9.11.2008

Fenerbahçe 4-1 Galatasaray

Çok güzel başlayan maç yine kötü bitti. Skibbe'nin kadroyu bozmaması doğru karardı da daha sonra yaptıkları intihara sürükledi takımı. Erken gelen gole erken cevap gelince Fenerbahçe'nin yine bir şekilde sağa sola çarpan toplarla ve kaleci hatalarıyla kazanacağını anladım. Skibbe önceki maçta nasıl alkışı hakettiyse bu maçta da eleştiriyi haketti. Büyük beklentilerle çıkılan maçta hatalı kararlarıyla hakem kadar olmasa da yenilgide önemli bir paya sahipti.
İkinci yarının başında Ümit Karan ve Baros'un çıkması, tek gol ümidi olarak Nonda'nın sahada kalması skandaldır benim gözümde. Shabani Nonda bu kadar önemli bir anda böylesine önemli bir görevi alabilecek oyuncu asla değil. Kendisi yanında ikinci bir golcü olmadıkça tek forvet pozisyonunda vasatın da ötesinde oynuyor. Gole ihtiyaç varken o golü atabilecek iki ismi aynı anda oyundan almak bu adamın bu görevi tesadüfen yürüttüğünü düşündürüyor bana. Nonda gibi bir isme bütün umutları bağlamak nedir ? Birisi bunu mantıklı şekilde açıklayabilir mi. Ümit Karan top indiriyor, pozisyon yaratmaya çalışıyor. Sen şu adamı oynatsana Kewell ile aynı anda. İlla ki biri çıkacaksa Baros'u al. Hiç olmadı Ümit'i çıkardın diyelim o zaman da Baros'u tutup Kewell'ı yine oynat be arkadaşım. Kewell gibi adama Ümit veya Baros tarzı hareketli adam lazım, Nonda gibi patates çuvalı edasıyla 3 adımı 5 dakikada atan adam değil.
Maçın hakemi konusunda yine ansiklopedi kıvamında sayfalar dolusu şey sıralamak mümkün. Josico ve Selçuk'un 90 dakikayı tamamlaması hakemin ne denli kötü olduğunun en büyük göstergesi. Arkadan yapılan ve niyetin top değil rakip oyuncu olduğu müdahelelerde sarı kart FIFA tarafından kaldırıldıysa Hüseyin Göçek'ten özür dilerim Josico'yu atmadı diye eleştirdiğim için. Arda'ya da maç sonlarında kırmızıyı verebilirdi ama maç içerisinde sarı kartını o kadar cömertçe kullandı ki Arda'ya kart gösterecek hali kalmadı.

Arda'nın maç sonunda o duruma gelip hakemlerle aşağılar ve hakaret eder şekilde diyaloğa girmesinde yine Hüseyin Göçek'in fantasik kararlarının da payı var elbette. Bir hakemin niyeti iyidir ama o gün formsuzdur kararları tartışılır, bunu anlarım. Ancak böylesine tribünden etkilenen, kararlarını verirken çekingen davranan hakeme de saygı duyup yaptıklarını görmezden gelemem. Gökhan Gönül topu yere çarpıyor, kart yok. Lincoln sarı kartı gördükten 5dk sonra kendini yere atıyor, kart yok. Josico ve Selçuk ilk kartlarının ardından defalarca sert müdahelelerde bulunuyorlar, Josico iki pozisyonda koluyla ve dirseğiyle vuruyor, ikinci sarı yok. Arda verdiği kararlara isyan edip cinnet geçiriyor, kart yok. Sabri deli tavuk gibi sekiyor, kart yok. Edu dirseğini yana açıp rakibin suratına hatıra bırakıyor, kart yok. Peki neye kart vereceksin peki Hüseyin Göçek ? Elle oynamaya 3 defa sarı kart vermesi dışında bugün bir tane kararı bile doğru değildi.

Lincoln'ün serbest vuruşunda iptal kararı doğru, o konuda kimse itiraz edemez, vuruş anında eli havadaydı. Ancak atlanan bir konu var ki pozisyonun kendisi endirekt serbest vuruşu değil direkt serbest vuruşu gerektiriyor. Tehlikeli harekette endirekt vuruş kararı verilir ancak rakip oyuncu topa sahip olan oyuncuya müdahelede bulunmuşsa bu direkt atıştır. Pozisyonda Baros'a yapılan müdahele bariz şekilde belli oluyor, bu da tartışma gerektirmeyen bir pozisyondu. Dediğim gibi, iptal ederken iptal etmek gerekçesi doğru ama iptal etmesine sebep olan kararı doğru değil.

Hakem hakkında kötü konuşuyorum derbiden sonra, bunu reddetmiyorum da zaten. Böyle kötülerken kendisinin skora direkt olarak etki ettiği yönünde bir düşüncem yok, skoru ve sonucu etkilemedi ama kararları skandala dönüşebilecek türdendi..

7 yorum:

Adsız dedi ki...

hakem makem sen bir çıkış yolu arıyosun psikolojik olarak.boşver gitsin.

Adsız dedi ki...

Duygularıma tercüman oluyorsun :)

Jordi Metal dedi ki...

Kişisel Yorumum :

http://hakanbaysal.blogspot.com/2008/11/ben-senin-kadkyde-galip-gelebilme.html

Evrim dedi ki...

selamlar.
lincoln'ün verilmeyen golü öncesi hakemin düdüğü çaldığında endirekt vuruş değil direkt vuruş hareketini yaptığını düşünüyorum.lig tv'nin web sitesinde var görüntüler.
elini dim dik yukarı kaldırmıyor.

sembolist dedi ki...

Harika özetlemişsin kardeş.. İçinde bulunduğum kırılgan ruh halimi üzerimden atmaya çalışlyorum.. Her şeye rağmen Kyaserispro maçında bu takıma sahip çıkalım ki,ligi kaybetmeyilim.. Atsan atılmıyo,satsan satılmıyo.. Sevda işte.. Geçmiş olsun hepimize..

Mario Jardel dedi ki...

o değilde ben 9.15'lik barajın hemde şut çekilecek kadar tehlikeli bir mesafede 5 metreye kadar indirildiğini ilk kez bu maçta gördüm. Adam bu kadar maçtan kopmuştu işte.

Adsız dedi ki...

sizin de işiniz zor valla. Sürekli bahane üretmek zor iştir.

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO