Sorunlu Büyükler

Ligin 3. haftasına 3 büyük takım da sıkıntıyla giriyor. Kritik maçlar öncesi gözler bu takımlarda. Trabzon zaten kritik bir rakip de, diğer iki takım Antalya ve Hacettepe'nin ne açıdan zorluğu olduğunu da aşağıda yazacağım takımlarla ilgili konuşurken.
Beşiktaş'ta sakatlık gibi bir sorun yok ancak Ertuğrul Sağlam'ın sıkıntısı hangi yabancıları oynatacağı. Gordon'u yollayıp Seric ile de resmi sözleşmeyi imzalayınca 11'de oynamaya hazır yabancı sayısı 8'e yükseldi. İki tanesini yanına oturtacak ama bunların kimler olacağı henüz netlik kazanmış değil. Holosko, Seric ikilisi şimdilik ilk adaylar gibi duruyor. Veya Cisse kenarda, Seric sahada olabilir lafları dönüyor. Yeri garanti isimler Delgado ve Bobo gibi duruyor. Holosko'nun sakatlığı yabancı sıkıntısı konusunda şimdilik Ertuğrul Sağlam'ı daha az sıkabilir ama bu 8 oyuncunun hepsinin de sağlıklı olduğu bir dönemde neler yaşanacak merak ediyorum doğrusu. Zorunlu da olsa sıklıkla kadro rotasyonu uygulanacak Beşiktaş'ta. Trabzonspor maçı öncesi Ertuğrul Sağlam'ın başı çok ağrıyacak kadro kurma konusunda. Zaten lige iyi girmiş bir Trabzon'u durdurma planı yaparken, bir de üstüne kimi oynatmasam derdi var.
Fenerbahçe'nin sıkıntısı ise savunmada başlıyor. Edu oynamayacak, Lugano ise milli takım kurbanı, o da sahada olmayacak Hacettepe önünde. Geçen sezon OFTAŞ olarak top koştururken Fenerbahçe'yi çok zorlamışlardı ligde, bu sezon da savunmada Yasin-Can iklisi oynarsa bir şekilde bundan yararlanıp puanı kapabilirler, ikisi bir arada idmanlar dışında oynadı mı bilmiyorum, Galatasaray'ın bile hazırlık maçlarını doğru düzgün takip edemedim Fenerbahçe'yi hiç bilmiyorum o yüzden. Forvette de Semih'in sakatlanıp da geri gelmesi Güiza'nın yanına ikinci forvet sıkıntısını doğurdu. Tek forvete dönmezlerse Semih'in yerini ya Alex ya da İlhan Parlak alacak. Alex ileride olursa arkada topu alıp takımı yönlendirme görevi Emre'de olacak ki tam evlere şenlik bir durum. Aragones beklenmedik bir kadro da sahaya sürebilir, hepsini görmek için kısa bir zaman kaldı önümüzde. Geçen sene fazlasıyla zorlandıkları Hacettepe bu sezon da büyük bir sürpriz yapma fırsatını bulmuş gibi duruyor, tabii ki bunu değerlendirmeleri geçen sezonki gibi kolay gözükmüyor.
Galatasaray'a gelince yine savunmanın sıkıntı olduğunu görüyoruz. Rakip yine diğer iki takımınki gibi zorlu çünkü henüz ligde puanı yok. Antalya kaybederse birşey olmayacağının ama bir puan bile alsa büyük iş başaracağının bilincinde çıkacak Ali Sami Yen'e. Linderoth'u sağa koyduk, geçici olarak rahatladık derken milli takımdan sakatlanarak geldi. Barış zaten ilk yarı yok. Sabri olsa da sorun ki o da yok. Sağ bek için iki seçenek var, geçen sezon iki üç maçı orada geçiren Hasan Şaş ve kondisyon eksiği olduğu söylenen yeni transfer Serkan Kurtuluş. Ben oyumu Serkan'dan yana kullanırım doğrusu, Hasan orada gereksiz çıkışları ile sorun yaratacaktır. Sol bekte Hakan Balta'nın sakatlığı vardı hafta içi ama Volkan veya Alpaslan rahatlıkla oynayabilecek durumdalar. O konuda biraz rahat olacak Skibbe. Bir başka sorun da hücum hattı Galatasaray için, rakip olan Antalyaspor'un şehir olanına gidip tatilini yapan Lincoln yine yedekte olursa sorunun büyük kısmı çözülmüş olacak. Mehmet Topal'ı tek bırakıp çift forvete dönmek bu maç için en uygun seçenek bana kalırsa. Ama bu defa da 3 kaliteli forvetin hangisinin yedek duracağı. Çift forvet oynarken ligin belki de en tehlikeli ismi olan Ümit mi, beklenmedik anda golleri atıp takımı rahatlatan Nonda mı, yoksa ismi kariyerinden çok daha önde gelen Baros mu ? Burada tek sorun o gün hangi ikilinin daha formda olacağını kestirmek. Bu da bizim işimiz değil, Skibbe'nin işi, maç saatini beklemek lazım. Taktik veya teknik meseleleri geçersek de ben Ümit-Baros ikilisini görmek istiyorum, en iyi tercih olacakları konusunda iddiam yok, uyum meselesidir bu da, sadece merak ediyorum aynı anda sahada olunca nasıl oynayacaklarını.

Ekleme : Fenerbahçe'de Emre de kadroda yok, Hacettepe açısından iyi mi oldu kötü mü oldu onu bilemiyorum. Emre'nin yokluğu Fenerbahçe açısından daha olumlu bir gelişme bana kalırsa. Tıpkı Lincoln'ün Galatasaray'da 11'de olmaması gibi.