3.09.2008

Futbolun Beşiği ?

Blogdaki oyun rüzgarından sonra yeniden gerçek futbola dönme zamanı.. Gündüz Alan Curbishley ile ilgili yazarken uzatacaktım ancak hem Football Manager 2009 heyecanı hem de buna ayrı bir postta değinme isteği yüzünden o an yazmadım.

Futbolu kimin bulduğu konusunda Çinliler'den tutun da Türkler'e kadar uzanan çeşitli iddialar var yıllardır. Ancak en çok kabul göreni futbolun ana vatanının İngiltere olduğu. Ancak Premier Lig dönemi ile birlikte futbol ana vatanından iyice uzaklaşmaya başladı, doğduğu yerde futbol kendi kendini idare etmekteyken Premier Lig ticari kapıları ardına kadar açtı ve futbl da başkalaşım geçirmeye başladı bu sayede. Önceleri alışılmışın dışındaki dev sponsorluk anlaşmaları, sıradışı bir para akışı gibi etkenler hoş gözüküyordu. Ancak özellikle 2000'li yıllardan sonra futbol İngiltere sınırları içerisinde özünden uzaklaştı ve sadece İngiltere'deki değil tüm dünyadaki yatırımcıların ilgisini çekmeye başladı.
Ligin genel yapısına baktığımız zaman İngiliz kimliğinden çok uzaklaştığını görüyoruz. En basitinden eskiden İngiliz Futbolu dendiği zaman akla ilk gelen şey havadan atılan uzun mesafeli paslar oluyordu. 20 takımlı Premier Lig'i düşünelim alt ligleri bir kenara koyup, bildiğimiz o klasik İngiliz Futbolunu oynayan bir takım görmek mümkün değil. Elbette oynayan var, 5 maç belki oynuyor o takımlar da, hadi en fazla 10 diyelim. Daha güzel bir örnek vermek gerekirse, avrupa kupası maçlarında ekranda ismi yazmasa ve televizyonun sesini kapatsak hangi takımın İngiliz olduğunu kestirmek 10-15 yıl öncekine göre çok daha zor olur. Ligin geldiği bu nokta herkesi rahatsız etmeyebilir elbette, yeşil sahada koşturan adamları izleyip "keyifliydi" diyerek geçip gitmek kolay olur. Ancak görülen de birşey var ki İngiliz Futbolu denen şey yok olmak üzere. İngiltere'nin ne derece evrim geçirdiğini görmek için Arsenal'e bakmak yeterli. Wenger öyle bir sistem kurdu ki tüm dünyadan oyuncular burada altyapı eğitimini alıp dünyanın en çok izlenen liginde kendilerini gösteriyorlar, ancak tercihleri elbette kendi milli takımları oluyor, Fildişi Sahilleri'nden Gana'dan, Mali'den gelip de ben İngiltere için oynayayım diyeni yok, varsa da bir elin parmakları bile etmez. Arsenal'i geçtim, diğer takımlarda da şöyle kemik kadrosu İngiliz olan bir takıma rastlamak çok güç, illa ki bir şekilde araya avrupalı veya güney amerikalı birileri giriyor. Tam bir İngiliz kulübü diyebileceğimiz takım yok şu an ortada.
Sadece futbol olarak mı peki bu kimlik kaybı ? Elbette değil, futbol sahasının dışında da durum aynı, herkesin bildiği gibi daha iki gün önce bir İngiliz kulübü satıldı : Manchester City. Normalde bu satışta Arapların almasını geçtim satanın İngiliz olması lazım ki mantıklı görünsün, ancak satan adam da Taylandlı olunca durup düşünmek gerekiyor. Bir takım el değiştiriyor ve bu el değişimi Araplar ile Taylandlı batık bir iş adamı arasında oluyor, garip doğrusu. Futbol iş adamlarının ticari oyuncağı haline gelmemeliydi bu kadar kolay bir şekilde. İngilizlerin sembol kulüplerine bakıyoruz, hepsi iş adamlarının ellerinde. Chelsea, Liverpool, Manchester United gibi devlerle birlikte diğer takımlar da dışarıdan gelen patronların eline geçiyor birer birer. Bu konuda en fazla direnç gösteren Arsenal başkanı Peter Hill-Wood ancak O'nun da takımının yedek kulübesi de dahil olmak üzereye sahaya İngiliz oyuncu olmadan çıktığını hepimiz anımsıyoruz. Saha içi ve dışı, her anlamda kimliğini yitiren bir İngiltere var önümüzde. Euro 2008'e katılamamalarında teknik direktör bazındaki oyun anlayışına bağlı başarısızlığın etkisi de büyük ancak yukarıda bahsi geçen etkenlerin de buna sebep olduğunu unutmamak lazım.
Bugün futbolun ana vatanının milli takımında bir İngiliz'in takımı yönetiyor olması gerekirken koltukta oturanın İtalyan olduğunu görüyoruz. Bir istisna denebilir ancak 2 sene önce de İsveçli Eriksson vardı başlarında, değişen şey hocanın uyruğu sadece. Koskoca İngiltere'den neden teknik direktör çıkmadığı konusu da yine kaybolan İngiliz Futbolu'nda ve Premier Lig ile birlikte değişen sistemde gizli. İngiltere Premier Ligi'nde 3. hafta sonunda 2 teknik adam kulübünden ayrılacak deseler buna kim inanırdı ? Önce Kevin Keegan geç kalınmış bir hamle olsa da gönderildi, üzerinden bir gün geçti bugün de Alan Curbishley istifa etti. Türkiye'de bile daha görevini bırakan yokken bu pek sıradışı oldu İngiltere için. Bu gelişmeler bir kaç sene içerisinde Ada futbolunda da Hikmet Karaman, Ümit Kayıhan, Yılmaz Vural türevi hocalar mı doğacak sorusunu akıllara getiriyor. Zaten futbol geleneği kaybolmaya yüz tutmuş İngiltere'de bir de böyle gezici kütüphane tadında teknik direktörler çıkar, orta sıradaki takımlar da senede 3-4 hocayla çalışmaya başlarsa iyice dibe vurmuş olacaklar. Oyuncu yetişmiyor ki bu kendilerinin de en büyük sorunu zaten, teknik adamdan da bu paragrafta bahsettik istikrarlı ve sürekli bir isim yok ellerinde Sir Alex Ferguson dışında. Ki Ferguson sadece İngiltere değil avrupa için de eşsiz bir örnek Auxerre ile 43 yıl çalışmış Guy Roux ile birlikte. Neyse, nerde kalmıştık, eskisi gibi efsanevi ve yıldız oyuncu yetişmiyor, istikrarlı ve başarılı bir teknik adam yok, teknik adamın olmadığı yerde antrenör bulmak da zor, kulüpler kendi ellerinde değil, ligin temelini yabancı oyuncular oluşturuyor... Sürüp gidecek bu böyle, sorun çok ama çözüm konusunda somut atılan adımlar yok İngiltere'de.
Böylesine uzun ve detaylı bir yazının kıvılcımı Alan Curbishley ve Kevin Keegan'ın 3. haftada takımlarından ayrılmaları oldu. Kimliğini ve yapısını kaybetse de İngilizler istikrar, devamlılık ve sadakat açısından avrupanın belki de en saygın ülkesiydi ancak bu sezon bu da ellerinden uçup gitmişe benziyor. İspanya ve İtalya'da da yabancı oyuncu sayısı çok fazla ancak kulüplerin başında kendi adamları olduğu sürece İngiltere gibi sıkıcı, yıkıcı ve tatsız bir değişime girmeleri imkansız gözüküyor. Futbolun Beşiği lakaplı İngiltere'de durum böyleyken insanın "Bu mu Futbolun Beşiği denen şey?" diye dalga geçercesine sorası geliyor.

NOT : Alan Curbishley ile Kevin Keegan'ın ortak fotoğrafını bulayım diyordum da böylesini de bulacağımı hiç düşünmemiştim..

1 yorum:

Cenky dedi ki...

Güzel yazı, doğru tespitler. İngiliz futbolu tükeniyor, İngiltere'de oynanan endüstriyel futbol doğuyor artık!

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO