine Sabri'nin agresifliğinin tamamını değil de %50'sini katalım.. Elde ettiğimiz karışıma da Barış Özbek'in "dur bakayım belki bu sefer yaparım hadi kısmet" şeklindeki başarısız orta açma girişimlerini ekleyelim.. İşte bugün Marchionni böyle bir performans gösterdi, takımın ve sahanın en kötüsüydü. Son bölümlerde bulduğu tüm fırsatları harcayınca geriye kötü bir performans ve Ljajic'i arayan gözler bıraktı.

Prandelli'yi bugün hayranlıkla izledim ancak son 10 dakikada yaşananlar biraz düşündürdü beni. Golden sonra hemen Keirrison oyuna alındı bir savunmacının yerine. Burada şunu merak ediyorum, neden 0-0 olduğu bölümde denenmedi Keirrison ? Madem oyuna girebiliyor, girmesine bir sakınca yok, neden gol yemeyi bekliyoruz. Jovetic iyi gününde değilken en azından Vargas geriye Jovetic sola çekilip Gilardino'ya partner olarak Keirrison denenebilirdi. Jovetic-Gilardino ikilisi bile hücumda biraz karmaşıklığa sebep olmuşken 3. adamı oraya almak olmadı.. Üzerine bir de Keirrison'dan sonra Santana girdi oyuna De Silvestri sakatlandığı için. Yine aynı soru geldi akla : Madem oynayabilecek durumdaydı neden bu vakte kadar beklendi Santana ? Sağ kanatta Marchionni yokları oynarken Santana son 5-6 dakikada oyuna girecek adam olmamalı.. Kötü durumda da olsa, önceki sezonları aratsa da Marchionni'den daha yararlı olurdu bugün. Ayrıca De Silvestri demişken, ilk yarı sonunda bomboş pozisyonda hemen gelişine vurup topu dağlara taşlara atması gerçek bir kırılma noktası oldu maçta..

Bundan sonra ağırlık Şampiyonlar Ligi'ne verilmeli.. Fiorentina olarak lige son noktayı koyduk muhtemelen.. Bir mucize lazım ki o mucizenin futbol karşılığı da ligde 8-9 maçlık efsanevi bir galibiyet serisi yakalamak.. Olur mu ? sanmam..

2 yorum:

Oypa13 dedi ki...

Marchionni topçuysa Montolivo başka bişey.Enfes top oynadı bugün Montolivo.Vargas sol önde oynadığında daha iyi top oynuyor sanki Pasqual ilede en iyi muz orta kim yapar yarışına girdiler.Romanın pek gol atacak hali yoktu ama nasıl olduysa becerdiler bu işi.

Gilardino gününde olsaydı rahat kazanabilirdi Fio.Julio Sergio'nun içine bugun Cesar kaçmıştı.

Bugünkü Montolivo Barcelona dahil her takımda rahatça oynayabilir.

Çağrı dedi ki...

Ben de izlerken kahroldum.Bu kadar rahat kazanabileceğimiz bir maçı kaybettik.Ama kaleciden ziyade, bizim forvetlerimiz yüzünden kazanamadık bence.Her şut kalecinin üzerine gitti.Gilardino'nun 2.yarıda kaleciyle karşı karşıya kalmışken kaçırdığı pozisyonu buna örnek verebilirim.Gününde bir Gilardino, onu gözü kapalı atardı.Ayrıca de Silvestri'nin ilk yarıda kaçırdığı pozisyon da saç baş yoldurtacak cinstendi.Belki de ligin göze en hoş gelen oyununu oynuyoruz,ama ne yazık ki başarı gelmiyor.

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO