11.07.2009

Zayton Cup #3 : Galatasaray 0-1 Leverkusen

Hazırlık kampını noktalayan maçtan yenilgiyle ayrıldık ve 2.'lik kupasıyla yetindik. Bundan sonra sezon resmen açılıyor ve perşembe akşamı Tobol'a konuk oluyoruz. Takım son maç olsa da henüz net bir fikir veremedi, Rijkaard'ın sistemi hazır olsa da kritik birkaç noktada tercihlerin ne olacağı belli değil. Bir önceki maçta bahsettiğim gibi tek tek oyunculara bakarak genel bir değerlendirme yapabiliriz. İlk 11'de olması kesin olan oyuncuları yazmıyorum. Servet'in gücünden, Baros'un hızından veya ne bileyim Arda'nın tekniğinden bahsetmek eminim ki okuyucu için de sıkıcı olacaktır. Tekrar tekrar aynı şeyleri hem de uzun uzun dinlemeyi kimse istemeyecektir. Maçı genel olarak yorumlamaya kalkarsak da mağlubiyete takılmamak lazım. Çoğu kalecinin yemeyeceği basit bir golü yedi kaleci, hepsi bu. Bir gol atsak ve beraberliği sağlasak 4-5 cm. daha uzun bir kupa alacaktık sadece. Aradaki tek fark bu oldu. Neyse dönelim oyunculara..

Kaleciler :
- Emirhan Ergün : Orkun veya Aykut'tan biri ayrılırsa 3. kaleci olacak, henüz daha ileriye gitmesine imkan yok. Değerlendirilecek bir yanı da olmadı zaten ilk maç dışında.
- Orkun Usak : Bu maçta yediği golü Aykut kalede olsa yemezdi diye gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. O halde kendisi için uzun uzadıya konuşmanın anlamı yok, Orkun'un bu kulüpteki yeri en fazla 2. kalecilik olacak.
- Aykut Erçetin : Leo Franco'yu zorlayabilecek bir isimdir benim gözümde, bugünkü maçta karşı karşıya pozisyonlarda çıkışları çok iyiydi, zamanlamayı geciktirse veya erken yapsa sorun olabilecek yerlerde çok iyi tutturdu yapması gerekenleri. Kamp döneminde herkes kadar şans bulsa da kalede olduğu zaman güven verip korkutmayan tek isimdi.

Savunma :
- Volkan Yaman : Rijkaard'ın Alparslan'ı daha fazla tercih etmesi kendisini gözden düşürdü. Genel olarak bakınca da hantallığını üzerinden atması gerekiyor, yoksa işi çok zor. Önceden Hakan'ın biraz kötü oynaması yeterliydi kendisinin kadroya girmesi için. Şimdi Alparslan ile de uğraşacak, uygun teklif gelse küçük bir gelir elde edilebilir aslında.
- Alparslan Erdem : Hakan'ın ilk alternatifi olacağını gösterdi hazırlık kampında. Bu maçta kamptaki en iyi performansını sergiledi. Kleve maçında Sabri'nin yolunda ilerlediğini söylemiştim ki ilerleyen günlerde kendini bulup ileriye doğru ve seri oynamayı ister bir yapıdaydı. Takımda Hakan'ı tam anlamıyla yedekleyebilmesi için topla oynama sevdasından biraz vazgeçmeli. Çok fazla oynayıp topu olmayacak yerlerde ezip yok ediyor bazen, bunu engelleyip yeteneklerini takım oyununa uydurması lazım. Bu maçta her ne kadar en iyi oyununu oynadı desek de topla gereğinden fazla oynadığı gerçeğini değiştirmiyor bu. Şimdi oynadığının yarısı kadar oynamalı en fazla, topla daha fazla haşır neşir oldukta işi çok zor.
- Gökhan Zan : 4 maçlık hazırlık kampında "sık sakatlanır" laflarını şimdilik haksız çıkardı. Leverkusen maçındaki oyununu sezon boyu oynasa kimsenin çıkıp da kendisine itiraz edeceğini sanmıyorum. İlk 11 veya kulübe, nerede olursa olsun yararlı bir transfer olduğu açık. Eğer Servet'le birlikte 11'de oynarsa Milli Takım için bulunmaz bir nimet olur, iki ana stoperin sezon içerisinde haftada 2 kere yanyana oynaması çoğu ülke için güzel bir hayal konumundayken Türkiye'nin böyle bir şansı var.
- Emre Güngör : O da sakatlık belasının etkisiyle kampta dikkatleri üzerine çekti acaba yine sakatlanır da takımdan uzak kalır mı diye. Neyse ki fizik olarak toparlanmış ve kendini yavaş yavaş bulmaya başlamış bir Emre olarak çıktı karşımıza. 11'i zorlayıp belki de devamlı oynayabilecek bir kapasitede, yeter ki 1 ay oynayıp 2 ay sakat gezmesin.
- Murat Akça : Kendisi mutlaka oynayacağı bir kulübe kiralanmak zorunda. Ne kadar yetenekli olursa olsun yaşı yüzünden Milli Takım seviyesindeki 4 stoperi geçip de forma bulması imkansıza yakın. Puyol, Marquez, Pique, Milito gibi isimlerin ardında şans bekleyen Caceres'e benziyor durumu biraz da.
- Emrah Yollu : Emrah Murat'tan da beter konumda. Takımda oynaması çok zor, kanatlara kaydırılsa sol kanatta zaten Volkan Yaman ihraç fazlası gibi duruyor, sağda bir ihtimal şans bulabilirdi ama Uğur iyi geliyor, Sabri zaten orada bir şekilde yer buluyor nasıl oluyorsa, bir de transfer gelirse güle güle Emrah deriz. Aslında transfere de gerek yok bunu demek için.
- Uğur Uçar : O'nu çok özledik be.. 3 numaralı formasıyla sağdan bindirip zaman zaman forvette en ileride duran oyuncudan bile daha uca gidip hücum prese katkıda bulunması, hepsini çok özlemişiz. Bugün kendisi tüm bunları yaparken 2 sezon önceki Uğur'u anımsattı bizlere. 90 dakikayı çıkarak duruma gelmek üzere, bu formayı giyip de hiç çıkarmaması gerekenlerden. 1-2 maç kötü oynama hakkı olacaktır sezon başında, bu dönemde basın ve çekirdekçi taraftar üzerine gitmemeyi başarırsa kendisini yeniden kazanmış olacağız.
- Sabri Sarıoğlu : Sağ bekte ne yaparsa yapsın tutmayacağı belli bunun. Zorlamanın alemi yok ancak 4 senedir zorluyoruz, nasıl bir mantıkla yapıldığını anlayabilmiş değilim hala. Kendisinin sahada olumlu iş yapabilmesi için orta sahanın ortasında Barış Özbek'in işini yaptırmak gerektiğine inanıyorum yıllardır. Ortaya koyup arı gibi koştur adamlara yapış hiç bırakma denecek Sabri'ye, o zaman fizik gücü ve hızıyla kendisi bir nebze yararlı olur. Pozisyonu gereği orta da açamayacağı için hücumlarımız tribündeki köftecide son bulmayacak. Bugün bu maçta Rijkaard kendisini bu mevkiide denedi ve şunu söyleyebilirim, kamp döneminde Sabri'nin en az rahatsızlık verip belki de izleyenleri sinirlendirmediği tek maç oldu bu. Bunu umarım hocamız da görüyordur. Sağ bekte tutmayacağını beşiğinde mışıl mışıl uyuyan bebek bile biliyor.
- Serkan Kurtuluş : Geçen sezon az çok şans bulup hazırlık kampında o referansla bir şeyler yapma gayretindeydi. 11'de çıkıp 90 dakikayı götürecek durumda değil ama Sabri'den kat kat daha iyi bir sağ bek olduğu için Uğur'un arkasında yedek beklemesi en mantıklı yol. Sağ açık da oynayabildiği için kulübede iki mevkiiyi dolduran bir alternatif olarak işe yarar.

Orta Saha :
- Mustafa Sarp : Kampın belki de en göze batan ismiydi gençlerle birlikte. Onlar kadar çalıştı, onlar kadar aç olduğunu gösterdi, bu takımın devamlı oyuncusu olmasına hiç şaşırmayacağım. Piyango gibi bir transferdi ki o piyango biletinde amortiden çok daha fazlasını tutturdu Galatasaray.
- Emre Çolak : Mlada Boleslav maçlarında Arda'nın yarattığı heyecanın aynısını yarattı Emre. Adam geçerken yolda yürür gibi rahat, şut çekerken sorumluluğunun bilincinde ve kendine güveni yerinde. Mental açıdan çok iyi konumda kendisi, teknik olarak da herhangi bir kusurunu göremiyorum. Topla oynaması gerektiği kadar oynuyor, bir şeyler yapamayacağını gördüğü anda zorlamayı bırakıp hemen pas verip pozisyonun devamlılığını sağlıyor. Mental olarak yeterli konumda, teknik özellikler yerinde, e fiziksel özellikleri zayıf olabilir biraz, buna takılmamak lazım. 1 sezon boyunca Albert Roca'nın elinde o fizik açığını da rahatlıkla kapatır. Kampın en büyük patlamasını yapan oyuncusuydu, gençleri geçtim tüm kadronun en iyisiydi.
- Serdar Eylik : Her şeyimizi Barcelona'ya benzettiğimiz bu günlerde kendisini Rijkaard döneminin Giovani Dos Santos'una benzetmek hata olmaz. Zaman zaman oynayıp kalitesini gösterdiği sürece kendisinden kimse şikayetçi olmayacak. Tek dileğimiz saçma saçma bir yere kiralanmayıp takımda tutulması.
- Barış Özbek : Birileri bu adamı uzaklaştırmalı takımdan, başka bir yorumum yok kendisiyle ilgili.
- Aydın Yılmaz : Topsuz alanda hakkını yememeliyiz, çok iyi ve çok başarılı bir isim. Nerede durup nereye yöneleceğini iyi biliyor ama topu ayağına aldığı anda bir çuval inciri berbat ediyor. E topsuz da futbol oynanmayacağına göre hem kendisinin oturup düşünmesi lazım hem de yönetimin bir an önce her maç en az 60-70 dakika oynayacağı bir kulübe yollaması lazım. Bu kadar şans bulup da bu kadar değerlendiremeyen bir tane daha adam var yakın geçmişte, başka da yok. Diğer adam alt maddede..
- Mehmet Güven : Ne yapıyor ne ediyor bilmiyorum ama takımda bir şekilde yer ediniyor, tebrik ederim kendisini buradan. Antrenmanda Maradona gibi döktürüp sahada bir halt yiyemeyen adamlar vardır, öyle bir isim mi diyorum hep. Yoksa başka açıklaması olmamalı bu adamın böyle her hocanın rotasyonunda yer bulmasının.
- Caner Öztel : Kendisinin kampta olduğunu hatırlayan var mı ki ? Kleve maçından sonra buhar oldu uçtu gitti adeta.
- Cassio Lincoln : Kampa katılmayıp da gündemden düşmemeyi başardı ya, pes. O yüzden listenin ucuna iliştirdim kendisini.

Forvet :
- Cem Sultan : Üzerine düşülse olacak belki ama bu sezon oynaması çok zor mevcut sistemde. Murat Akça gibi oynama koşuluyla bir kulübe verilmeli, oynatılmazsa tazminat alınmalı bir şeyler yapılmalı. Bu yetenek bu sezon değil ama 2 sezon sonra çok işimize yarayacak. Önümüzdeki 2 sezonun ilkini dışarıda geçirip kendini kanıtlayıp diğerinde de kulübede takımda ısınarak geçirmeli. Bu yeteneği kaybetmemeli Galatasaray, yazık olur yoksa.
- Erhan Şentürk : Bu maç gösterdi ki kendisi ileri 3'lünün ortasındaki merkez forvet olamaz. Önceki maçlarda bu mevkiide oynamadığı için kendisinin hem ortada hem sağda olabileceğini düşündük ama ortada ana forvet olma konusunda çok yetersiz. Leverkusen maçını izleyen çoğu kişi bunu farketmiş olmalı. Ancak forvette sağ pozisyonda oynadığı vakit çok çok işimize yarayacak kendisi. Bu sezon takımda kalacak ve bu şansını iyi değerlendirmek zorunda çünkü bu şansı değerlendiremezse kiralanarak gideceği kulüp sayısı artar ilerleyen sezonlarda.
- Özgürcan Özcan : Takımda kalacak sanki, öyle bir izlenim aldım. Güçlü fiziği kendisi için çok büyük avantaj ki Rijkaard'ın da esas önem verdiği konu bu olmalı. Güçlü fizik derken Zlatan demiyoruz elbette ama O'nun 2 basamak altında rotasyonda şans bulan kaliteli forvet pozisyonunu dolduracak kalitede. Bu sezon kiralanmasını düşünmemek lazım artık, saçmalamaktan öteye gitmez öyle bir karar verilirse.
- Yaser Yıldız : Kampta günden güne yükselen ve mükemmele doğru giden bir grafiği olduğunu söyleyenler var ancak ben o ışığı henüz net olarak alamadım kendisinden. Belki bir iki maç daha bekleyip net olarak karar vermeliyiz. İşin kısmen ciddiye bineceği Tobol maçları kendisi için önemli bir sınav olacak oynatılırsa.

Bu maçı da katarak Zayton Cup ve kamp boyu oyuncuların nasıl izlenimler bıraktığından kısaca bahsetmiş olduk. Bundan sonrası futbolcuların esas işinin başladığı nokta, bıraktıkları olumlu izlenimlerin devamlılığını sağlayanlar 1 ay sonra takımda kalacak, bunu sürdüremeyenler ise Ali Sami Yen'in futbolcu tribününden veya kiralık olarak gittikleri şehirlerde televizyondan izleyecekler arkadaşlarını. 1 ay sonra Mehmet Güven, Barış ve Sabri kadroda olmasa hiç itiraz etmem sanırım.

13 yorum:

mre dedi ki...

Barış Özbek hakkında yazdıklarınızla bir çuval incir berbat olmuş. koca yazı güvenilirliğini ve işlevini kaybetmiş. Enerjisini aklıyla bütünleştirdiğinde çok faydalı, ayrıca temel futbol bilgisi hatırı sayılır derecede iyi.bu tarz bir adamı Anadolu'dan bir takımdan 3-4 milyon euro'dan aşağı alamayız.

Temur dedi ki...

Barış konusundaki görüşünü şaşırdım franchi. Her ne kadar bazen haddi olmayan işler yapmaya çalışsa da şu an fizik kondisyon olarakda verim olarak da takımın en ilerideki oyuncularından biri bana kalırsa. Ha uyuz mu? Evet uyuz!

Ögeday Karabulut dedi ki...

Mehmet Güven, Adnan Polat'ın yeğeniymiş şeklinde bir rivayet duydum üşenip araştırmadım. Ama düşünüyorum yeğen olsa katlanılmaz, herhalde yıllardır görmediği ufak kardeşi falan.

firat selcuk dedi ki...

@mre,
"Enerjisini aklıyla bütünleştirdiğinde" demişsin de, ben o bütünleşmeyi göremedim işte geçen sezonun 2. yarısından beri.. 2009 yılına girdiğinden beri adam bambaşka bir hal aldı.. geçen sezonun ilk yarısında hep beğenmiştim, sakatlığı yüzünden sıkıntı çektiğimizi çok yazmıştım ama o sakatlıktan döndü döneli takımdaki en vasıfsız elemanlardan biri oldu..

futbol sadece fizik güçle yürüseydi bugün dünyanın zirvesinde afrika takımları olurdu hep.. barış istediği kadar hazır olsun fizik anlamda, teknik anlamda yetmediği sürece takımda bu denli fazla şans bulması zarar verir bize..

RD dedi ki...

Prates de fizik kondisyon acisindan o donemki takimin en iyisiydi ama sonrasini hep beraber gorduk, arda baris kadar fizik kondisyona sahip mi degil ama takima kazandirdigi ortada, baris'in ise ne kaybettirdigini gecen sezon gormemek korluktur baska bir sey degil. heleki butun yaziyi begenipte baris degerlendirmesi yuzunden guvenirligini kaybetti demek tam anlamiyla futbol cahilligidir.

Mithra dedi ki...

Barış ile görüşlerine pek katılamayacağım.Zayton Cup'ta toplasan toplasan en fazla 90 dakika izlemişimdir takımı.Bu izlediğim vakit içerisinde Galatasaray'ın en aktif,en çalışkan ve en hazır kişisiydi.Bence bu sene mutlaka takımda bol bol süre almalıdır.Eğer bir yabancı transferi yapılmayacaksa zaten orta sahada ya Barış ya da Ayhan oynayacak.Bir ihtimal ikisi birlikte de oynayabilir.Ben Barış'ın Gs'ye daha yararlı olacağına inanıyorum.Gerek defansta gerek ofansta Ayhan'dan daha iyi bir oyuncu ve gelişimini de hala sürdürüyor.Barış hakkındaki tek sıkıntım,sahte sakatlık numaraları.Onu da kimden öğrenmişse bir an evvel bıraksın.O zaman pek antipatik oluyor.

Bir de Servet'i yazmamışsın.Servet izlediğim kadarıyla hiç hazır durumda değil.Hem duran toplarda hem de maç içerisinde sürekli adamını kaçırıyor.Umarım bir an evvel toparlanır.

uykutu dedi ki...

* Alparslan topla şimdi oynadığının yarısı kadar oynasa, Hakan'ın yedeği olarak lanse edilebilir miydi bilemiyorum, farklı bir şeyler yapmak lazım, Galatasaray'ın sıradan bir oyuncuya ihtiyacı yok, o işi Volkan'da görür.

* Barış konusunda ise bence haksızlık yapılmış, en azından çok sert olmuş.. Barış oynadığı 2 sezonda belirli bir standardın altına düşmedi ve takımın tamamına yakınının oyundan düştüğü 1 çok maçta, ister kendi hırsı ister almış olduğu Alman disiplini olsun mücadeleyi sonuna kadar sürdüren ve takımı ateşleyen isimdi.. yeteneklerinin de çok sınırlı olduğunu söyleyemeyiz ki övülen mustafa sarp ile kıyaslayınca, mustafa'nın ispatlaması gereken daha çok şey var..

* bunun dışında güzel, bilgilendirici 1 yazı olmuş, diğer oyuncular hakkında da hemen hemen aynı fikirdeyim, teşekkürler.

Adsız dedi ki...

Barış özbek bu takımdan gidiyorsa aydın yılmaz amatöre gider.Güzel değerlendirme ama barışın karşısına o yorumu yazmak yerine aydının karşısına yazardım
Ben barışın avrupa maçlarında yıldızlaşmadığı maç görmedim.Ben aydın'ın anadolu takımlarına karşı yıldızlaştığı maç görmedim.Bence o yorum aydına yapılmalıydı
Barış zaten iyi pas yapsa şu an elimizde tutamazdık.
Bu arada orkunun yediği golü herkes yiyebilirdi.Hatta kalede aykut olsa o topa çıkardı ıskalardı veya yetişemezdi adam bomboş kaleye atardı.
Emre çolak bu maçın da yıldızıdır.

Adsız dedi ki...

Bu arada milletteki serkan kurtuluş hayranlığını anlayamadım.Kolay çalım yer adam geçemez orta yapamaz şut çekemez yavaştır vb... bu takımda kalmaması için bütün sebepler serkan da vardır.
Sabri kendi isteğiyle sağ bek oynamıyor.Sağ açık olarak sabri yedeklerden girecek ilk adamların başında gelir veya orta saha için.
S.kurtuluşun ligde oynadığı her maç karşısındaki oyuncular yıldızlaşmıştır nerdeyse

Sakarya dedi ki...

Özgürcan süper ligde oynayabilecek kalitede, kiralık giiderse süper lig'in kalburüstü takımlarına gider kayseri,sivas,belediye,antep

şahin dedi ki...

aykut zamanlaması iyiydi yorumuna katılamayacağım, bu adam cidden kaleden çıkmasını bilmiyor çizgide dursun sadece o.. sans eseri topun kaleyi bulmadigi o pozisyonları yemedi.orkunu da pek sevmem ama biraz haksızlık yapmışsın o topu hangi kaleci olsa yerdi. onemli olan bomboş o kafayı defansın nasıl vurdurduğu. Bi de serkan kurtuluşun sabriden "kat kat" daha iyi olduguna cidden inanıyormusun yoksa grup psikolojisi mi? Hayır şayet öyleyse bu adamla hergun antreman yapan birsürü TD ün futboldan anlamadığı gibi sonuç çıkarda.

firat selcuk dedi ki...

@ahmet,
bu kadar teknik adamın futboldan anlamadığı sonucuna varmadım ki ben, bunu nasıl iddia edebildin anlamadım..

hayır anlamadığım nokta şu ki, sabri sağ bekte serkan veya bir başkasından daha iyi değil, bu 2 kere 2'nin 4 etmesiyle aynı şey.. bir gerçek var ortada.. ha sağ açık olur, orta sahanın ortası olur, o zaman sabri serkan'ı katlar geçer denebilir, ona itirazım olamaz..

ancak konumuz savunmanın sağıysa sakatlıktan yeni çıkan uğur, serkan kurtuluş veya paf takımdan bir isim, hepsi sabri'den iyi.. sağ bek olmayan bir adam hakkında işi sağ bek olan bir diğer adam kendisinden iyi diye bir iddiada bulunmak çok da sıradışı birşey değil..

uykutu dedi ki...

şimdi sabrinin müthiş bir iticiliği, seyirciye antipatikliği var.. sahadaki kişisel duruşunun bunda payı büyük, sağ bek olarak da, açtığı ortaların başarı yüzdesi bu anti patikliği katlıyor.. ama bir de ülke gerçeği var.. serkan kurtuluş veya başka bir yerli sağ bek oyuncu.. acaba maç içinde sabri kadar orta açmayı deniyor mudur? hiçbir şey yapmayıp, kademeye iyi girip, iki de kısa pasla göze hoş gözükmek kolay.. sabri'nin kişisel antipatikliği dışında, oyundan hiç kopmayan yapısı, tabir uygunsa canını dişine takarak mücadelesi.. ve üst düzey bir takımın oyuncusunun yapması gerektiği gibi sıradan olmayıp, topla sürekli hücuma çıkması, orta kesmesi ( beceremese de ) en azından takdir edilesi.. en ama en önemlisi, sabri gördüğümüz en kötü sağ bek imasında bulunmadan önce avrupa şampiyonasında elde ettiğimiz (bence üstün başarı ) başarıda o milli takımın sağ beki sabriydi. son Almanya maçındaki performansı da benim aklımdan çıkmayacaktır.. ha uğur uçar mı? her haliyle uğur uçar.. fakat sabrinin hakkı sabriye (:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO