24.11.2009

Galatasaray vs. Anne

Bir arkadaşımın ekşi sözlük'te Galatasaray ile ilgili yazdığı bir yazı var. Çok keyifle okumuştum, kafama estikçe de okurum. Annem maç esnasında televizyonun önünden geçtiğinde her çemkirişimde Levent'in bu hikayesi gelir aklıma. Arkadaşımın izniyle burada sizinle de paylaşmak istedim. Ayrıca yazıdaki hiçbir karakterin bizim franchi ile alakası yoktur. Marmaris'i görünce koşullanmayın.

Son zamanlarda dargın olsam da sevmeyi bırakamayacağım bir şeydir Galatasaray. Takımdan ötedir benim için.

Sene 1999. O zaman Marmaris'te Anadolu Lisesi'nde okuyan, henüz bıyıkları çıkan bir bireyim. Ilık bir kış günü İzmir'den Murat abinin telefonu ile uyanıyorum.

M- olm naber len? hafta içi var mı sınav falan ?
x- yoo neden?
M- İzmir e gel arkadaşlarla Galatasaray - Milan maçına gideceğiz. Elimizde fazla bilet var.
x- ohaaaaa? nasıl geleceğim abi? param yok, anne falan...
M- ne bileyim olm. en çok sen sevinirsin diye düşündüm.

Bu konuşmadan sonra hayatında sadece bir kez Galatasaray maçına gitmiş olan(ki o da gs'nin ceza alıp İzmir'de oynadıgı bizim de 8 saat önceden stada gittiğimiz bir avrupa maçıydı.. neydi tam hatırlamıyorum) ben, "nası yapsam da gitsem"in yollarını aradım.

Gidilecek maç 3 Kasım 1999 Galatasaray Milan maçıydı. 2 gün öncesinden anneme "anneeeğğ ben çağdaşlar'a gidiyorum, gelmeyeceğim 2-3 gün" deyip İzmir otobüsüne doğru çıktım evden. Annem de sürekli ayak baş parmağının ağrıdığını falan söylüyordu."Aaa bi b.k olmaz ya" deyip İzmir'de okuyan ablamın yanına gittim. Annemin hiçbir şeyden haberdar olmaması konusunda onu bir güzel uyardıktan sonra Murat abiyle buluşup yola koyulduk.

Murat abi, 2 arkadaşı ve ben araba ile güle oynaya giderken Bursa/Kemalpaşa dolaylarına geldik. Burada kimliği belirsiz kişiler tarafından taşla saldırıya uğradık. Arabanın camı kırılmıştı. Olaylara bir anlam veremeden gecenin bir vakti camcı bir usta bulduk. Amca önce cam kırıklarını temizledi sonra yeni cam taktı. Bu sırada işte anlatıyoruz "Abi işte İstanbul'a maça gidiyoruz şöyle böyle"... İş bittikten sonra amca, gözlerimizi yaşartan şu cümleleri kurdu:

"Gençler sizin çok paranız yoktur. ona göre ayarlamışsınızdır kendinizi. Maça gidin gelin, dönerken parasını verirsiniz."

Şok olmuştuk. Ben tabi ortamdaki en küçük velet olarak "ehauah bala bak lan beleşe getirdik" diye düşünürken abiler "amca olmaz illa alacaksın şu parayı" diye tutturdular.

İstanbul'a gidene kadar "insanlık ölmemiş" muhabbeti yapmıştık.
3 Kasım günü anneden telefon geldi :

A- oğlum başparmaktan içeri iğne girmiş
x- ohaa ne iğnesi? iğne? bildiğimiz?
A- evet yavrum. öğleden sonra gidip aldırıyoruz
x- oha anne? nasıl hissetmedin iğne olduğunu
(ki yaklaşık 10 gün önce başlamıştı annemin ayak baş parmağı ağrısı. o zamandan beri içerideymiş iğne)

Anne 5 dakika da iğnenin alınacağını söylemişti. Biz de tam bu sırada Sami Yen'in yolunu tutmaya başlamıştık bile. Merak edip anneyi aradık, cevap gelmedi. 1-2 saat sonra bir daha aradım, meraklanmaya başlamıştım çünkü. Yine cevap veren olmadı.. Ardından babamı aradım:

x- noldu çıktı mı iğne? nasıl annem.. telefona cevap vermiyor?
B- oğlum hala ameliyatta çıkaramadı doktor. uğraşıp duruyoruz.
x- aaa ! hemen çıkacaktı 5 dakikada.
B- vallahi parmağını 3 yerden deştiler. bulamıyorlar.
x- nası bulamıyorlar?.
B- vallahi makası soktular, röntgene indirdiler anneni, iğne makasın ucunda görünüyor ama bulamıyorlar
x- hass**** be.. tamam arayacağım ben haber verin..
B- sen neredesin? gelsene hastaneye yalnız bırakma ananı.
x-(soğuk terler) ya baba gelmeye çalışacağım, arkadaştayım..

Bu arada Sami Yen'de kapalı tribünde yerimizi almışız. Tezahürat yapıyorlar konuşamıyorum babayla, arayamıyorum da..

Aradan 1 saat daha geçti. Maçın başlamasına 1-2 saat falan var. Anne arıyor.
"ulan açsam mı açmasam mı?"
Meşgule atıyorum, anneden mesaj geliyor. "Ben iyiyim, iğneyi çıkaramadılar."
Benim ruh halim iyice ilginçleşiyor tabi. Bir tarafta mükemmel atmosfer, biricik Cimbom'um, diğer yanda her şeyden öte annem.

Neyse maç başlıyor, ilk dakkalardaWeah atıyor bir tane, sonra Capone ile karşılık veriyoruz, ikinci yarı mı ne Giunti atıyor, 1-2 yenik durumdayız. Baskın da oynayamıyoruz. "s*****m böyle işi" falan diyorum. Murat abi(annem teyzesi oluyor kendisinin) "lan keşke gelmeseydin" diyor.

Gol atacağımız falan yok diye hatırlıyorum bugün, son anlara kadar zevksiz bir maç geçiyor. Hatta stattan çıkanların olduğunu bile hatırlıyorum. Son dakikalarda Ergün'ün ortasına kafayı çakıyor Hakan Şükür, ardından da penaltı oluyor. Heyecandan Murat abiyi parçalıyorum. Annemi falan unutmuşum o an. Ümit Davala penaltıyı gole çevirince, tanımadığım adamlara sarılıp, Murat abiden 5-10 metre ayrıldığımı görüyorum. Hayatımda en mutlu olduğum andır o an belki. Maç bitiyor delicesine eğleniyorum..

Bugün düşündüğümde kendimden iğreniyorum bazen "annemi düşünemedim " diye. Ama o an ki hislerimi anlatmam mümkün değil. Ertesi günün akşamı Marmaris'e ulaşıyorum, koşuyorum annemin yanına. Ayağı sargı içinde falan, göstermek istemiyor.

A- ne yaptın neredeydin
x- hiiiç, boşver ayağın nası?
A- dün çok sevindik biz de. hatta dışarı bile çıktık konvoya
x- ???
A- biliyorum maçı falan. senle sonra görüşeceğiz. Ama gittiğine değmiştir umarım.

O an yüzündeki gülümsemeyi hiç unutamayacağım. Ben sevindim diye harbi mutlu olmuştu kadın. Anne olmak böyle bir şey olsa gerek. Belki hiçbir zaman nasıl bir duygu olduğunu bilemeyeceğim ama azcık hissettim o an nasıl bir şey olduğunu. Bu yazı anne olmak başlığına yakışırdı belki ama Galatasaray Sevgisi de bambaşka bir şey değil mi a dostlar?

12 yorum:

Monte Cristo dedi ki...

bu arada resimdeki koreo bir sezon sonrasıydı sanırım Deportivo maçıydı tam altında kalmıştım. Deportivoydu dime ya? evet evet sanırım oydu. :o))

firat selcuk dedi ki...

@monte cristo,

dogru tahmin :) 14 şubat 2001, suat kaya'nın goluyle 1-0 kazanılan deportivo maçı..

Sefa Hasanoglu dedi ki...

Maç devam ediyor yanımda peder var maç öyle biterse biz avrupa kupalarından eleniyoruz.

Dakika 85 86 civarı peder dedi ki olum hadi gidelim anca çıkarız zaten bu maç belli ki böyle bitecek!

Benim içimde öyle bir his var ki anlatılmaz yaşanır hesabı, bu maçı alıcaz başka yolu yok aklımdan bir an olsun yenilmek geçmiyor sahaya ufo mu girer sami yeni korsanlar mı basar bilmiyorum ama o maçı alacağımızdan adım gibi emindim.

Babama döndüm baba dedim bekle azcık şurda kalmış 4 5 dakika, kafayı çevirdim sahaya doğru havada Hakan'ı gördüm yemin ediyorum öyle bir andı ki hani Tsubasa havaya bir sıçrar bir daha inmez ya aynen o şekil, Hakan kafayı bir çaktı Gool! Durum 2-2

Heyecandan kalbim duracak ama bir gol daha bekliyorum bir gol daha gelicek biliyorum adım gibi biliyorum!

Soldan Ergün bir kesti topu içeri doğru Hakan yine sıçradı kendisini yerde buldu o düdük sesi yok mu o düdük sesi o anki sesi hiç unutmuycam işte!

Ümit geldi topun başına önümde bıyıklı bir dayı var adam sigarayı ters yaktı başladı içmeye, yanımda bir abi vardı açmış ellerini semaya ağlayarak dua ediyor, derken işte yine o düdük sesi ve akabinde gelen o büyük gürültü! Yemin ediyorum herkez yerlerdeydi babamı bulmam 1 dakika mı aldı.

İşte o maç herşeyin başlangıcıydı Uefa kupasının Super Kupanın başlangıcı o maçtı, ulan ne gündü be!

MuL€ dedi ki...

güzel,unutulmayacak bi anı olmuş şüphesiz..Yaşlanınca çocuklara torunlara anlatılcak gibi tam..Faruk Alpaslan'ın da yorumunda dile getirdiği duydular asıl sahip olmamız taşımamız benimsememiz gereken duygular..Çok güzel..

Adsız dedi ki...

hatırlamadığı izmirdeki maç da avenir beggen maçı

Kasux dedi ki...

Gerçekten çok güzel bir hikayeymiş:)

arnawut dedi ki...

Levent'in hikayesi çok güzelmiş ama bu arada yorumlarda Faruk Alpaslan'ın anlatışıda tüylerimi dikti ne yalan söyliim. O geceyi yaşadım tekrardan...

Manusal dedi ki...

Samimi sevgi kelimelere dökülünce iz kalıyor okuyanın zihinlerinde.Çok samimi olmuş paylaştığın için sağol.
Annemi bir arayım ya :)

RAPLiNE dedi ki...

istanbul disinda galatasarayli olmak zor oluyo be..

Adsız dedi ki...

Karşim büyük galatasaraylıymış. : ) süper yazı olmuş os'cum

Yağız Gönüler dedi ki...

Yok yahu, düşünüyorum da. İmkansız. Annem hastanedeyken maça gitmek imkansız. Mümkün değil..

Adsız dedi ki...

pretty cool stuff here thank you!!!!!!!

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO