21.09.2008

Pazar Günü Keyfi #2 : Fiorentina 1-0 Bologna

37' Gilardino

Bu vuruşla gelen gol, 1-0'lık galibiyet... Ve sezonun ilk 3 puanı...

Gilardino'nun kendisini daha önce gol kralı yapan Prandelli ile ikinci buluşmasında yine harikalar yaratacağı iddiasında bulunmuştum. Gilardino şimdilik bu beklentileri karşılıyor, devamının gelmesi dileğiyle...

Pazar Günü Keyfi #1 : Marmaris 2-1 Afyonkarahisar

En son ne zaman Marmarisspor maçına gittim hatırlamıyorum. Geçen sezon gitmediğime eminim. Sanırım en son 2006/2007'deki Bursa Merinos maçına gittim, 3-1 kaybetmiştik. Okul dönemi iki haftada bir Marmaris'e gelişlerimde de ya maç olmuyordu ya da o gün maç saati başka işim oluyordu yine gidemiyordum maça. Okul daha başlamamışken bu fırsatı kaçırmak olmazdı. Arkadaşımla gittik oturduk tribünde arkalara doğru, sahadaki dizilişten, taktikten, oyun yapısından o kadar çok bahsettik ki izlerken, yanımızdaki adamlar bizi teknik direktör sandıysa şaşırmam..

Maça gelince, Marmaris geçen 3 haftada 1 gol atabilmiş ve puana hasret şekilde ligin dibinde duruyordu. Afyon ise ilk 2 hafta maçlara çıkamamıştı, onlar da kendileri için ligi geçen hafta açmıştı. Marmaris 45'te golü buldu, 1-0 bitti ilk yarı. İkinci yarı Afyon 1-1'e getirdi ama Marmaris en azından 4-5 tane karşı karşıya pozisyonu harcadı. Daha sonra güzel kanat organizasyonu ile gelen orta yine aynı güzellikte bir kafa vuruşuyla noktalandı ve Marmaris hakettiği gibi tekrar öne geçti. Afyon zaten kapanıp 1 puan alsak kârdır mantığı ile gelmişti çünkü takım hücuma çıkarken bile geride 5 oyuncu bekliyordu. Bol gol pozisyonu oldu, çokça saç baş yoldurdular ama kazanan taraf Marmaris olunca maç çıkışı keyifliydim elbette. Marmaris'in 11 numaraSerkan ve 72 numara Yunus dikkatimi çekti, bundan sonraki maçlarda özel olarak takibimde olacaklar. Özellikle Serkan takımın tartışmasız yıldızı, bunu tek 90 dakikayı izlememe rağmen rahatlıkla söyleyebilirim. Afyon'da da dikkat çeken tek isim Antalya ve Gençlerbirliği'nden tanıdığımız Nihat Baştürk'tü.

Maça gidince iki şey dikkatimi çekti :

- 2. Lig maçlarında da formalara isim yazılması ve her oyuncuya tek numara verilmesi uygulamasına geçilmiş. Olumlu bir gelişme bu, böylece her maç bu adamı şu mu, bu oyuncu bu muydu tipi gereksiz tartışmaların önüne geçilmiş olacak.

- Yine 2. ligde ilk kez tanık olduğum birşey vardı bugün. Teknoloji buralara da uğramış, dijital tabelalar kullanıyor 4. hakemler. Bunun forma numaraları ile alakası olabilir elbette, elde metal tabelalarda 99 farklı numarayı kombine edip göstermek sıkıntı olabilirdi.

Benziyor Bunlar Arkadaşım #11


Timo Hildebrand & Ezequiel Carboni

Sözlükteki Buglar

Dün oldu bu fotoğraftaki olay. "Sözlükteki Buglar" başlığına bakmaya çalışıyorum, açılmıyor başlık. Sıradan bakıyorum sol framede her başlık açılıyor ama buglarla ilgili başlık açılmıyor.

Tesadüf bu olsa gerek.. Al sana bug.

not : sonra düzeldi elbette.

Sezer Öztürk

Manisa düştüğü zaman tek yorum yapmıştım, Sezer ve Uğur bu lige fazla gelir. Uğur'u Beşiktaş aldı ki oynadığı oyun ortada, Delgado ile uyumu olsun, yanındaki diğer oyuncularla uyumu olsun Beşiktaş'ın yıllardır arayıp da bulamadığı adam. Sezer'in de transferini bekliyordum doğrusu, Almanya günlerinden beri takip ederim, en beğendiğim genç oyuncular arasındaydı. Türkiye'ye gelişiyle Galatasaray formasıyla kendisini görme umutlarım da artmıştı. Ancak şu anki kadro yapısı itibariyle hayalden öteye gitmez Sezer'in Galatasaray'a transferi. Esas konu bu değil, bu sezona yaptığı mükemmel başlangıç.

4 haftası geride kalan Bank Asya 1. Lig'de 6 gol attı Sezer. Bunun yanında asistleri de var elbette. Geçen hafta Malatya'yı 4 golle geçerken gollerin bir tanesinde Sezer'in imzası vardı. Bugün de Karabük5 golle geçtiler ve Sezer 3 gol atıp 1 golü de attıran isim oldu. Özel olarak takip ettiğim oyunculardan biri Sezer, bu formuyla da kendisinden yıllardır beklediğim o patlamayı nihayet yapabilmiş gibi gözüküyor, umarım Süper Lig ve A Milli Takım'ın en önde gelen oyuncularından biri olacak en kısa zamanda. Yaşı 23, en azından 12-13 yıl daha bu topraklarda top koşturma şansı var, daha geç olmadan değerlendirmek lazım daha üst düzey yerlerde.

20.09.2008

Bayern Münih 2-5 Werder Bremen

Uzun yıllar hatırlanacak bir maçtı. Tarihteki yerini de alacaktır çünkü Bayern Münih'in sahasında 5 yemesi fazlasıyla sıradışı bir olay. Maçı açtığımda gol yoktu ama golü atacak gibi duran taraf W.Bremen'di. 1 veya 2 gol bulup maçı öyle götürürler mi diye düşünüyordum. Rosenberg 1-0 yaptı 30'da. Daha sonra devre bitiyor gol olmaz daha diye maçı kapatmaya yeltenmişken Naldo dur dedi bana 45'te ve 2-0 oldu skor.
İkinci yarıya da ilk yarıdaki gibi Bremen iyi başladı Münih ise seyirci kalmaya devam etti. Savunmayla mücadele edip hiç beklenmedik bir anda golünü attı Mesut Özil ve durum 3-0 oldu. Bayern Münih dirilir mi, kendine gelir mi diye beklerken Rosenberg 4-0 yaptı. Sonra eski Bayernli Pizarro 5-0 yaptı skoru. Bu skordan sonra açıkçası 6-7 olabilir diye bekledim ama Bremen aşırı rahat oynadı, topuk paslarıyla ve artistik hareketlerle pozisyonlar bulmaya çalıştılar bir kaç tane de yakaladılar. Eski Bayernli golünü attı, sıra eski Bremenli'ye gelmişti.. Borowski de 2 tane attı Bremen ağlarına ve durum 2-5 oldu. Bu gol olduktan bir kaç dakika sonra Werder Bremen daha önce defalarca olduğu gibi yine 6. golü kaçırdı ama bu kez kale boştu Sanogo topla buluştuğu anda.
5-0'dan sonra Bremen ciddiyeti elden bırakmasaydı en azından 2 gol daha bulup Bayern Münih'te Klinsmann'a el sallanmasına sebep olabilirdi. Kötü başladı, istikrarlı değil, eskisi gibi olamaz diye suçlanan Werder Bremen en iyi cevabı sahada verdi klasik deyimle. Almanya Ligi'nden keyif alamayanlara da cevap niteliğinde bir maç oldu. Almanya 3-4 sene önce o bildiğimiz saçma lige sahip değil artık, açık ara en iyi kadroya sahip Bayern Münih bile bu hale düşüyorsa o ligde keyif ve kalite vardır. Hiç yoksa tribünler %100 doluyor ki bu bile keyif alma sebebi..

Bir de maçın adamı Mesut Özil'den bahsetmek lazım. 3-0 olduğunda 3 golde de imzası vardı ki birini kendisi attı zaten.. Almanlar nasıl ki Hamit'i kaçırdıkları için kafalarını duvarlara vuruyorlar, biz de aynı şekilde Mesut için yapmaya başlamalıyız. Bu adamı A Milli Takımımızdaki diğer genç yıldızlarla bir arada hayal bile edemiyorum, Yıldıray'ın bunca zamandır yaptığı katkının bir kaç kat fazlasını yapabilirdi tek başına. Keşke kendisini Türkiye adına oynatmak için geç kalmasaydık..

Çocuk Aklı

Avrupa'nın büyüklerinden İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya'nın Haziran 2009'da bir turnuva için harekete geçtiği söylentileri dolanıyor ortalıkta. Avrupanın devleri kendi aralarında çok az maç yapıyorlarmış, bu yüzden de böyle bir turnuvaya ihtiyaç varmış. Planlanan zaman diliminde Konfederasyon Kupası oynanacak. Sonu çift rakamlı yıllar ve Dünya Kupası'ndan bir önceki tek rakamlı yıllar da dolu haziran aylarında. Tek boşluk Dünya Kupası'ndan bir sonraki, Avrupa Şampiyonası'ndan bir önceki tek rakamlı yıllar olarak kalıyor ki o dönemlerde de diğer kıtalarda turnuvalar oynanıyor. FIFA veya UEFA ne derece dikkate alır, nasıl bir çözüm bulunur bilemiyorum.

Bunu sıradan bir spor adamı veya yorumcu ortaya atsa "çocuk musunuz kardeşim saçmlamayın" derler geçerler. Kendileri ortaya atınca fikir mantıklı olmak zorunda sanki. Fransa Futbol Federasyonu Başkanı'ndan gelen bir yorum/açıklama var ki evlere şenlik, sokaktaki çocuk heyecanıyla konuşulmuş sanki :

"Bu mevcut durumu değiştirmek lazım, ama henüz hiçbir şey imzalamadık. Daha konuşacak çok şey var. Bir çok futbolseverin rüyası gerçek olacak. Diğer ülkelerin de benim gibi düşündüğüne eminim"

Yine söylüyorum, şu fikri orta seviye bir spor yazarı gündeme getirse, böyle de "herkesin rüyası" temalı açıklamalar yapsa "delirmiş bu" denir ve ciddiye alınmaz.

Floransa'ya Yeni Stad

Yeni stad projelerinin arka arkaya geldiği zamanlarda Fiorentina da boş durmamış ve projeyi açıklamış. İtalya'da stadların nasıl planlanıp da sorunsuz şekilde bitirildiği biliniyor yıllardır(!)

Haberi önce Aceto sonra Lambuja da okudum. Kapasite için 40-50.000 arası birşey düşünülüyormuş ki fazlasıyla yeterli olur bu da. Futbol temalı eğlence parkı deniyor bir de, onu çok merak ediyorum. Eurodisney benzeri bir yer olacağı söylenmiş. Futbol dolu bir Disneyland yani... Düşüncesi çok hoş ama uygulaması nasıl olur kısmı şimdilik kocaman bir soru işareti.

Proje ile ilgili iki tane video var. Buradan stadyum ve çevre düzenlemesini gösteren ufak bir videoya ulaşabilirsiniz. Buradan da başkanın basın açıklamasına ulaşmak mümkün ancak İtalyanca bilmek lazım, bilmeyenler alttaki metni kopyalayıp herhangi bir çevirici ile istediği dile çevirip okuyabilir detayları. Babelfish'i kullanıyorum ben bu durumlarda ki özellikle isimlerde saçma çeviriler yapıyor, ona pek takılmamak lazım.

19.09.2008

Unutulmayanlar #9

Steve Komphela

Bu isim nasıl unutulabilir ki. 1994'te Antep transfer ediyor, kör-topal idare ediyor orada. Sonra Akın Sel ile bir kaç keyifli röportaj ve ardından bu gazla gelen Akın Akın Kompela programı. Daha sonra barlarda sahne alıp şarkı söylemeler, Ananın Kompelası programı.. En sonunda da sınır dışı edilmeyle noktalanan Türkiye macerası.

Bir döneme damgasını vuran adamlardandı, siyahi futbolcular yeni yeni gelmeye başlamıştı ülkemize. Bugün siyahi futbolcu denince Iorfa ile birlikte akla ilk gelen isimlerden Kompela.

Hakemin kendisine küfür ettiğini anlatmaya çalışırken kurduğu efsane cümle nasıl unutulabilir ki ?:

- Bana pizivink didi!

Satılık MP3 Player



Fotoğraflardaki MP3 playerımı satmaya karar verdim. Herhangi bir sorunu yok, yerine 16 GB Ipod Touch almayı planlıyorum, o yüzden satıyorum bu Creative'imi.

MP3 Player'a geçersek, 5GB kapasitesi, sadece MP3 player görüldüğü gibi, yani video ve resim özelliği yok. Zaten bu özellikleri yüzünden almıştım cihazı, video ve resim ile uğraşmaktansa sadece mp3 çalan bir cihaz arıyordum o aralar. Bu özellikleri yok dedim ama flash disk olarak kullanılıyor o güzel birşey. USB 2.0 değil de eski girişlerden şarj etmeye kalkınca sorun yapıyor ki bu doğal birşey. Elimde usb kablosu var, CD var, kılıfı var, bir de yanılmıyorsam line-in kablosu vardı. Ayrıca bazı modellerde firmware yüzünden radyo özelliğinin olmadığı söyleniyor ki bunda o sorun da yok.

Böyle pek açıklayıcı bir tanıtım olmadı sanırım ama ilgilenenler yorum bırakabilir veya violafranchi@gmail.com'a mail atabilir. Fiyat konusunda net birşey oluşturmadım kafamda, ilgilenen olunca konuşur bir şekilde anlaşırız orası işin kolay kısmı.

Umarım en kısa sürede elimden çıkartırım ve Ipod Touch'ıma kavuşurum..

Bellinzona 3-4 Galatasaray

1-1, Kewell
2-2, Baros
2-3, Baros
3-4, Lincoln

Maçı izlemedim, golleri de dışarıda marinada oturduğum yerde arada TV'ye bakınca gördüm. Eve gelince de özeti izledim. Futbol bu akşam bana çok uzaktı yani. İyi ki de uzaktı diyorum ve futbol postuna özel hayatı bulaştırmadan devam ediyorum. Maçın tekrarına denk gelir de izlersem bu gece veya gün içerisinde, yorumlarım gözüme takılanları. Böylesine zayıf takımlar sık sık sorun yaratmaya başlamıştı avrupada büyükler için, yine öyle bir maç olmuş anlaşılan, neyse ki kazanarak dönmeyi başardık.

Takım isimlerini kapatıp sadece golleri atanları gösterseler sanırım çoğu kişi Premier Lig, Seri A veya La Liga'dan şampiyonluğa oynayan bir dev sanar takımı. Sadece gol atan isimlere bakarak yani... Bunu belirtme amacım da 6 senelik Canaydın döneminden sonra takımın nasıl kendine geldiğidir. Şu isimler aynı gün içerisinde Galatasaray forması ile gol atacak deseler "Football Manager'da bile olması mucize" derdim sanırım geçen sene bu vakitlerde..

18.09.2008

Lyon 2-2 Fiorentina

Deplasmanda 2-0 öne geç, sonra 2 gol ye berabere bitir. Söyleyecek söz bulamıyorum. Gerçi Lyon deplasmanından beraberlikle dönmek şu grupta gayet sevindirici bir olay ama 2 farklı öne geçip de o bir puanı almak biraz can sıkıcı oldu.

Lyon'un ilk golü tartışmaya açık bir gol, futbol kuralları dahilinde değil elbette, yıllardır UEFA'nın peşinde koştuğu Fair-Play'i yerle bir edercesine bir gol oldu. Lyonlu oyuncular için yazık diyorum başka birşey demiyorum. Bu ucuz golle 6 maç sonunda Fiorentina'nın üstünde yer alırlarsa benim için skandal olur başka birşey olmaz.

Lyon'un ikinci golünde de Benzema öyle bir şut atmış ki 3 puanı elimizden alan gol olmasaydı sanırım çok daha fazla övüp ballandıra ballandıra anlatabilirdim. Bunu yazarken Frey'in de biraz hatalı olduğunu belirtmek lazım ama o vuruşun da hakkını veririm elbette.

Goller :
12',42' Gilardino
73' Piquionne
85' Benzema

Adrian Mutu

Papa Bouba Diop da okudum, Tuttu Sport Mutu'nun 4 Milyon € karşılığında serbest kalacağını yazmış. Fiorentina'yı ne kadar seversem seveyim, Mutu'ya da aynı oranda gıcık oluyorum. Bu adama yıllardır ısınamadım takımda, umarım tüm söylenenler doğrudur da sezon sonu uçar gider buradan. Prandelli yerine çok daha iyilerini bulabilecek bir teknik adam, üstelik bulduğu isimler genç oluyor genelde. Mutu'nın gidişi orta sahada veya forvette bir tane daha genç yıldız adayının oynama ihtimalini doğurur ki bu da Fiorentina için en iyisi olur. Jovetic mi daha fazla oynar yoksa yerine yeni bir forvet mi alınır, Pazzini mi oynatılır işin o kısmını bu olayın gerçekleşmesinden sonra görebileceğiz. Dediğim gibi, tek umudum şu söylentilerin doğru olması ve takımın Mutu'dan kurtulması.

Devam..

Pazartesi gecesi İzmir'e gidip iki gün boyunca evle uğraştım durdum, dün akşam oradaki öğrenci evini bırakıp orjinal evime geri döndüm Marmaris'e.

Artık kaldığım yerden devam etme zamanı..

15.09.2008

francHits #3

1. 110 - Çünkü
2. Prodigy - Narayan
3. Portecho - One Of A Kind
4. Puscifer - Momma Sed
5. Zi Punt - Nudge

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO