3.02.2011

Tribünlerde Coşacaksın

Aile olarak yıllardır süregelen bir geleneğimiz vardır. Eğer İzmir'de kalmamızı gerektirecek önemli bir durumumuz yoksa her sömestrda memketimiz Eskişehir'e gideriz. Bu sene gitmeden önce babam, "yav Galatasaray ile Bursa maçı varmış 2. haftada. Araları yakın nasılsa gitsek ya" demişti. "Hee evet gidelim, güzel olur" diye yanıltlamıştım ki, Sivas maçındaki bilet fiyatlarını gördükten sonra "aa çok uygunmuş" diyerek atladım üstüne. Eskişehir - İstanbul arası da pek fazla olmadığından bu fikir babamın da hoşuna gitti. Zaten Eskişehir'in Konya ile yapacağı maça kesin olarak gidecektik ki Türk Telekom Arena güzel bir fikirdi. İyi bir sürpriz gerçekleştirdik.

Ali Sami Yen Türk Telekom Arena / Galatasaray - Sivas

Maç öncesi gecikmeli de olsa Özhan Canaydın'ın büst açılışna gittik. Güzel bir program hazırlanmış. Buradan emeği geçenlere teşekkür ederim. Arkasından çeşitli uyarıları dinleyerek stada doğru hareket ettik. Elbette ki araba ile değil metro ile gitmek zorundaydık. Seyrantepe ayrımına kadar her şey gayet yolundaydı. Seyrantepe'ye gitmek için özel bir istasyon yapmışlar. Buradan 10 dakikada bir 2000 kişilik bir tren Seyrantepe'ye götürüyor insanları. İlk kargaşa burada çıkıyor. Çünkü hatta çalışan tek tren var, o da gidip geliyor. 5 dk'da bir istasyona insan taşınırken 10 dk'da bir stada giden trenin yolcu alması büyük bir kargaşaya sebep oluyor.

Stadın çevresi ve stada giriş konusunda önemli bir sorun yok. Geç kaldığımız için ancak "war chant" çalarken stadda olabildik. Keşke daha önce gelip yerimizi alsaydık. Batının ve doğunun 2.katı, ve kuzeyin 3. katındaki köşelerde bulunan posterler dışında stat doluydu. "Ben her yerden izlerim" diyenler için bilet fiyatları uygun. 2. katı aşırı pahalı yapmasalar da kale arkasını ve 3. katın parasını biraz daha arttırsalar daha uygun olur gibime geliyor. Çünü arada bir uçurum var. Stat bu fiyatlandırmayla her zaman 40.000 civarında seyirci toplar. Ama 52.000'i tamamiyle doldurur mu? Bilemiyorum.
Maç sırasında gerekli desteği verdik. Hatta kendi adıma konuşursam bugüne kadar bir maçta ilk defa böylesine fanatik bir taraftar görüntüsü verdim. Gerçekten stat oynatabiliyor. Hem bizi, hem futbolcuları. Yalnız genel olarak bakarsak, giderek Fenerbahçe taraftarına benziyoruz. Yani daha fazla profesyonel, daha az destek. Stadın lokomotifi Pegasus tribünü. Orada üçgen şeklinde bir Ultraslan var ki stadı yönetiyorlar. Çok eleştiriyoruz, Ultraslan'ı, ama olmasalar tamamiyle çekirdekçi bir taraftar oluruz gibi duruyor. Bulunduğumuz güney tribünündeki destek iyi, ama Pegasus'a göre oldukça az. Bu tribüncülük işinden çok anlamam, ama daha fazla destek için Pegasus'taki gibi bir amigo desteğine ihtiyaç var. Pegasus'taki beyaz kıyafetli amigo kimse ona da helal olsun. Adam adeta bir orkestra şefi gibi yönetiyor.

Maç için çok fazla bir şey yazmaya gerek yok. Yaratıcılıktan yoksunduk, çok az pozisyon bulduk, Hagi'nin oyuncuları yanlış kullanması gibi birçok sebeple Sivas karşısında yine kısır kaldık. Tek sevinilen nokta mücadeleydi. Bazı oyuncular maksimum presi yaptılar maç boyunca. Cana'ya da ayrı bir parantez açmak gerekir. Adam şu dünyaya lider olmak için, mücadele etmek için gelmiş.

Maç sonunda asıl hengame başladı. Özellikle de güneyden çıkan bizler, bütün stadı tavaf etmek zorunda kaldık. Onbinler stadın çevresinde yürüdü. Neyse ki herhangi bir panik durumu yaşanmadı. Herkes sakince staddan çıkmaya gayret etti. Metroya binmek imkansız gibi göründüğünden biz otoyola çıkıp karşı tarafa geçen grup arasındaydık. Madem orada öyle bir geçiş yok. Oradaki engellerin ve çamurun kalkması lazım. Kısa dönemde bunların bitmesi lazım. Çünkü bunlar vakit harcatmayacak şeyler. Aslanlı yol ve otopark açılışı önümüzdeki sezon olacak gibi duruyor. Galatasaray taraftarı bana göre biraz sabretmeli. Özellikle stat çıkışı yorucu ve stresli, ama sabretmekten başka da yapılacak bir şey yok. Statı biz yaptık diye böbürlenmek kolay. Sıkıysa gel, halkın arasına karış maçın tamamını izle ve herkes gibi çık bakalım o stattan. Yemez, çünkü bunlar ancak işkembeden sallarlar.
Eskişehir Atatürk Stadı / Eskişehir - Konya

Herhangi bir kargaşanın, düzensizliğin olmayacağı için maçtan bir gün önce stadın gişesinden biletleri aldım. Maçtan bir saat önce de stada varınca hiç sıra ile karşılaşmadan direk girdik stada. Zaten stad şehir içinde kaldığı ve kaldığımız evin de yakınlığı sebebiyle ulaşım kolaydı. Maça kadar yağmayan kar, maç başlamadan önce inceden de olsa oldukça yağdı. Neyse ki tutmadı da, oyuncuları zorlayan herhangi bir şey olmadı. Yalnız çok soğuktu. Ertesi gün yazdığına göre -2'de oynanmış maç. Zaten maç çıkışı kısa bir süreliğine sağ ayağımı hareket ettiremedim. Soğuktan zeminle bütünleştim resmen.

Taraftar da bazen yönetime tepki gösterdi bu konuda. Zannedersem açık tribünün üstünün kapanma projesi varmış, ama iptal olmuş. Taraftar bu yağış altında ve bu soğukta kaldığı için tepki gösterdiler yönetime.

Tribün olarak Galatasaray'ın aksine amatör ruhunu kaybetmemiş bir seyrici vardı. Çocuk, genç, yaşlı, kadın herkes vardı tribünde. Kapalının solunda ve açığın ortasından başladı genellikle tezahüratlar. Yine içinde olmadığım için tam olarak bilmiyorum, ama kapalı ile açık bazı zamanlar farklı tezahüratlar yaptı. Keşke daha fazla iletişim halinde olsalardı.

Eskişehir seyircisi artık yeni bir stadı hak ediyor. Atatürk stadının bulunduğu konum itibariyle oraya yeni, büyük ve daha modern bir stat yapılma ihtimali az, fakat farklı bir bölgeye daha kaliteli bir stat yapılması gerekiyor. Ülkenin en önemli taraftarlarından olan Eskişehirlilere bir an evvel yeni stat lazım. -2'de bile o stadı doldurabiliyorlar. Buradan Büyükerşen'e, Eti'ye, Sarar'a saygılarımı ve sevgilerimi gönderiyorum.

Bu arada oturduğum yerin önündeki 6 kişilik grup haftaya Aslantepe'ye gideceklermiş. Bütün planlar, projeler yapıldı. Fakat aralarından biri şunu dedi.

- Hacım, ben gitmekten vazgeçiyorum. Ayhan yok, Barış yok. Haftaya %80 yeniliriz. Ben gelmeyeyim.

Bir Galatasaraylı olarak daha ne diyeyim. Tüm Türkiye ne halde olduğumuzu görüyor. Ama şu takıma x yıldır top oynamasını bilen bir orta saha gelmediği gibi Süper Lig'in açık ara en kötü orta saha üçlüsü BAM'ı muhakkak ki oynatıyorsunuz.

İkisinin de maçlarını izlemiş olarak bu haftaki Galatasaray - Eskişehir maçını Eskişehirlinin söylediği gibi %80 olmasa da, ibre Galatasaray'dan yana. Yani potansiyel olarak öyle.

Eskişehir'in defansı sene başına göre oturmuş durumda. Diego'nun gelişi çok şey fark ettirmiş. Orta sahada Alper Potuk kendini giderek geliştiriyor. Eğer fiziğini geliştirirse çok önemli bir futbolcu olur. Bunun dışında takımın en formda oyuncusu Sezer oynayamayacak. Bunun yerine tek yaratıcı adam Tello kalıyor takımda. Eskişehir de Galatasaray gibi gol sıkıntısı çekiyor. Takıma mutlaka bir golcü lazımdı. Fakat alınmayarak büyük bir riske girdiler.

Galatasaray'da ise işler malum. Yeni gelen her transfer takıma katkı sağlayacak gibi duruyor. Yeter ki Hagi oyuncuları doğal yerlerinde oynatsın. Bence maçın kilit ismi direk olarak Hagi'dir. Şu takıma artık top oynayabilecek ve mücadele edebilecek transferler yapıldı. Yeter artık şu BAM (Barış - Ayhan- Mustafa) sevgisi.

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO