28.03.2010

Derbi : Galatasaray 0-1 Leo Franco

Sene başından beri deyim yerindeyse it gibi bağırıyorum Leo Franco denen kişinin ne mal olduğu hakkında. Çıkıp da en olmadık küfürleri bile edenler oldu bana bu sayfada. Leo Franco kötü dedikçe bazıları inadına destek masalları okudular. Leo Franco kötü kalecidir. Leo Franco Galatasaray tarihinin gördüğü en kötü kalecidir. Bitti. Aksini iddia etmesin kimse. 90+4'te verilmeyen penaltı konuşulur, Güiza'nın verilmeyen ofsaytları konuşulur... Açık konuşayım, iyi ki verilmedi Dos Santos'a yapılan penaltı. O penaltının verilmesi demek son dakikada alınan puanla Leo Franco'nun Galatasaray'ın hakkını gasp etmesinin unutulması demek olurdu. Leo Franco denen adamın sezon başından beri çaldığı bir çok puana 3 yeni puanın eklenişinin unutulması demek olurdu. Bir çizgi kalecisidir bilmem ne kalecisidir aldı yürüyor. Çizgi kalecisi Volkan Demirel 90+1'de Keita'nın topunu mükemmel çıkarıp takımının 3 puanını garantiye aldı. Oyunun içine katılan, pas trafiğine katkısı olan gibi bir çok masalla adı anılan ceza sahası kalecisi denen Leo Franco ise 10 santimetre yanından giden topu tutamayarak takımını şampiyonluktan, Şampiyonlar Ligi'nden ve belki de bir kaç senelik geleceğinden etti. Bu çizgi kalecisi mantığını çözemedim zaten, yeni moda oldu Leo Franco denen futbolcumsu cismi savunmak isteyenlerce.

Ufuk Ceylan çizgi kalecisiymiş, Rijkaard bu yüzden tercih etmiyormuş. Etsin arkadaşım, etsin. Edecek. Oyuna katılan oyuna dahil olan kalecidense efendi gibi kalesinde durup gelen topları ileri yollayıp hiç şov yapmayan kaleciyi tercih ederim. Bana gelen topu tutan kaleci lazım, önüne atılan topu stopere yerden paslayacak kaleci değil. Ufuk Ceylan bugün bu kaleyi alacak 1 numaralı adam olduğunu cümle aleme göstermiştir hiç kaleye geçmemesine rağmen. Aykut Erçetin'i çürüttük 8 yıldır, 2008'deki şampiyonluktaki müthiş performansını bile görmezden geldik bu süreçte. Ufuk'a da aynısını yapmayalım, yapılmasın. Ufuk Ceylan bir şeyler öğrenecekse oynayarak öğrenecek, Leo Franco 8 aydır yaptıklarını bir güzel sıvarken onu tribünde izleyerek değil. Yeter be kardeşim artık. Yeter. Leo Franco denen adam benim takımımın kaderi ile oynamamalı daha fazla. Rakipler tarafından çeriye yollanmış bir casus olsa acır da şu golü yine yemez. Leo Franco Galatasaray kalesinde bu sezonu tamamlar tamamlamaz o ayrı konu ancak önümüzdeki sezon da bu cisim kalede olacaksa ben ümidimi kestim arkadaş. Sistemmiş, gelecekmiş, yapılanmaymış, Rijkaard'mış, altyapıymış dinlemem, umrumda olmaz hiç birisi o Arjantinli tip kalede olduğu sürece.

Evet tüm bu isyan derbi sonrası sinirle yazılmış gibi duruyor. Burada 2.5 yıldır yazıyorum, Leo Franco da 9 aydır bu takımda. Burayı okuyanlar ve beni az çok bilenler şu yazının maçtan 15 dakika sonra değil, 15 gün sonra bile yazılsa kelimesi kelimesine aynı olacağını bilir. Sizlerden ricam "maç sonrası sinirle yazdın, sakinleşsen böyle olmazdı" diye yorumlarla gelmemeniz..
Kaledeki tipi bir kenara koyalım biraz.. Bugün Rijkaard'ın yaptığı önemli bir yanlış vardı. Sürpriz yapayım derken takımın düzenini bozdu. O inandığımız, sonuna dek desteklediğimiz tavrından ve sisteminden ödün verdi yani bugün. 4-2-3-1 veya 4-3-3 oynattı sezon boyunca. 4-4-2'yi basit kupa maçlarında bile denemeyip böyle kritik bir derbide deneyince iş çok başka bir boyut kazandı. İlk yarı ekrana istatistik geldi, kategori şuydu : Başarılı Pas. Galatasaray'da bu sayı rakibin 2 katı olurdu normalde ama ekrana gelen istatistik öyle demiyordu : Galatasaray 47, Fenerbahçe 100 isabetli pas yapmıştı. Rakibi ara sıra 3'e bile katlardık bu pas sayısında ama bugün beceremedik. Alışılan düzen bozulunca alışılan o baskılı ve rakibi bitiren oyun da bozuluyor. Elano ortada oynamaya alışmışken sol açıkta başlıyor ki ortada bile dönem dönem vasatı aşamayan adam solda bitti, sıfır nedir onu gösterdi bize. Keita ise Baros'un yokluğunda Jo da daha gelmemişken forvette verimsizdi bilindiği gibi, yine oynadı orada ve olmadı. Sağa geçtiğinde de pek doğru oynadığı söylenemez. Dos Santos ise takım nasılsa öyle oynadı, takım oynayacak ki o da oynasın, takım durduysa ve hiç bir etki gösteremiyorsa o da özellikle ilk yarı 2 pozisyon dışına hiç gözükmedi. Ha genel anlamda bakıyorum, rakipten eksik mi oynadık? Hayır. Kötü müydük maçın ortalamasına bakınca? Hayır. Sorun şu ki böyle sakin ve durgun bir rakibe oyun olarak daha iyi gözükmemize(oynamak değil, gözükmek) rağmen sahasında derbiye çıkan bir takımın oynaması gerektiği gibi etkili olamadık. Kötü Fenerbahçe'den iyi oynamış olabiliriz, ya da tek kale de oynayabilirdik, derbiyi kazanacak o tempolu ve etkili oyunu oynayamıyorsak tüm maçta rakipten iyi olsak ne değişirdi ki? Tabii şunu es geçmemek lazım, oyun tamamen Fenerbahçe'nin istediği gibi gitti. Baskılı olduğumuz ve her seferinde bir kaç dakika süren dönemleri iyi atlattılar, kalan bölümde de topu iyi kullanıp tempoyu iyi ayarladılar. Sahamızda tempoyu biz yapmalıydık ancak pek iyi olmayan maçta iyi gibi gözüken taraf olmamıza rağmen sadece görüntüde öyle kaldık. İstediğini alan da yaptıran da Fenerbahçe oldu. Yine sistem olayı karşımıza çıkıyor burada. Aylardır sonuna kadar destek olduğumuz sistem Fenerbahçe'nin oyunun akışını ve temposunu belirlemesine izin vermezdi büyük ihtimalle. Bugüne kadar böyle bir şey olmamıştı çünkü.

Topal'ın oynadığı derbiler büyük çoğunluğunda Alex hep etkisiz kalırdı. Bugün de öyle oldu. Topal çıkana dek sahada olmayan Alex bir kaç kere göründü maç içerisinde ve hepsi de Topal kenara geldikten sonra oldu. Topal'ı Alex'e bağlayıp orta sahayı kurtarırdık bir şekilde. Bugün bu iş yapılsa da orta sahada buradan yakalanan avantajı oyun anlamında baskıya çevirecek olan şey yapılamadı. Orta sahayı kontrol edip takımı ileri taşıyacak olan isim Elano olarak öngörüldü ancak Elano bugün sezonun en kötü maçlarından birine imza atınca Arda'nın yokluğu iyice can yaktı. Isınırken bile acı çeken Arda'nın sırf derbide oynamış olmak için oyuna girmesine ise ne olumlu ne olumsuz yaklaşabiliyorum. Böyle bir durumda ben olsam ben de oynardım acılara ve sakatlığa rağmen. Teknik adam bu durumdaki oyuncuyu oyuna alıp almama konusunu düşünürken oyuncunun fikrini de alır genelde, Arda da oynamak istediğini söylediyse eleştirilecek veya iyi karşılanacak bir şey olmamalı. Her şey olması gerektiği gibi gelişti Arda'nın oynaması konusunda..

Taraftara ve tribüne de değinmek istiyorum. Bir olgu yerleşti derbilerde özellikle de; "Metin gibi oynayın" deniyor. Hayır hiç kimse Metin Oktay gibi oynamasın. Zaten oynayamaz da takımın yarısı. Neill, Elano, Santos, Keita, Jo çıkıp da Metin olamazlar o parçalı formanın içinde. Diğer oyuncular da Metin olmasın, Arda çıkıp Arda gibi oynasın, Mehmet de Mehmet gibi oynasın. Herkes kendi gibi, yıldız gibi oynasın o yeter. Hiç kimse Metin gibi olamayacağı için bugün Metin'imiz efsane oldu, unutulmaz oldu, kimsenin yanına yaklaşamayacağı bir isim oldu. Çıkıp da her derbide Metin gibi oynayın diye gereksiz stres yaratmanın alemi yok. Derbide ben son dakikaya kadar rahattım, herhangi bir lig maçı muamelesi yaptım, gün boyu da heyecanlanıp sabırsızlık yaşamadım. Ama sağda solda görüyorum amaçsız bir gerilim, bir stres hakim. Taraftar böyle olunca futbolcu nasıl olmasın. Şu maçı sıradan lig maçı ciddiyetiyle oynasak 3-0 alır yolumuza devam ederiz ama yok, illa ki şovlar yapılacak 1 hafta önceden kılıçlar kuşanılacak insanın ulaşabileceği, görebileceği, duyabileceği her yerde gerginlik tavan yaptırılacak. E böyle taraftar olursan, böyle davranırsan tabii ki sezonun en kritik maçının kendi adına hüsranla sonuçlanmasına engel olamazsın. Maç öncesi rakibe 2 saat boyunca sövüp, maç başladı mı susup oturursan maç kazandıramazsın. Çünkü senin amacın maç değil, rakip takım. Saat 17.00-19.00 arası rakibe a'dan z'ye sövüp tüm hıncını alırsın, maçı da kuzu kuzu izlersin.
Hepsini geçip blogun klasiği olarak son bölümde hakemle bitirelim. Derbi bittiği zaman sonuç ne olursa olsun Cüneyt Çakır ve kararları konuşulur diyen kesin bir hayli çoğunluktaydı. Ben Cüneyt Çakır'ı beğenirim, bazı maçlarında eleştiririm belki ancak tek maç değil de genel olarak bakarsak beğendiğim bir isim kendisi. Derbi nasıl olaysız ve özlendiği gibi sakin geçtiyse hakem konusunda da tartışılan kararlara rağmen olumlu geçti bence. Yarın konuşulan Leo Franco'nun kazmalığı olur, Galatasaray'ın sistemden ödün verip teslim olması olur. Hakem son sıralarda gelir, gelmeli..

8 yorum:

Burak Eken dedi ki...

Önce de demiştim, yine diyorum: Şu adam için, zahmet edip yazı yazdığına bile değmez! O derece umudu kestim artık!

Son 7 maçta kalede Aykut ya da Ufuk olsun, Trabzon'a geçilip 5. olsak bile üzülmem! Çok ciddiyim!

Başlarım total futboluna! Kalendeki adam, rakibin her şutunu "total" bir şekilde yiyor; sonra çıkıp sistemden bahsediyorsun! Futbol kalede başlar, kalede biter. Kalecisi kötü olan takımlar (Aslında kötü olmak bile bir şeydir, Leo kötü bile değil! İltifat ediyorum yani!) başarısız olmaya mahkumdur! Ancak 2002 Brezilya, 2009 Barcelona gibi takımın olacak ki; kaleye kolu, bacağı olan herhangi birini (Marcos, Valdes) koyup başarılı olasın...

Adsız dedi ki...

lehman şu yaşta bile bundan iyi.

Can dedi ki...

Kusura bakma ama, şu maçı Leo Franco'nun üzerine yazmak abesle iştigaldir. Suçlu aramaktan ibarettir. Yazık günah...

Yarın yaz bunu. Başka gün yaz. Tribündeki adamdan farkın kalır mı abi böyle? Maç esnasında oyuncu mu yuhalanır. Biz bu muyuz?

Yoksa yazının geri kalan bölümleri ile ilgili katılmadığım nokta yok neredeyse. Ama bırakalım abi şu oyuncu bazlı söylemleri. O balon, bu kötü. Yazıktır...

firat selcuk dedi ki...

oyuncu bazlı elestirmeyelim, hocayı elestirmeyelim, hakemler cok sıktı onlara deginmeyelim, yoneticiler super kadro kurdu onların sucu yok..

e kim hatalı..

o kaleci o golu yiyorsa hatalıdır, sucludur, macı vermistir, baska acıklaması olmamalı.. kaldı ki bu kalecinin rakibe teslim ettigi ilk mac degil bu..

TCDD dedi ki...

Ben sana katiliyorum,alisma devresi sudur budur deyip adama goz yumduk.Dondu dolasti 35 metreden golu yedi.Sevgili Can yuhalamak neden diyorsun.Sence neden?Emre Trabzon macinda hata yapti kimse yuhalamadi sence neden?Franco bu takimin kalecisi degil.Nasil ki bazilari bu takimin oyuncusu degilse...Sevgilerimle...

mirmak dedi ki...

Franco bu akşam Ali Sami Yen'de kalesinde öldü bu akşam. Artık taraftar sürekli ıslıklar yuhalar onu. Top ona mı geldi? topu ileri attı top taca mı çıktı? taraftar artık yuhalar onu. Degaj mı çekti, top adamını bulmadı mı bir ses yükselecek artık yuuuuh diye. İtiraf edelim yıldızımız barışmadı leo franco ile. bu maçta tek suçlu o değil elbet ama böyle bir golü yemeyeceksin arkadaş. Bunu aykut yese, ufuk yese deriz ki genç kaleci olur öle. ama sen ispanya'da atletico nun kalesini korumuş bir kalecisin, tamam kötü kaleci değilsin belki ama bariz maç vermeye başlamışsın. Son zamanlarda iyi oynamaya başlamıştı halbuki. Ben kendisine sempati ile bakanlardanım ama kredisi iyice azaldı.

burada da bir yazım var...
http://captainlogbook.blogspot.com/2010/03/Franco-Oldu-Ruhuna-Fatiha.html

Sade dedi ki...

Zaten Rijkaard'ın sistemini değiştirmesinin de sebebi Leo Franco, zaten sakat arda'yı oyuna sokan da arda, zaten yıldız dediğimiz oyuncuların vasat performans dahi gösterememesinin sebebi de Leo Franco, zaten hakemin penaltıları görmemesinin de sebebi Leo Franco, zaten taraftarın abuk subuk tezahurat yapmasının da sebebi Leo Franco, zaten caner'i sol bek oynatan da leo franco, zaten canerin topu nereye vurması gerektiğini de söyleyen leo franco, zaten de zaten...

Derda KASAL dedi ki...

Leo Franco hatalıdır tamam , itirazım yok ama Fırat ; Selçuk'a pası atarken hani nerede Galatasaraylı ortasaha oyuncuları
Selçuk topa gol olmayacağını bilmeye bilmeye vururken nerede o Galatasaraylı ortasaha oyuncuları ? Nerede alan müdafaası ... Aslında tribünlerden başlayarak Franco'ya kadar çok hatalar var.
not : Franco seneye büyük olasılık Premier Lig takımlarından birisinin formasını giyecek . Belki devre arasında anlaşamadığı o takımın formasını ...

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO