22.05.2008

Şampiyon Manu

30-35. dakikadan sonra finali izlemeye başladım, öncesi hakkında pek fikrim yok, sonrasını da gözlerimi ayırmadan takip ettiğimi söyleyemem ama yanımda tv açıktı, olan biteni görebiliyordum, uzatmayı dikkatle izledim sadece. Neyse, önce Ronaldo'nun kafa golü gelmiş, sonra da "balına gol" denen kavramı milyarlarca insan canlı canlı izledi belkide. Topun canı istedi ve Chelsea 1-1 yaptı durumu. 2. devre eğlenceli geçti ancak iş uzatmaya kalınca iki takım da 90 dakikadaki tempoyu sürdürmedi. Drogba kırmızıyı gördü, şiddetli olmasa da vurdu ve bunun cezası bütün dünyada kırmızı karttır. Anlamadığım nokta ise Tevez'e verilen sarı kart. Bütün olayı başlatıp orayı karıştıran adama neden sarı kart çıktı bilmiyorum. Zaten Tevez sarı kartı görürken surat ifadesine dikkat ettiyseniz "kırmızıyı gördüm, eyvah!" dercesine bakıyordu. Sonuç olarak bu kırmızı ve sarı kartlı olay maçın kaderini etkilemedi, zaten son 3 dakikaya girilmişti. Son anda Tevez kafayı vurabilmiş olsaydı belki de Terry bu kadar fazla gözyaşı dökmeyecekti.

Penaltılarda ise Van der Saar bir an Hayrettin Demirbaş'a özendi sandım. Chelsea 5 penaltıyı da sol köşeye attı, Van der Saar ısrarla sağ köşeye yattı, sola uçtuğunda da öylesine bir atladı sadece, penaltıyı tutacak adam oraya yan yatıp devrilmez benim bildiğim, uçup tokatlar topu. Van der Saar sadece topa çarptı, top da içeriye girdi gol oldu. Anelka'nın daha gelişinden son penaltı olacağı belliydi, o kadar ruhsuz ve isteksiz gitti ki topun başına, kaleci Cech atsa daha garantiydi golün gelmesi.

Avrupa bu maç ile sezona kulüpler bazında noktayı koydu ve herkes 7 Haziran'ı iple çekmeye başladı.

İlker Yasin - Ertem Şener. Ne diyebilirim ki ? Ne denebilir bu ikisi hakkında ? Spikersiz, sadece maçın seslerinin geldiği bir maç izlemek istiyorum Şampiyonlar Ligi Star'da olduğu sürece. Lig TV alsın birisi alsın ne oluyorsa olsun ama bu adamlar maç anlatmasın artık, kıtanın en büyük ikinci turnuvasında bu adamların sesleriyle seyir zevkimin sıfıra inmesini istemiyorum artık. Yeter. Dijital yayın çağında artık ikinci bir ses seçeneğimiz olmalı, seçelim spikersiz olanı mis gibi izleyelim stad atmosferiyle.

~

Buradan sonra biraz kendimle alakalı yazacağım. Penaltılarda babamla yaşadıklarımızı kısaca özet geçeyim diyalog olarak.

Ronaldo'nun kaçırdığı penaltı :
Ben : Bu kaçırırsa olay olur ha şimdi. Hem sezonun en iyisi hem de oynadığı iki büyük turnuvanın gol kralı.
Babam : Topu öptü, kaçırır bu gör bak.
Ben : Bu tipi gördükten sonra atar diyemem ki zaten, kesin kaçtı bu.
*penaltı kaçar* Babam : İşte gördün mü bak, o topu öpmeyecekti.
Ben : ??!?

Terry'nin kaçırdığı penaltı :
Ben : Kaçırır bu. Bir de takım kaptanı bu, yazık.
Babam : Yok yok atar bu, kazandı Chelsea.
Ben : Görürüz az sonra..
*terry kaçırır* Babam : Lan ?!

Giggs'in attığı penaltı :
Babam : Kesin kaçırdı bu. Gelişinde hayır yok şuna bak, buna niye attırıyorlar.
Ben : Gol.
Babam : Yok bu kesin kaçırdı. Bu adamı mı bulmuşlar penaltı attıracak.
Ben : O sahadaki 22 kişi içerisinde penaltıyı attıracağım ilk adam bu olur. Kaçırması imkansız, yok öyle bir ihtimal.

Anelka'nın kaçan penaltısı :
Ben : Bak bak gelen tipe bak. Hayırlı olsun şampiyon Manchester.
Babam : Bu ne ? Bu mu atacakmış ?
Ben : Başka adam yok sanki takımda..
Babam : Suratında hayır yok ki bunun, olmaz bu.

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO