24.04.2010

Utançla Başlayıp Sevinçle Biten Sezon

Aslında tam olarak o kötü olayla başlamamıştı sezon. İlk 5 haftadaki iyi performansı Fenerbahçe Ülker galibiyeti ile taçlandırmıştık. Ancak omzundaki Galatasaray Lisesi apoleti ile takımın başına gelen Okan Çevik'in hazırlık maçlarında kendi kendine "milli hezeyana kapılması" koskoca kulübün tarihindeki en verimli ve kaliteli yabancı kadrosuyla oynayacağı sezonu yaktı. Milli duygulardan ziyade "Hazırlık maçlarını kaybedersem lig öncesi gönderirler ya da olası bir kötü girişte ilk haftaları zor çıkarırım, garantiye alayım kendimi kimse anlamaz ne de olsa" demişti bence. Bire bir bunu dediğini iddia etmiyorum tabii ki sahadaki her olayı Ertem Şener gibi. Ana fikir budur diye düşünüyorum sadece.

Forma skandalı patladı, şansımıza Fenerbahçe Ülker maçından önce değil sonraya denk geldi. 3 gün önce ortaya çıksa Fenerbahçe'yi yenmiş, hükmen yenilgi almamış olacaktık. Zaten olaydaki gariplik burada başlıyordu esasen. Bu olay geçtiğimiz hafta içi yani 29. haftadan sonra ortaya çıksa Galatasaray Cafe Crown'ın 29 maçı da hükmen mağlubiyetle mi sonuçlanacaktı diye soralım; cevap tabii ki hayır olacak. Galatasaray böyle bir durumda 29 hafta sonunda Efes ve Fenerbahçe'nin ardında 3. sırada yer alacaktı, belki de son haftalarda tepetaklak giden Fenerbahçe'yi geçip 2. bitirecektik. Federasyon için ligde 2. veya 3. sırada yer alan, ülkenin en büyük 3 camiasından birinin düşürülmesi söz konusu olur muydu? İmkansız. Sezon başı olunca, 4-5 maçtan bir şey çıkmaz dendi konu kapandı. Üstüne bir de -5 puan ceza geldi. Zaten hükmen mağlubiyet verilmişken bir de ekstradan hiç bir mantığa sığmayan puan silme cezası verilmişti yani.

Bu olay iğrençtir, bu olay yüz kızartıcıdır, bu olay utanç vericidir... Bu olayın herhangi bir şekilde arkasında durulacak, savunulacak bir yanı yok bunda hemfikiriz. Ancak şu var ki federasyon ilk verilen cezalarda Galatasaray kadar olmasa da ufak çaplı bir skandala imza attı. Verilen cezaların hepsine tamam dedim, biri belki az bile oldu "bana göre", sadece iki tanesi kafamı karıştırdı. Az bile oldu dediğim olayın iki baş sorumlusu Okan Çevik ve Cemal Nalga'nın cezaları. Cemal'e 2-3 yıl daha fazla ceza verilebilirdi belki ama o konuda statü-kurallar ne der bilmiyorum. Ancak Okan Çevik'e ömür boyu verilse itiraz eden olmazdı herhalde. Benim kafamı karıştıranlar Tufan'a verilen ceza ile Galatasaray'a ekstradan çıkan -5 puan cezasıydı. Tufan'ın bu olaydan hiç haberi olmayabilirdi.. Kendinizi Tufan'ın yerine koyun, bu hazırlık maçında oynamıyorsun diyecekler ve tribüne yollayacaklar. Sonra bir de bakacaksınız ki arkadaşınız sizin formanızla sahada. Burada oyuncunun itiraz edip maçı durdurma şansı olmazdı herhalde. Tufan'a sezonun büyük bölümünü kaçıracak bir ceza verilmesi pek acımasız geldi bana. Adam konuyla doğrudan alakalı gibi gözükse de tamamen alakasızdı aslında. Tabii skandalın yaşandığı maçtan önce Tufan doğrudan bu olayı onayladıysa verilen ceza bu kez az bile kalabilir. Tufan'ın cezası azaltılmadı ama -5 puan saçmalığı kalktı, olay budur.

O saçma -5 puan cezası verilmiş olsa bir kaç hafta evvelden ligden düşmüş olacaktık ve Bornova maçında takımı uğurluyor olacaktık skandalı yaşatanlara lanet okuyarak. Neyse ki şampiyonluk maçı edasında geçen maçtan sonra 100-67 gibi bir skor yakalayıp ligde kaldık. Gerçi Kepez yenilince doğrudan düşmüş oldu ancak Banvit 3. sırayı garantilediği için maçı pek umursamayabilirdi. Kendilerini takdir etmek gerek düşme mücadelesindeki takımlar için önemli bir rol oynayıp da haksız avantaja yol açmadıkları için. Galatasaray kendi ipini çekeceği için o maçlar önemsizdi ancak Bornova'nın sürpriz yapma ihtimali korkutuyordu. İlk çeyrek öyle bir coşkuyla oynandı ki resmi olarak mümkün olsa iki takım da kalan üç çeyreği oynamadan maçı tamamlardı. Bizim farklı kazanacağımız, Bornova'nın direnemeyeceği, Galatasaray'ın hak ederek kazanacağı sadece 10 dakikada kesinleşmişti.

Burada Radoslav Rancik, Simas Jasaitis ve Mike Wilkinson'a çok büyük bir alkış yollamak lazım. Bu gibi durumlarda yabancı oyuncular gamsız olur, bazısı sezonu kafasında erkenden tamamlayıp bu gibi maçları pek umursamaz. Efes Pilsen, Fenerbahçe Ülker ve önceki dönemde Ülkerspor yabancılarının belli bir karaktere, ruha sahip olmaları yüzünden bu ligin tepesinde diğer 14 takımdan çok ayrı bir noktadalar. Bir skandal yaşamasaydık bu iki takımın arasına girebilecektik belki de bu sene. Takımın belli bir oyun karakteri ve ruhu oluşmuşken lise diye diye takımın başına geçen koç son yılların en güzel sezonunu yaktı geçti. Tek sorumlu o mu diyeceksiniz, belki "tek" değil ama "en büyük"..

Farkındaysanız Yiğit Şardan ismi bu yazıda hiç geçmedi bu noktaya kadar. O en suçsuz olandı, yine de her şeyi üstlendi camiadaki saygın duruşunu zedelemedi yalan dolan bahanelerle.

Daha uzadıkça uzar, büyür gider bu yazı ancak kötü sezonun sonunda bize önce play-off heyecanı yaşatıp bir kaza kurşununa kurban gidip son haftada kümede kalan bu takıma da koca bir teşekkür yollamak lazım.. Umarım seneye aynı kalburüstü yerli rotasyonuna sahip olup yabancılarımızın en azından en yürekli, taraftarın en çok benimsediği 2 tanesini(Rancik ve Jasaitis) kaybetmeden yola devam ederiz.. Şampiyonluk için konuşmak şu skandaldan sonra çok zor ancak bir play-off finali hiç fena olmaz bu seneyi unutturmak adına..

8 yorum:

il Capitano dedi ki...

kalacak yabancılara kariyerini riske atarak Beşiktaş maçında oynayıp maçın yıldızı olan Darius Washington'ı da katsak fena olmaz franchi...

90 + 3 dedi ki...

telekom ve aliağa maçlarında hatta belki sadece birinde alınacak bir galibiyet playoff a bile yetebilirdi. Bir yandan yazık oldu derken, diğer yandan düşmemeye seviniyoruz. yine de bu takım alkışı hakediyor. gelecek sene için dileklerinizi aynen paylaşıyorum.
http://doksanartiuc.blogspot.com/2010/04/galatasaray-cc-100-67-bornova-belediye.html

Adsız dedi ki...

fenerbahçe galatasaray 3.sırada ve ensesinde olsa. son 4-5 maçı böyle mi oynardı.?.o kadar abartılcak bir performans yok ortada. ligin kalitesini düşününce. dışardaki bjk ve içerdeki efes maçları
sadece ekstra oldu. içerdeki tofaş,banvit maçlarıyla da bunu eşitlemiş oldular.galatasaray için iyi oldu
aslında. basketbol gibi ikinci en önemli branşta bu sene için fenerbahçe'ye iki kere daha yenilmekten kurtuldular. ama ne yazık ki diğer amatörlerde kaçış yok. : )

firat selcuk dedi ki...

@adsız,
"fenerbahce'ye iki kere daha yenilmekten kurtuldular" diyorsun, ardından diger branslarda kacıs yok diyorsun..

2 hafta once turkiye kupası finalinde fenerbahce'yi yenip de kupayı ben mi aldım bireysel olarak, yoksa galatasaray bayan basketbol takımı mı aldı?

yazıda ne anlatıyorum, cıkıp gelmis ne bicim yorum yapıyorsun.. ne alakası var bu yazdıklarının? komik mi oldu bunlar?

Sarp dedi ki...

Nasıl extra bir şey yok anlamadım. Takım kadro yapısına göre ligin açık ara en iyi basketbol oynayan takımı. Basketboldan anlamayıp üstüne bir de fikstüre bakıp yorum yapmak komik oluyor.

dejavu dedi ki...

Öncelikle Cemal'in Tufan'ın formasını giydiği karşılaşmada Tufan takımla beraber Almanya'da imiş verilen savunmalara göre. Sadece o gün için tribünde ve Tufan aynı zamanda bildiğiniz gibi takımın kaptanı. Her türlü yanlışa dur diyecek adam. Bir telefonuyla hem başkana hem Yiğit Şardan'a ulaşması sadece numarayı tuşlama mesafesinde. O nedenle cezası anlamsız demek pek mantıklı değil gibi. Daha fazla olmalıydı hatta diye düşünüyorum ben. Ve hatta parçalıyı halen giyiyor olması da içimi acıtıyor açıkçası.

Bir ikincisi Yiğit Şardan'ın da dediği gibi, olaydan bihaber olmak olayda sorumluluğu yok anlamına gelmez asla. Tek idmana dahi gelmemiş olsa da basketboldan sorumlu yöneticidir. Federasyona giden GS antetli kağıtlar ilk olarak onu bağlar.

Son olarak Banvit'i tebrik etmişsiniz ama Banvit geçtiğimiz hafta sonu evinde istediği taktirde 20+ şekilde kazanabileceği maçı Bornova'ya 91-71 kaybederek ligin bütün kaderini değiştirmiştir. Ki bugün taktir ettiğiniz Banvit, basketbol camiasından gelen yüksek sesli eleştiriler karşısında ' Maç Satmıyoruz' diye basın açıklaması yapmak zorunda kaldı. O açıklamanın üstüne bugün çıkıp oynadılar.

Cafe Crown sponsorluğunda geçecek anlamsız bir sezona daha engel olması bu skandalın tek faydasıydı. Yıllar sonra 'bizim' diyebileceğimiz bir takım izledik. Cem Akdağ ve Cihansever Yeşildağ ikili sayesinde. Umarım bu yapıyı bozmaya kalkışmaz kimse. Nihayet doğru damar bulundu.

firat selcuk dedi ki...

@dejavu,
dedim ya tufan'ın haberi yoksa ceza fazla.. o olayda haberi var diyorsan o zaman az bile verilmistir ceza.. o konuda ihtimal uzerine konustum zaten..

banvit-bornova macından haberim yoktu o konuda senin gibi basketbolun icinde olan birinden gelen bilgi zaten en dogrusudur..

ayrıca cafe crown damgası bir sure daha surecek gibi, bence skandal olmasa bu sezon kayıp olmazdı, su durumda bile 3. oluyorduk, konsantrasyon gitmese 1. sıra olmasa da 2. sıra zor olmazdı sanırım.. boyle bir skandalın sonunda ozledigimiz teknik kadroya ve takım ruhuna kavustuk yine de.. olaya iyi yonden bakıp hafiften pollyannacılık oynamak lazım..

Ozan dedi ki...

GALATASARAY ismi bunların üzerine o kadar korku salmış ki yendiklerinde birşey oluyor sanıyorlar eğer play-offlara kalsaydık feneri darma duman ederdik bu ruhla

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO