19.07.2017

Charles Leclerc: Sıradaki Büyük İsim? – Ferrari’nin Yükselen Yıldızı ile Özel F1 Röportajı


Charles Leclerc önümüzdeki aylarda sıkça duyacağınız bir isim. Bu sezonki FIA F2 şampiyonasını domine ediyor (eski adıyla GP2) ve bu hafta sonu Silverstone’da çaylak sezonunun 5. galibiyetini alarak tabloda 67 puan farklık bir liderliğe oturdu.


İki hafta içinde ise dikkati Macaristan GP’den sonra Ferrari ile yapacağı F1 testine yoğunlaşacak. Leclerc yaz arasından önceki iki günden birinde Scuderia için direksiyonun başına geçecek ve muhtemelen o andan itibaren 2018 yılında açılacak F1 koltukları için ismi geçmeye başlayacak.

Ferrari Akademisi’nin genç sürücüsü oldukça kıymetli bir isim, bu yüzden JA on F1 (JamesAllenonF1.com) fırsatı değerlendirdi. İzdiham başlamadan önce F2 padokunu ziyaret edip sıradaki büyük isim ile biraz özel vakit geçirip ismin arkasındaki adam hakkında bir şeyler öğrenmeye çalıştı.

Leclerc, Monacolu. Babası çok başarılı olmasa da F3 serisinde yarışmış bir isimdi ancak kendisine babası değil, Jules Bianchi mentorlük ediyordu. Bianchi 2014 Japonya GP’sinde geçirdiği kaza sonrası hayatını kaybetmişti.



Leclerc, babasının da Bakü GP’den kısa süre önce vefat etmesiyle yakın zamanda kendine yakın iki insanı kaybetmiş oldu. Leclerc piste çıkıp o yarışı kazandı ve güçlü mentalitesini gösterdi.

Hızından ayrı olarak direksiyon başındaki Leclerc’in göze çarpan özellikleri sakinliği ve yarış zekası. Çok az hata yapıyor ve Hamilton ile Verstappen gibi geçişler yapabiliyor ancak agresiflik yerine hesaplayan bir tarzı var. Leclerc henüz yazımı tamamlanmış bir makale değil elbette ancak bu ham maddeler onun farklı bir sürücü olması için hazır.

Biraz köklerine doğru geri gidelim, yarışmaya nasıl başladın?

Evet babam F3’te yarışırdı ama onun en iyi dostu aynı zamanda Jules’un da babasıydı. Bu yüzden her boş vaktimiz olduğunda piste gidiyorduk ben de aslında böyle başladım. Piste ilk gittiğimde muhtemelen üç buçuk yaşındaydım ve okula gitmek istememiştim, böylece babama hasta olduğumu söyledim o da beni Phillippe’in pistine götürdü. Orada Jules’un babası sürüş yapıyordu. Ben de ilk turumu Phillippe’nin peşinde attım. Benim go-kartımı onun go-kartına iple bağladılar böylece temel unsurları kavradığımdan emin oldular. Sonra yarım tur attım, ipi çözdüler ve böylelikle başlamış oldum.

Nasıl oldu da ailen Monacolu oldu?

Yani babam zaten her zaman buradaydı. Sonra annem babamla evlendi ve o da Monacolu (Monegasque) oldu.

Aile büyüklerin de buralıydı o zaman?

Evet. Öylelerdi. Büyük babamın oldukça büyük bir plastik fabrikası vardı ve sonra babamın da kendine ait ufak işletmeleri oldu ancak dürüst olmak gerekirse babam işlerinden çok beni yarışlarda takip ediyordu.

Yani zengin bir aile?

Hayır. Ebeveynlerim göze çarpacak şekilde zengin değiller, büyükbabamlar biraz zengindi ve bize oteller ve diğer masraflar için yardımcı oluyorlardı ama onlar asla yarışlara yatırım yapmak istemediler.

Babanın yarış kariyeri ne kadar ilerledi?

Formula 3’e kadar gitti ve bir ya da iki kez Formula 1 için testlere katıldı fakat bütçesi hiç yeterli olmadı. Ben doğmadan 10 yıl önce kadar olduğu için çok fazla bilgim yok.

Senin yarışman için hevesli miydi? Seni yarışmaya itti mi?

Hayır öyle olduğunu sanmıyorum. Aslında kartingde isteyerek ilk turlarımı attığım zamanlarda babama ‘büyüdüğümde bunu yapmak istiyorum’ demiştim. Ondan sonra da Jules’un pistine gerçekten çok sıkça gitmeye başladık, herhalde her hafta sonu gidiyorduk çünkü gerçekten gitmek istiyordum ve besbelli ki babam bundan çok mutluydu çünkü sürüş onun tutkusuydu ancak hiçbir zaman beni iteklemedi. Yani demek istediğim zaten her zaman oraya gitmek istiyordum onun beni itmesine gerek yoktu.

Kariyerindeki dönüm noktaları nelerdi? İşlerin gerçekten değiştiği bazı anları tanımlaman gerekirse.

Hımm. Elbette ilk yarışımdı. Jules benim mekanikerimdi yani o bana başlangıçtan beri çok şey öğretti bu da diğerlerinden belki biraz daha hızlı olmamı sağladı. Sonra 2011’de Nicolas [Todt, Leclerc’in menajeri] beni aldığında kariyerim için büyük bir andı çünkü o yılın sonunda sponsorum daha fazla destek olamayacağı için bırakmak zorunda kalacaktım.

Jules bana Nicolas ile temasa geçebilmem için çok büyük yardımda bulundu, ona kariyerimin durumunu anlattı, o yılın sonunda yarışmayı bırakacağımı anlattı. Şansıma Nicolas bana yardım etti ve o zamandan beri de çok yardım ediyor. 2014’te, araçlarla yarışa başladığımda da büyük bir andı ve 2016, Ferrari Akademi sürücüsü olarak ilk yılım.

Ve bu yolda bazı şampiyonlıklar kazandın ki kolay olmadı – bazı büyük savaşlar verdin. Ancak görünen o ki büyüdükçe, kategori yükseldikçe daha  -dominant demeyeceğim çok güçlü bir kelime olur- güçlü oldun?

Evet yani inanıyorum ki, evet. Dediğim gibi oldukça iyi bir vaftiz babam vardı, Jules’tu, ve bu benim sürücü olarak gelişmemde çok yardımcı oldu özellikle go-karttan araçlara geçiş yaptığımda. Onun kazası benim araç kariyerimin çok erken zamanlarında gerçekleşti ama o benim bu dünyaya giriş yapmama çok yardım etti. Sonra da babam, -çok yüksek motor sporları seviyesinde yarışmamış olsa da- onun tavsiyeleri her zaman çok iyiydi ve son iki yıl yaşadıklarım, iki çok yakın olduğum insanı kaybetmek, beni karakter olarak daha güçlü hale getirdi.


Elbette Jules’un başına gelen hepimiz için büyük bir şok oldu fakat bu seni çok sarstı mı? Bunu aşman için zamana ihtiyacın oldu mu? Oldukça da gençtin.

Evet yani demek istiyorum ki Jules aileden biri gibiydi, abim onun en yakın arkadaşıydı. Yani evet başlangıçta çok zor oldu. Hala da öyle ama onlar için bunu başarmam gerekiyor. Tam bir şok oldu. İlk öğrendiğim zaman şampiyonanın son yarışı için Jerez’deydim ve babam bana ne olduğunu söylemiyordu ve sonunda öğrendiğimde elbette oldukça zor oldu.

Yarışta ne oldu? Ne düşündüğünü hatırlıyor musun? Yoksa her şeyi unutup aracı mı sürdün?

Yani öyle yapmalıydım. Bu tip durumlarda elbette bunu yapmak biraz zor ama işin gereği bu. Araçta yapmam gerekenin en iyisini yapmam gerektiğini düşündüm. Jerez’de haber alamıyorduk ve bu yüzden o anki gerçek durumu hakkında haber alamıyorduk ancak kazanın da kötü olduğunu biliyorduk. Fakat ben kendime Jules’un -ve Bakü’de babamın- başarılı olmamdan, olayları düşünmeyip kötü bir yarış çıkarmamamdan mutlu olacağını bildiğimi söyledim. Yani bu düşündüğüm tek şeydi, onlar için yapabileceğimin en iyisini yapmak.

Formula 1 padokunda insanlar bundan çok etkilendi; Bakü’de yarışa çıkıp kazanmandan. Bunun Formula 1 padokunda ciddi bir etkisi oldu, ve de sürüş şeklinin. Ben Senna ve Schumacher ile çalıştım, sürücü olarak bir sakinliğin var. Yani demek istiyorum ki yapman gerekeni yapıp geçişleri yapıyorsun ama bunu agresif şekilde yapmıyorsun ve görünen o ki geçişlerini düşünerek yapıyorsun. Bu doğru mu?

Evet. Daha genç olduğum zamanlardan bu yana kesinlikle geliştiğimi düşünüyorum. Daha gençken çok çok duygusaldım. Çok çabuk sinirlenebiliyordum ve bunun zayıf noktam olduğunu biliyordum bu yüzden üstünde çok çalıştım.

Nasıl?

Formula Medicine sayesinde [Dr Cecharelli tarafından yürütülen bir organizasyon], sürücülere (mental açıdan) olabildiğince yardım eden bir program. Aslında bunu 9 yıldır yapıyorum; mental olarak kendi üzerimde çalışıyorum, bunun çok çok önemli olduğunu düşünüyorum ve son iki yıldır da Ferrari’nin mental antrenörleriyle çalışıyorum ki onlar da mükemmel. Bunlar bu yönde gelişmeme çok yardımcı oldu, zor zamanlarda sakin kalmamı sağladılar, beni için başlarda oldukça zor oluyordu.

Şampiyonlarla çalıştığım yıllarda fark ettiğim şeylerden birisi de bir yenilgi ya da terslik yaşadıkları zaman ilk başta onu anlamaya çalışırlar sonra da bir parça çöp gibi atıp bir daha üstüne düşünmezler çünkü diğer türlü onları aşağı çeker, öyle mi?

Doğru, tam olarak öyle. Düşünüyorum da F3’teki sezonun son bölümü çok zor olmuştu ve GP3’te bundan geri gelmek gayet zordu. Ve dediğim gibi 11 yaşıma kadar sürücülerin mental özelliklerinin önemli olduğunu düşünmezdim. Bunun üstünde çalışmaya başladıktan ve gelişmeleri gördükten sonra düşünüyorum ki sürücü mental özellikleri doğru değilse iyi olamaz.

Beni etkileyen bir diğer şey ise genç kategorilerden gelen bir sürü yetenekli adam var, senin gibi, Lewis ya da Verstappen gibi. Fakat şimdi de F1’e çıkmanın ne kadar zaman alması gerektiğiyle ilgili tartışmalar yapılıyor. Verstappen doğrudan F3’ten geldi, Lewis birkaç adım daha fazla attı. Sen onun gibi yapıyorsun, F3, GP3, F2, doğrudan F3’ten F1’e gitmiyorsun. Bu birkaç ekstra adımın daha faydalı olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum.

Evet. Sürücüye göre değişiyor; bazı insanlar çok çabuk adapte olur ama herkes değil.

Bazı şeylere nasıl baktığınızla da alakalı. Menajerim Nicolas ile bir gün F1’e çıkacak olursam %200 hazır olmam gerektiğini düşünüyoruz ve burada bunu hedefliyoruz. Bu yüzden genç kategorilerde çok fazla adım attık. Her kategoride aşağı yukarı bir yıl geçirdim ve bu F1’e varmamda çok işime yaradı. Geri dönüp baktığımda da gayet iyi yaptığımızı düşünüyorum. Bu yıl kendimi her zamankinden daha hazır hissediyorum, çok fazla tecrübem var. Evet, geriye baktığım zaman hiçbir şeyi değiştirmezdim. İşleri nasıl çözdüğümüz ve kariyerimi şimdiye kadar nasıl yönettiğimiz konusunda çok mutluyum.

Geçen yıl F1’in tadını aldın. Birkaç yarışın Cuma antrenmanlarında Haas için antrenman sürüşleri yaptın. F2’den önce F1’in tadını almak iyiydi çünkü neyi hedeflediğini biliyordun ve gelecek basamağın neye benzediğini de?

Kesinlikle. Ancak bulunduğum durumun artı ve eksi yönleri olduğunu da düşünüyordum. GP3 hafta sonunun olduğu bir zamanda antrenman sürüşleri yapmak yapabileceğimiz en iyi iş değildi çünkü F1 ve GP3 tamamen ayrı iki araca sahip. Dürüst olmak gerekirse geçen yıl F1’den GP3’e aynı hafta sonunda geçiş yapmak çok çok zor oldu.

Ancak bir F1 takımıyla ve F1 insanlarıyla çalışmak, büyük tecrübeleri olan Romain gibi [Grosjean] sürücüler bana çok yardımcı oldu. Nasıl çalıştıklarını görmek çok faydalıydı. Gençken çok önem vermediğim bazı ufak detaylardan brifinglerde F1 sürücüleri tarafından bahsedildiğini ve bu detayları uzun uzun analiz ettiklerini görmek bana da her ufak detaya dikkat edip her şeyi geliştirmeye çalışmak konusunda çok yardımcı oldu. Bu bana çok faydalıydı.

Ancak artı olarak seni daha adapte olabilir yaptı, F1’de çok önemli bir yetenek. Bütün üst düzey F1 sürücüleri adapte olabilmeli.

Doğru. Aynı zamanda beni GP3 sezonunun ortasında daha zayıf hale getirdiğini düşünüyorum çünkü F1’den GP3’e geçerken çok zorlandım. Daha iyi yapabileceğimi düşünüyorum.

Bu ilginç; bu durum karşısında kendine karşı dürüst müydün, etrafındaki insanlara “bu geçiş konusunda zorlanıyorum” diyor muydun?

Evet tamamen, GP3 takımıma aracın %100ünü kullanamadığımı söyledim ve hala o sezonun orta kısmında kullanamadığımı düşünüyorum, en iyi halimi onlara gösteremedim ve bu utanç verici. Ancak bundan ders çıkardım ve bu yıl sezon ortasında F1 test şansları önüme gelirse bunu kabul etmeyeceğim. Bulunduğum pozisyondan çok memnunum.

Bahse varım öylesin. %100 şampiyonluğa odaklanmış bir halde.

Kesinlikle ve sezon ortasına kadar tamamen odaklanmış bir şekilde gelmekten dolayı mutluyum, şimdi F2’deyim ve F2’den başka bir şey düşünmek istemiyorum.


İçinde bulunduğun şampiyonluk yarışını nasıl tanımlarsın? Etrafında oldukça iyi sürücüler var, son birkaç sezondur bu kadar yoktu. Senden başka pek çaylak da yok, bu şampiyonada yarışmayı nasıl tanımlarsın?

Elbette düşünüyorum ki F2’deki sürücler çok yetenekli, Oliver Rowland ya da Alex Albon gibi sürücülerden bahsediyorum, çok yetenekliler ve F2’deler. Birçok kez tecrübeli sürücülerin yetenekli sürücülere karşı az da olsa üstün olduklarına şahit olduk çünkü bu serideki lastikleri anlamak oldukça zor.

Pirelli lastikler bugüne kadar yarıştığım her seriye kıyasla dev bir basamak oldu ve bir sürücü için bunu hızlıca öğrenmek gayet zor. Şansıma bu sezon çok iyi bir takımım var ve aracı öğrenebilmem için yardımcı oluyorlar ancak evet araca hızlıca adapte olabilmek benim en zayıf noktam değildi. Bu konu hakkında gayet iyi oldum.

Hatırlıyorum ki Bahreyn’de ilk yarışında lastiklerini iyi idare etmeyi başaramamıştın ancak çok şey öğrendin ve o günden bugüne neredeyse her seferinde doğru yapıyorsun.

Şu an hala öğreniyorum ama ilk iki hafta çok fazla şey öğrendim.

Lastik aşınması hakkında; Bahreyn lastik aşınması konusunda sezonun en kötü pisti yani ilk yarışıma orada başlamam çok zordu. Ancak iyi idare ettiğimizi düşünüyorum ki üçüncülük aldık ve sprint yarışında da iyi bir stratejiyle kazandık.

Bu kesinlikle bu yılın öğrenme programının bir parçasıydı ve böyle olacağını biliyorduk.

Daha önce birçok sürücü senin pozisyonunda bulundu, merdivenin son basamağını kazandılar ve daha ileri gitmediler. Sen F1 dünyasındaki birçok insanın radarına girdin, Ferrari sürücü akademisi ve doğru menajer. Yolculuğunun devam edip etmeyeceği konusunda az da olsa endişeleniyor musun yoksa pistte elinden gelenin en iyisini yapıp gerisini etrafındaki insanlara bırakman gerektiğini mi hissediyorsun?

Şanslı olduğumu düşünüyorum, şanslıyım ki etrafımda kariyerimin çaresine bakan bir ortam var. Ferrari elbette harika ve beni destekleyip gelecek yıl için çözümler bulmaya çalışıyorlar. Ayrıca menajerim Nicolas da harika, 2011’den beri bana yardım ediyor ve ona tüm -bu kelimenin İngilizcesini hep unutuyorum- confianceımı* (inancımı) veriyorum.
*esasında ilk anlamı güven olan “confidence” ama inanç “faith” anlamı da var, bu yazıda inanç anlamıyla kullanılmış.
İnanç.

Evet kesinlikle. Onlara bana uygun bir yer bulmaları için tamamen inanıyorum ki bu sadece sürüşe odaklanmam için bana şans veriyor. Kendimi çok şanslı hissediyorum çünkü pek fazla sürücünün etrafındakilere tamamen güvenebildiği bir ortamda bulunduğunu sanmıyorum.

Kendi tecrübenden, yolculuğundan yola çıkarak arkandan gelen insanlara bakarak F2’nin önemli bir basamak olduğunu söyler miydin? Lance Stroll ve Max Verstappen bunu pas geçti, birkaç kişi daha, ama bu senin için önemli bir basamak mı?

Kesinlikle. F2 araçlarının kesinlikle F1’e en yakın araçlar olduklarını düşünüyorum, dediğim gibi sürücülerin tecrübesi çok daha fazla ve evet her zaman bir şeyler öğrenebilirsiniz ama bu kategori benim en çok öğrendiğim kategorilerden birisi oldu. Özellikle lastiklerin aşınması konusunda, daha önce buna benzer bir şey yoktu ve bu konu hakkında tecrübe edinmek F1 geleceğim konusunda yardımcı olacak çünkü F1’de bu büyük bir faktör. Bu yıl bunu öğrenmek ve araçla tecrübe etmek çok önemli.

Son olarak, çok fazla hata yapmadığını fark ettim. Daha önceki bütün yarışlarını izlemedim, bu senin her zaman sahip olduğun bir özellik mi yoksa kategori yükseldikçe üstünde çalışmak zorunda kaldığın bir şey mi?

Sanırım bu biraz mentaliteyle birlikte geldi, zor zamanlarda sakin kalabilmek, zor zamanlarda aptalca hatalardan kaçınmak, bu benim daha güçlü olmama yardımcı oldu ve belli ki son iki yılda mental olarak çok daha güçlendim ve bu da benim daha önce yaptığım aptalca hataları yapmamamda yardımcı oldu.

Bu yazının orijinali 17 Temmuz 2017 tarihinde JamesAllenonF1.com adresinde yayınlanmıştır.


Bu çeviri ArtemioFranchi.org dışında kaynak gösterilse dahi izin alınmadan yayınlanamaz.

Bunları tweetlerimizde yazdık deme fırsatını kaçırmıyorum ve bahsi geçen Bahreyn GP'sinin sprint ayağını izleyebileceğiniz tweetimi buraya bırakıyorum.

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO