12.12.2008

Gençlerbirliği 1-3 Galatasaray

Bugün hazır kaptanlıktan bahsetmişken maça da öyle gireyim. Berlin'de Lincoln'ün kaptanlığını sorgulamaktayken bugün yine aynı sahneyle karşılaştık. Kaptanlık Galatasaray'da önemli bir gelenektir biliyoruz da bir kaç senedir ayaklar altına alınan bu gelenek bugünlerde iyice yıkılmaya yüz tutmuş konumda. Lincoln'ün performansına diyecek lafım yok, sezon başında söylediklerimi bir bir yediriyor bana. Ancak bu formu sahaya kaptan olarak çıkmasını gerektirmiyor. Metin Oktay'ın ve Bülent Korkmaz'ın taktığı pazubandı bugün Ayhan, Sabri, Hasan derken Lincoln'e kadar gelmişse söyleyecek söz bulamıyorum..
Maç konusunda ise pazar akşamı ikinci devre ne olduysa bugün de ilk devre aynısı oldu. Yine aynı stad, aynı seyirci, kadrodaki iki isim dışında herkes aynı. İlk yarı Gençlerbirliği golü atmasa bizimkilerin uyanmaya niyeti yoktu. Gol geldikten sonra silkelenip futbol oynamaya karar verdiler. Hem de taraflı tarafsız herkesi keyiflendiren bir futbol. 25-45 arası oynanan 20 dakikalık bölümde maç koptu gitti. Baros gollerine, Lincoln asistlerine devam etti klasik bir deyişle. 3 gol arasında en güzelinin ilk gol olduğu konusunda bir tereddütüm yok da en sevindiğim Arda'nın golü oldu. Formsuz geçen dönemde ateşleyici birşeylere ihtiyacı vardı, o şey de bu gol oldu eminim. Derbide Arda son 1 aylık kötü performansından kurtulacak bana göre..
Maçın ikinci yarısı hakkında yazacak pek birşey yok. Galatasaray bir kaç defa gitti, oyunun ortada ve zaman zaman da Gençlerbirliği'nin kontrolünde geçmesine ses çıkarmadı. Aydın biraz hareket getirir diye bekledik ama 1-2 defa top sürmek dışında pek birşey Baros bu maçta sarı kartı bu kadar geç gördüyse hakeme de bir selam vermek gerekiyor. Ayrıca aldatmaya yönelik pozisyonlarda da kartına başvursaydı maç boyu iki tarafta da yalandan sakatlıklar ve yerlere atlamalar görmezdik. İlk yarının son 20-25 dakikası Galatasaray bu ligde ihtiyacı olanın bile üstünde bir oyun oynadı, tıpkı Ankaragücü maçındaki -izleyememiş olsam da- o 5 dakikalık bölüm gibi. Takım o bölümlerde gelip geçici bir rüzgardan ziyade galibiyeti istedi ve aniden saldırıya geçip istediği golleri buldu, sonrasında da rahatladı maçı akışına bıraktı.

Bu son bahsettiğim olay aslında pek de iyiye alamet değil. Evet takım iyi oynayıp, rahat kazanıyor olabilir ve bunu kendi isteğiyle yapıyor olabilir. Ancak bu 3-5 maçta işe yarar, alışkanlık haline geldiği zaman geri dönüşü olmaz bunun.

1 yorum:

tkzdmr dedi ki...

hacettepe degil ankaragucu olacak sanırım bi hata olmus

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO