8.07.2009

Katil Martı #4 : Hedef Süper Lig

Galatasaray'ın takviyesiyle ligin üst düzey takımlarından biri haline gelen Marmarissporla 3. sezona başlıyoruz. Geçen sezon olduğu gibi bu sezon da açılışı Hacettepe ile yapıyoruz. Sağolsunlar geçen sezon 6 puanı cebimize indirmiştik kendileri sayesinde. Bu sezonu da 3 puanla açıyorduk Ankara'da kendilerini yenerek. Bir sonraki rakip Türkiye Kupası 1. Ön Eleme Turu'nda rahatça geçeceğimiz GASKİ oluyordu. Kupada güle oynaya tur geçmeye başladığımıza göre işler yolunda gidiyor olmalıydı. Karabük'ü Marmaris'ten 2 golle uğurlayıp sezona kayıpsız devam ediyorduk. İlk engel güçlü rakibimiz İstanbul Büyükşehir Belediye oluyordu. Deplasmanda 3-3'lük beraberliği başarı sayıp 2. Ön Eleme Turu'nda Süper Lig temsilcisi Giresunspor'un karşısına çıkıyorduk. Marmaris'te oynadığımız için turu cepte görüp rahat tavır takınmamız pahalıya patlıyordu ve 1-3'lük skorla Türkiye Kupası maceramızı daha Eylül ayında noktalıyorduk. Sahamızda Adana Demir'e, deplasmanda da Karşıyaka'ya kaybedip orta sıralara ışık hızıyla geriliyorduk. Ancak seri halde gelen 3 galibiyet yine bizi liderlik yarışına taşıyordu. Sezon öncesi yönetime verdiğimiz söz ligin üst bölümünde kalmaktı ancak play-off ve belki bir mucize olursa direkt çıkmak için çabalayacaktık görünüşe göre. Deplasmanda değil ama içeride yaşanan kayıplar canımızı sıkıyordu. Yine de ilk sezonda hedeflenen oyun karakterini iyice kazanmıştık artık. Bir kere öne geçtik mi bizi yenmeleri imkansız hale gelmişti. Yine de istenen oyunu net olarak yansıtamıyorduk, bir kaç ufak sıkıntı oluyordu. 3 maçlık seriden sonraki 2 maçı 1 puanla geçirip direkt çıkma mücadelesinden play-off mücadelesine iniyorduk. Sonrasında ise 4 maçta içerideki 2 tanesini alıp deplasmandaki 2 tanesini kaybediyorduk. Bir karakter ve süreklilik kazanalım derken bu değildi söylemek istediğim, emin olabilirsiniz buna :)

Bu ilginç seride 4. maçta Altay'ı yendikten sonra devam ve bu maçı da kapsayan ayrı bir seride zirveye öyle bir adım atıyorduk ki ben de Marmarisspor yönetimi ve taraftarları da gözlerine inanamıyorlardı. İlk yarının son 5 haftasını galibiyetle tamamlayıp Süper Lig kapısından kafamızı uzatıp ne var ne yok diye bakınıyorduk. İlk yarı sonlanmıştı ve tatmin olmuştuk fazlasıyla. İkinci yarı yeni yılın 2. günü başlamış ve biz yine pek sevgili rakibimiz, ligde keşke herkes senin gibi olsa dediğimiz Hacettpe ile karşılaşıyorduk. 2-0'lık galibiyetle 2 sezonda 4'te 4 yapmış oluyorduk kendilerine karşı. Transfer dönemine gelindiğinde geçilen iki sezondaki gibi büyük bir hareketlilik yaşamıyorduk. Hacettepe maçının 2 gün sonrasında Galatasaray altyapıdan yetiştirdiği Alman kalecisi Schulz'u kiralıyordu bize. Sezon içerisinde pek kaleyi koruyamayacaktı Ersel Çetinkaya dururken. İstanbul BŞB bu defa kendi sahamızda berabere kalıyorduk. Uzunca bir süredir maç kazanmaya alışan takım bu maçı kaybetme tehlikesi yaşamıştı. Sağ bekte Inter'den bedelsiz alınan Rincon sezonun ilk yarısının tamamında olduğu gibi ikinci yarıya da kötü başlamıştı, kendisini satma niyetimizi herkese duyurunca Altay talip oluyordu. 18 maç iyi-kötü idare edip 19. maçta sabırları taşırmıştı. Altay'ın 80.000 Euro'yu 6 ayda ödeme teklifine düşünmeden evet diyerek bu beladan kurtuluyorduk. Transferde sezon öncesi bedelsiz oyunculara yönelip bir kaç isim satıp bütçeye katkı yapmamız işimize yarıyordu. Ufak tefek biriken paralarla 230.000 € karşılığı Erdem Özgenç'i Diyarbakır'dan alıyorduk. Sağ bekte Rincon gibi bir felaketin üstüne gelen bu transfer bayram havası estirmişti taraftarlar arasında. Takımı berbat konumda olsa da Erdem o sezonun ilk yarısında yılın en iyi performanslarından birini sergiliyordu çünkü. Sağ bekteki açık da böylece kapatılmıştı. Marmaris bir sonraki maçında Karabükspor'u hem de deplasmanda tam 4-1 mağlup ederek güçlendiğini herkese kanıtlıyor ve 20. hafta sonunda 2. sıraya kadar yükseliyordu. Sezon başında tahmin edilemeyen bir yerde ve hiç uyanmak istemediğimiz bir rüyanın orta yerinde bulmuştuk kendimizi.
Sezon içerisinde öne çıkan isimlerimiz Ümit Milli Takım'ın da yıldızlarından olan Ali Helvacı ve yaşı ilk başlarda soru işareti olan Serdar Samatyalı oluyordu. Serdar uzaktan attığı gollerle takımın sürpriz golcüsü oluyordu. Savunmadaki Emre Anuk ve Anıl Karaer de kritik gollere imza atıyorlardı duran toplarda ileri çıkarak. Transferde kadroya kattığımız son isim Eskişehirspor yedek kulübesinin müdavimi Serkan Çalık oluyordu. 95.000 € ödeyerek bütçeyi sıfırlıyorduk ve tamamen maçlara konsantre oluyorduk artık. Yakaladığımız güzel seriyi bozan takım Adana Demir oluyordu, Adana deplasmanından yine boş dönüyorduk. Ancak intikamın soğuk yenen bir yemek çeşidi olduğunu günü gelince hatırlatacaktık kendilerine. Ardından bir darbe de Karşıyaka'dan geliyordu. İlk yarıdaki senaryo baştan mı yazılıyordu ne ? Neyse ki lider Manisa deplasmanında 1-1 berabere kalıp şoku atlatıyorduk. Marmaris'e döndüğümüzde ise kurban Malatyaspor oluyordu. 3 puansız geçen 3 haftanın acısını 5-1'lik galibiyetle alıp silkeleniyorduk. Kayseri Erciyes deplasmanındaki 3-2'lik galibiyetle birlikte zirveyle aradaki fark 1'e iniyor ve rüya bizim için tekrar başlıyordu. Orta sıra takımları olan Sakarya ve Kasımpaşa ile ilki deplasmanda olmak üzere 0-0'lık beraberlikler alıp 3. sıraya iniyorduk. İzmir'de karşılaştığımız Bucaspor'u yeni transfer Serkan Çalık'ın şovuyla geçip bir basamak yükselmenin keyfine varıyorduk. Her zaman olduğu gibi huzur bizim için lükstü, Dardanel Marmaris'te 1-0 kazanıp 3. sıraya itiyordu bizi. Neyse ki üst tarafla aramızda çok fark yoktu, birinden biri kötü seri yapsa son anda 2. sırayı alabilirdik. Ancak bir Başka İzmir deplasmanında Altay'a 1-3 yenilince play-off mücadelesi vereceğimizin sinyallerini alıyorduk. Ancak Manisa'nın ve Karşıyaka'nın birbirleriyle oynaması ve maçın berabere bitmesiyle ilk 2 sıra ile aramız 1'er puan açılıyordu sadece. 31. haftada küme düşmesi bir önceki hafta kesinleşen Diyarbakır'ı 2-1 ile geçiyorduk ve yukarıya doğru önemli bir adım atıyorduk. 32. Hafta alınan Karadenizspor yenilgisi moralleri bozmamalıydı. 57 puanımız vardı ve hala bir umudumuz vardı. Karşıyaka Karabük deplasmanında yenilmişti ne de olsa. Onlar 58 puandaydı. Manisa'nın puanı ise 60'tı.
33. hafta Marmaris'te küme düşmüş Samsun'u yeniyorduk. Bizimkiyle aynı saatte oynanan diğer maçta ise Manisa kendi sahasında Karabük'ü son dakika golüyle geçip puanını 63 yapıyordu. Biz 60 puanla ikinci sıraya geçip Marmaris'i bir kez daha bayram yerine döndürmüştük çünkü Karşıyaka kendi sahasında İstanbul BŞB'ne mağlup olmuştu. Son hafta ise biz Kocaelispor deplasmanına gidiyorduk ki rakibimiz bizi 2 farklı yenerse önümüze geçiyordu ikili averajla. Zor başlayan maçta geriye düşüp ikinci yarı tarihi bir oyun ortaya koyup Serdar Samatyalı, Ali Helvacı ve Fatih Şen'in golleriyle 3-2 kazanmuştık. Deplasmanda unutulmaz bir zafer elde edip 2. olarak Bank Asya 1. Lig'den Süper Lig'e terfi etme sevincini yaşıyorduk yani, diğer maçların hiç önemi kalmamıştı. Karşıyaka Adana Demir'i yenip puanını 61 yapıp 3. sırada kalıyordu. Ama o da ne ? Karşıyaka'yı yenip bizim 2. olmamızda büyük katkı sağlayan İstanbul BŞB bu defa da Manisa deplasmanından galibiyetle dönüyordu son haftada. Son 4 maçta 12 puan almalarına rağmen play-off'u kaçırsalar da Marmarisspor için inanılmaz bir mucizede başrolü oynuyorlardı, Marmarisspor 2010/2011 Sezonu Bank Asya 1. Lig Şampiyonu olarak Süper Lig'deydi artık !

Sezon başı beklenen 7. sıra, bizim play-off oynama hedefimiz ile daha da gelişmişti. Aslında biz sezon başı play-off için hedeflenen 60'lı puanı almıştık, hedefimizde sapma yoktu. Bir önceki sezon 66 olan şampiyonluk barajının bu sene artmasını beklediğimiz için hedef play-off olmuştu. Lig bizi yanıltınca ve biz play-off için hedeflediğimiz puanı almayı başarınca bir anda şampiyon olarak Süper Lig'in yolunu tutuyorduk. Üstelik hiç hesapta yokken ligin en golcü takımı da olmuştuk.

5. bölümde artık Süper Lig'de oynayan bir takımın hikayesini okuyacaksınız. Tarihinde ilk kez bu lige yükselen takımın amacı tekrar Bank Asya yüzü görmemek olacak.

- Katil Martı #1 : Başlangıç
- Katil Martı #2 : Bank Asya'ya Merhaba
- Katil Martı #3 : Bank Asya'ya Merhaba 2. Bölüm

12 yorum:

kosebole dedi ki...

teşekkürler üstad seriyi takip ediyorum ve 5. bölümü sabırsızlıkla bekliyorum

Hüseyin A. dedi ki...

Mavi Şimşek Oleyy Mavi Şimşek Oleyy :))

bizim takım böyle heryerde bir gıcıklık yapar :)

Utku NALBANT dedi ki...

takipteyim bende Karabük sporla başladım seriye :)

erenbatum dedi ki...

Valla üstad iştah kabarıyor adanasporlada ben mi başlasam yada dahaiyisi üsküdar anadolu 1908 daha iyi tam efsane olur. Bu arada bir istikrar sorunu yok mu takımda çok oyuncu gelip gidiyor çok mu transfer meraklısısın yoksa kiralık muhabbeti artı kan uyuşmazlığı bu yola mı sevk etti takipteyim süper oluyor futbolsuz günlerde

firat selcuk dedi ki...

istikrar sorunu olduğu için 4 bölümdür o dediğim şeyler oluyor, tam yoluna girdi derken karışıyor işler.. ama süper lig'e çıkışımda ara transferde kadroyu bozmayıp sadece eksik olan yere tek transfer yapınca takım istikrarı yakaladı.. transferi severim ama bu kadarı da abartı, ancak küçük takım olunca geçişler çok oluyor, yaşlılara yönelince bazıları tutmuyor ve sezon ortasında takım yenilemek zorunda kalınabiliyor bazen..

Baris dedi ki...

Antreman olarak nasıl bir düzenin var ?

firat selcuk dedi ki...

her bolge icin ayrı program yapıyorum.. belirli bir antrenman yapıyorum o anlık isteklerim nasıl karsılanacaksa..

muyek dedi ki...

Ya kusura bakma cahilligime ver sorularimi, ben cok cok eskiden 96-97 yillarinda Championship Manager oynuyordum o zamanlar bilgisayar basindan kalkamiyordum , tekrardan 2000 yilinda oynamaya kalktim ayni oyunun 2000li versiyonunu pek beceremedim acikcasi , cok karisik detayli geldi..


Simdi bu oyun Championship Manager mi ya da tam adi nedir ve de benim bu oyunu detayli okuyup nerden ogrenebilirim inceliklerini :) Resmen su an kendimi 6 yasinda cocuk gibi hissettim ama kusura bakmayin.

firat selcuk dedi ki...

@muyek,
şöyle özet geçeyim ben..

bu gördüğün football manager 2009, yani senin bildiğin ismiyle 90larda oynadığın championship manager serisinin günümüzdeki devamı.. 2004/2005 sezonu öncesi yapımcı firma sports interactive ile eidos yollarını ayırdılar, isim hakkı edios'ta kaldı, oyuncu veritabanı ve teknik özellikleirn hepsi sports interactive'de kaldı, onlar da isim hakkı ellerinde olmadığı için adını football manager olarak değiştirdiler..

cm adıyla 2005'ten beri bir oyun çıkıyor piyasaya ama eskisiyle alakası yok, sadece adı aynı..

umarım açıklayıcı olmuştur :)

muyek dedi ki...

Tesekkurler peki bu oyunun turkce yamasi falan mevcut mu ? Direk cd yi alip pc ye kuruoruz sonra kurcalaya kurcalaya ogrenior muyuz , transfer yapmayi , stad insa etmeyi ya da diger ekstra seyleri

firat selcuk dedi ki...

türkçe yama için turksportal.net'e göz atın derim.. ben 99'dan beri ingilizceye alıştığım için türkçe oynamak garibime gidiyor, o yüzden türkçe'nin nasıl çalıştığı konusunda bilgim yok, bugüne kadar 1-2 kere yükledim o da 3 sene önceydi en son..

mantık olarak değişen pek şey yok.. daha önceden oynadığına göre sorun olmayacaktır yenisine alışman..

torres dedi ki...

Bu seri sayesinde, Karadenizspor'da başlama isteği belirdi bende de, eheh. Serinin devamını büyük bir heyecanla bekliyoruz...

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO