8.04.2011

Fiorentina: Serie A'nın En Fazla Kar Eden Kulübü & 1

Birazdan okumaya başlayacağınız bu yazı hiçbir Artemio Franchi Blog yazarının kaleminden çıkmamıştır. Yazı, ekonomik futbol analizleri kaleme alan İngiliz bir blogger(The Swiss Ramble) tarafından kaleme alınmıştır. Yazının gerçek verilerle ortaya konmuş ciddi anlamda dolu bir analiz olduğunu fark etmemizle Türkçe'ye kazandırmanın hem Fiorentina'yı hem de Türkçe futbol bloglarını takip edenler için çok yararlı olduğu fikrinde birleştik. Uzun ve çok ayrıntılı bir analiz olduğundan bir yazı dizisi gibi parça parça yayınlamakta karar kıldık. Umarız çeviride gerekli başarıyı gösterip bu harika analizi size layıkıyla ulaştırabiliriz.

Bölüm 1: İflas!

Uzun yıllardır, futbol takip edenlerin Fiorentina'ya hayran olması için pek çok sebep sayılabilir. Çoğunluk, bünyesinde bulundurduğu Roberto Baggio, Giancarlo Antognoni ve Manuel Rui Costa gibi yetenekli yıldızları ve Gabriel Batistuta gibi hünerli bir golcüyü bu sebeplerin başında gösterirken, bazıları ise dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan, Floransa'dan bir kulübün peşinde olmanın çekiciliğine kapılıyor. Diğer taraftan moda delileri ise takımın takma adı Viola'ya ilham veren kendine has renginden etkileniyor.

Taraftarların tüm bu güzel gerekçelerine rağmen, özellikle takımın ilk yedi haftada beş puan toplayıp ligin dibine demir atması yüzünden, bu sezon Fiorentina için pek de hatırlanmaya değer geçmiyor. Neyse ki, o karanlık günlerden beri yaralar sarıldı ve on dört maçta tek mağlubiyetle geçilen bir döneme girilmesiyle takım puan durumunun üst yarısına tırmandı.

Ancak kulübün kadrosundaki Gilardino, Montolivo, Vargas, Frey gibi kilit oyuncuların geçen yaz döneminde daha büyük kulüplerden gelen tekliflere rağmen elde tutulabilmesi düşünüldüğünde; bu sonuç, Viola için pek de tatmin edici olmamalı.

Diğer yandan, şunu da belirtmek gerekir ki takımın; genç yıldız Jovetic'i, yeni transferleri D'Agostino ve Felipe'yi, takım lideri Montolivo'yu ve patlayıcı güç Vargas'ı da içeren fazlasıyla uzun bir sakatlar listesiyle boğuşması da bu durumda önemli bir etkendi. Ki, bu sakatlık laneti Ocak ayında, takıma katılalı birkaç hafta olmuşken İsviçreli orta saha Behrami'yi de etkisi altına aldı.

Buna bir de İtalyan doping kurallarına uymayan bir iştah giderici alan Adrian Mutu'nun dokuz aylık ceza sonucu, uzun vadeli yokluğunu ekleyin... Her ne kadar Romanyalı'nın kendini bitirmeye yönelik iştahı dinmek bilmese de Fiorentina yokluğunda gollerini çok aradı ve hücumda Gilardino'ya bağımlı hale geldi.

Gelgelelim, bu kötüş gidişteki ana etken bunlardan hiçbiri değil aslında, uzun süre kulübe hizmet etmiş ve birçoklarınca hayran olunan teknik direktör Cesare Prandelli'nin İtalya Milli Takımı'nın başına geçmek için Floransa'dan ayrılması. Yerine geçen ise oyuncu olarak Serie A'daki çok büyük tecrübesine karşın, geçen sene sezon sonu Catania'yı ligde tutarak yarattığı küçük mucizeye rağmen, teknik direktör olarak daha işin başında olan Sinisa Mihailjovic olmuştu. Bunula beraber, Prandelli'nin yerini doldurmak çok zor bir iş elbette, özellikle de böylesine genç bir hoca için.
Oysa bu çalkantılı dönemin ortasında bir şey fark edilmeden kalmıştı: La Gazetta Dello Sport'un birkaç hafta önce yayımladığı bir araştırmaya göre Fiorentina'nın Serie A'da en çok kar eden kulüp haline geldiği gerçeği. Halbuki, bu başarı, 1993'te film yapımcısı baba Mario Cecchi Gori'nin ölümüyle birlikte kulübü devralan oğlu Vittorio Cecchi Gori'nin berbat yoneticilik dönemi sonrasında, kulübün 2002'de kayyuma devrine kadar varan fırtınalı finansal geçmişi hesaba katıldığında çok anlamlıydı.


Baba Gori, Fiorentina tribünleri tarafından çok seviliyordu ama Oğul Gori için durum tamamen tersiydi. Oğul Gori, takımın başındayken başarılı sonuçlar alan Gigi Radice'yi aktris karısı hakkında yaptığı birkaç yersiz yorum yüzünden görevden almış, yerine takımın başına geçirdiği Aldo Groppi'nin kısa süreli yönetimi takım için gerçek bir faciaya dönüşüp Mor Menekşeler'in Serie B'ye düşmesiyle sonuçlanınca, taraftarın nefretini kazanmayı başarmıştı. Bu noktada, yıllarca transferlere ve oyuncu maaşlarına yapılan hesapsız harcamalar yüzünden ortaya çıkan mali sorunların boyutu, tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı: Kulüp çok büyük borç yükü altında ve oyuncularına maaş veremez haldeydi.
Finansal çöküşün sonucu olarak; İtalyan futbol mercileri, Fiorentina'yı iki klasman daha düşürüp İtalya futbolunun dördüncü seviyesi Serie C2'ye indirdiler. Kulübün ismi ve logosuna bile el konulunca adı Florentia Viola olarak anılmaya başlandı. Takımın yıldızları; Enrico Chiesa ve Nuno Gomes de dahil olmak üzere, bütün oyunculara bonservis bedelsiz takımdan ayrılma hakkı tanındı. Anlaşılabilir şekilde, kulübe sadık kalan yorulmak bilmez orta saha Angelo Di Livio dışında bütün oyuncular bu haklarını kullanarak takımdan ayrıldılar.

Vittorio Cecchi Gori'nin akılsızca yönetimi yüzünden o tarihe kadar yedi kere şampiyonluk mücadelesi verip iki Scudetto kazamış, yedi İtalya Kupası finalinde dört şampiyonluk almış ve ülkesini çeşitli tarihlerde dört Avrupa Kupası finalinde temsil etmiş doksan altı yıllık köklü bir kulüp, ismi ve arması değiştirilmiş bir halde İtalyan futbolunun dibine inmişti.

Sonraki bölüm; Della Valleler ile başlayan yükseliş...

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO