10.07.2017

Futbol Tek, Siz Hepiniz


Biz uzun zamandır, böyle delicesine, o gençlik ateşinin verdiği çılgınlıkla, saç baş yolarak futbol takip etmiyoruz. Rakip taraflar okuyucuları elbette hemen "Eee Galatasaray bu kadar kötüyken tabii takip etmezsiniz" diyecektir muhtemelen. Belki de kısmen haklı oldukları taraf da var, ancak bu durumu bu denli yüzeysel bir nedenle geçiştirebileceğimizi zannetmiyorum. Şimdi birden çok başlık altında bu durumu irdeleyip, belki kendimize dahi itiraf edemediğimiz şeylerin de üzerinden geçerek hep birlikte bir sonuca varmaya çalışalım.

1.Gerçekten Galatasaray kötü olduğu için

Aslında buradaki yazar grubunun birçoğu aynı jenerasyonun evlatları. Bu jenerasyon da 2000 yılındaki UEFA kupasında tam olarak bir erkek çocuğunun futbola en meraklı olduğu çağlara denk geliyor. Yani mesela aramızdan biri Fenerbahçeli olsaydı da bunu devam ettirmesi biraz zor olurdu herhalde. Gerçi devam ettiren insanlar da var ama, amaaan neyse biz Galatasaraylı olmuşuz işte kardeşim. Olmayanlar kendinde arasın suçu. İşte her neyse, Galatasaray bizlerin futbol merakında çok ciddi bir yer kaplıyor elbette. Ama mesela Fırat Selçuk denen zat-ı muhterem bir de Fiorentina'yı destekliyor(?), herkesin de malumu olduğu gibi. Gerçi Fiorentina da ... Yani şimdi baktığın zaman .... Neyse, bu konuya girip de patronla kapışmayalım. Galatasaray mevzusuna dönersek, ya kardeşim Dursun Özbek gibi başkan kimde var Allah aşkına? Ya bir söyler misiniz, bakın çok ciddi soruyorum. Yani bu bir soru amacı taşıyor, herhangi bir sitem anlamında demiyorum. Yani arkadaş, futbolu bilmeyen futbol kulübü başkanı elbette olur, birçok örneği de vardır. E tamam da ticaret bilmeyen, hitabet bilmeyen, işte ne bileyim reklam bilmeyen, iş kolu olmasına rağmen turizm dahi bilmeyen iş adamı/kulüp başkanı mı olur yahu? "Olmaaaaazzzzz" diyen sizleri, kulağımda çınlayan o iğrenç sesten duyuyorum, merak etmeyin. E bence de olmaz. Hadi diyelim Özbek başkan şunun şurasında bir senedir falan başkan. Ondan önceki başkana ne demeli? Bakın Noel Baba, ancak kendi rolünü üstlenirken tatlıdır, şirindir sempatiktir. Sen Noel Babasın, o sakalı kesince seni tanımayacağız mı zannettin mini çakal? Allahtan 6 ay kaldın kulübün başında ve yeniden de aday olmayacağını sözünün arkasında da durdun, yoksa halimiz haraptı herhalde. Daha da geriye gidersem ufaktan kalbim tekliyor, ne olur oralara götürmeyin beni, bak ben mesajımı koyduğum fotoğrafla verdim. Sen şimdi diyeceksin ki "Galatasaray, forma aşkı, sevinmek için sevmedik, hani o romantizminiz ulan ayılar?". Haklı da olabilirsin. Bak şimdi beni şey ettin. Ulan acaba biz hakikaten iyi gün taraftarı mıyız? Dur bakalım önce bunu bir çözmemiz gerek acilen. Sonra bu konuya bir daha değiniriz. (değiliz lan tabii, mevzu uzadı diye öyle bağladım) 

2. Futbol 90'lardakinden çok farklı bir hal aldığı için

Heee, evet bak, bu konu işte gerçekten aramızda da birçok defa tartıştığımız, böyle üzerinde uzun uzun yazabileceğim ve kafa patlatabileceğim bir nokta. Tamam, tamam lan hemen korkmayın, elbette uzun uzadıya yazmayacağım. Ama birkaç kelam etmem lazım, yoksa içimde patlar. Lan oğlum, 90'lı yıllarda futbol valla çok güzeldi lan. Bak şimdi bana "hadi len dümbük" diyorsun da, lan oğlum bana Batigol gibi bir adam göstersene hadi. Rui Costa gibi bir 10 numara, ne bileyim gerçek(!) Ronaldo gibi golcü göstersene. Ya tamam hadi Nedved bulsana bir tane, bulamadın mı? Peki o zaman Cafu'yu şey et madem. O da mı yok. E yok tabi deli oğlan. Bulamazsın boşuna arama, düşünme de. Beynin falan yanıverir, kayış kopar, senle uğraşmayalım bir de. Bak şimdi ben sana şu anda izlediğin sözde futbolu bir anlatayım; sistem, sistem, sistem. Lan oğlum bu kadar sistem bünyeye zarar bak. Yapma böyle. Şu sıralar Ntvspor, eski dönemlerdeki Şampiyonlar Ligi maçlarını falan gösteriyor, otur izle bak. İşte saf futbolu bulacağın yer orası. Boşver C. Ronaldo'yu falan. Onlar hep proje aslanım, Batigol öyle mi? Adam yetenekli, tam bir Mozart konçertosu gibi. C. Ronaldo'ymuş, Peh!!! Oğlum ben de o adam kadar çalışsam .... Tamam, lan tamam bu muhabbet boka sarıyor. Şöyle sonlandırayım, bizim çocukluk ve kısmen ergenlik dönemlerimizde futbolu oynayan adamlar gerçek birer idoldü. Onların da saçmalamaları oluyordu ama en azından futbolu, yalnızca şova çevirmeye çalışmıyorlardı. Şimdi izlediğimiz şey bana doğallıktan alabildiğine uzak, sanki bir kimya laboratuvarında üretilmişcesine yapay geliyor. İzle bak eskileri, anlayacaksın ne demek istediğimi. Anlamıyorsan da, neyse...

3.Dünyada futbol iyice boka sardığı için

Lan hadi Galatasaray falan bok durumda ama oğlum marjinal olan sadece biz değilmişiz ki!!! Oğlum millet neler yapıyormuş lan futbolu yönetiyoruz ayağına? Paralar gidiyor, işte ne bileyim herkes aynı adamı başkan seçiyor veya ne bileyim Dünya Kupası o ülkede olsun diye olmadık adamlara verilen dudak uçuklatıcı paralar falan. Vay arkadaş! Lan oğlum Dünya Kupası dediğiniz boku gördük işte 2010'da Güney Afrika'da oldu da ne oldu lan! Ya hadi onu geç, lan futbolun beşiği Brezilya'da 2014 yılında yapılanda neler oldu bir hatırlasanıza! Büyük bir dedikodu mudur bilinmez ama bilmem hangi ülke Dünya Kupası yapmak için altyapıya harcadığı paranın yüzde bilmem kaçı oranında zarara uğramışmış. Bence doğrudur yani. Çünkü senin elin adamına verdiğin rüşvet karşılığı adamlar senden öyle bir hazırlık yapmanı istiyorlar ki! Milyon Euro'lar veya milyon bilmem neler var olum işin ucunda. Brezilya'da gördük işte, millet "bu kadar para harcanıyor biz açız amk" diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Gerçi tüm dünya çok da güzel görmezlikten geldi ya neyse. Bu orada olanların gerçekliğini örtbas edemiyor. İşte efendim 2 yılda bir turnuva oluyor diye sen sevinir, el çırparsın bilmem kaç inç LED televizyonunun önünde de, işler o noktaya gelene kadar donunu bile satıyor seni yönetenler haberin yok. Neyse buralar azıcık siyasi olacak ama bizdeki şikeler, teşvikler falan çok masum kalıyor yanlarında ne yalan söyleyeyim. Millet kürekle götürüyor baba dışarıda. Biz de iki güzel futbol izleyelim diye avucumuzu açıp Hint fakiri gibi bekliyoruz amk. Al işte sonra neden futbolu bilmem ne etmiyorsunuz diyorsun, ben şunları yazarken bile tiksindim.

4.Diğer sporlarda bulduklarımızı futbolda bulamadığımız için

Yani bu da aslında çok derin bir konu ama kısaca doğallık diyebiliriz. Misal, yine Fırat Selçuk denen şahıstan kaptığımız bisiklet merakı. Yeni yeni öğreniyoruz ki Lance Armstrong denen yavşak aslında ne denli büyük bir sahtekarmış, ki Fırat, halen bunun gibi mini çakalların devam ettiğini iddia ediyor ama delidir o, takmayın çok da kafanıza. İşte bu Lance dayıdan sonra bisiklette bir huzura erme durumu oluşmuş. Böyle yazılı olmayan birtakım centilmenlikler daha da gelişmiş, özellikle rakibe saygı olayı hayli üst sınırlara taşınmış falan filan. Bence temel mesele de bu zaten, futbolda rakibe saygı falan kalmadı agalar. Var diyen de herkesten çok sahtekardır. İşte "efendim, artık yeni futbol düzeninde küçük takımlar da kazanma şansı yakaladılar". Lan bunu diyen adama bir çakarım. Bak açık açık söylüyorum kenarınızda köşenizde bu düşüncede adam varsa derhal uzaklaşın. Ne küçük takımı ya!!! Lan "küçük takım" mantığı ne kadar aşağılayıcı bir tabirdir be!!! Daha adam konuşmaya başladığı anda rakibe saygıyı yok edip, yıkıyor! 

Bir diğer misal, Ögeday kardeşimin son günlerde artarak sardığı Formula 1. Açık konuşayım ben Formula 1'e o kadar da, yani ne bileyim, çok şey edemedim ya. Oğlum Formula 1 benim için "Michael Schumacher diğerlerine karşı" gibi bir şeydi. O adama da ne oldu hakikaten ya! En son 45 kilo oldu falan dendi. Oğlum öldüyse açıklayın lan!!! Adamı deli etmeyin! Neyse. Formula 1'deki durum da zannediyorum, bu Ecclestone babanın ayrılması ile birtakım değişikliğe gidilecek ama mevcut durumda dahi yukarıda bahsettiğim mevzuların birçoğunda futboldan katbekat önde oldukları bir gerçek. 

Ben mesela daha çok motosiklet olaylarına giriştim bu dönemde. Ama oturup da Moto GP falan izleme noktasına henüz gelmedim. Gerçi birkaç defa İzmir'deki Ülkü pistine gitme girişiminde bulundum ama o da henüz beklemede. Kısaca, bu işe bulaşmam fazla zaman almaz gibi. He, motosiklet diyordum. Ben motosiklette neye tutuldum açıklayayım. Misal futbol göze sürme gibi bir şeydir, sürersin, kullandıktan sonra siler atarsın. Motosiklet öyle değil agalar. Onun tepesindeyken her an gözünü, bilincini, her türlü duyunu açık tutacaksın. Hani klişedir, "anı yaşa" derler ya, heh, işte tam da o durum. Tavsiyemdir herkese, her yaşta insana. Motosiklete binin abiler, ablalar. 

5. Eeee sonuç?

Lan işte işin en zor kısmı burası. Buraya kadar da yazı aktı zaten. Ama şu başlığı atıp, yaklaşık beş dakika kadar oturdum bilgisayarın başında, tek kelime çıkmadı. Lan biraz reklam olacak ama duygularımı en güzel öyle anlatırım herhalde. Powerade var, bilirsiniz. Bunun öyle sağda solda, orada burada pek bir reklamını görmezsiniz. Televizyonu açın, yarım saat içinde 15-20'den fazla kola reklamı denk gelir ama bu Powerade naiftir. Markete gittiğinde nerede bulacağını bilirsin mesela, aranmaya gerek görmezsin. Aklına öyle işlemiştir bu içecek. Futbol da Powerade gibi. Aklımıza öyle bir kazımışız ki, tilkinin kürkçü dükkanı misali dönüp dolaşıp geliyoruz. Bu dönüş elbette tüm bu anlattıklarımı çürütecek anlamda bir şey değil. Ben şahsen alıştığım futbolu bulmaya çalışıyorum her seferinde. Mesela gün geliyor gözlerim Hasan Şaş'ı arıyor kanatta, gün geliyor Djorkaeff'i izlemeyi arzuluyorum. Aradığımı bulamayınca da hızlıca terk etmem kolay oluyor. Tam da sonuç gibi olmadı bu kısım ama son dönemlerde futbolun bana hissettirdikleri, aslında daha önemlisi hissettiremedikleri bunlardı. Hepinizi öperim.



Eric Cantona - Okuyucuya Not: Üstat bu noktaya kadar okuduysan zaten helal olsun. Ben öyle süslü püslü araştırma yazıları veya ne bileyim yabancı bir kaynaktan "ulan dur bunun Türkçesi de olsun" diye bir şeyler yazmayı, yaklaşık 5-6 sene önce bıraktım. Zaten bu yaşımda da, ne bileyim böyle Umut Sarıkaya gibi kendi söylemek istediklerimi yazmak bana daha çok haz veriyor. Devamı gelirse de bu minvalde gelir ey okuyucu. Haberin ola. Öptüm seni. KİB. Bye...

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO