18.08.2009

Sporting Lizbon 2-2 Fiorentina

Dün blogda yazdığım kadroda Pasqual ve Gobbi arasında belirsizlik vardı, Gobbi çıktı sahaya bugün. Bunun dışında aynı kadroyla sahadaydık Lizbon'da. Aslında bana kalsa Vargas'ı sol beke çekip önüne Jovetic'i koyaraktan da başlayabilirdik.

Maça topu ayağımızda tutarak başladık, kontrolü elinde tutan ve tempoyu düzenleyen taraftık yani. Ufak tefek pozisyonlarla Sporting'in üzerine gitmeye başlamıştık. 6. dakikada Gilardino sağ kanatta aldığı topu havadan attığı 50 metrelik yan pasla Vargas'a ulaştırdı, Vargas kontrol edip rakibini biraz da şansla geçti ama ceza sahasının sol köşesinden çok sert vurdu ve maçın daha başında ayağa kaldırdı beni. Top sert gelip bir de kalecinin ellerinin önünde sekince gol kaçınılmaz oldu. Golün ardından oyun yine aynı tempoda gidiyordu ki 13. dakikada bana göre maçın kırılma noktasını yaşadık. Gamberini rakiple itiş kakış yaşayıp top taca çıktıktan sonra karşılıklı forma çekiştirmeler bittiği anda rakibi savurup suratının ortasına yumruğu indirdi. Sanırım o Sportingli oyuncu Liedson'du. Diğer oyuncular da oraya kümelenip tartışmaya başladılar, o kargaşadan Vukcevic ve Gamberini'ye sarı kart çıktı karşılıklı. Vukcevic olayın içinde değilken sonradan dahil olup boşuna kart gördü. Gamberini ise açık ve net bir şekilde kırmızıyla atılması gerekirken oyunda kaldı. Bu noktada 10 kişi kalsak maç kopar giderdi iyiden iyiye. Çünkü geri kalan bölümde Gamberini sahanın en iyilerinden biri oldu.

Bu olaydan sonra Comotto'nun sağdan Keita misali ceza sahasına girişi vardı gelen ara pasla. Keita'nın Denizli maçındaki pozisyonu gibi dibe doğru girdi, karşısında 2 rakip vardı bir de Baros'un olduğu noktada Gilardino duruyordu. Gilardino'ya topu çevirdi ama ortadaki rakip topu alınca Gilardino'nun gol sevinci uzunca bir süre ertelendi. Topu Keita gibi geç çevirmese kaleci dahil 3 Sportingli bakkala gidecek, Gilardino da topla birlikte kaleye yol alacaktı. İlk yarı bitene kadar savunma çok iyiydi, Gobbi-Dainelli-Gamberini-Comotto dörtlüsünden böyle kusursuz bir performans beklememiştim sezonun ilk resmi maçında. Devre biterken Helder Postiga sebepsiz yere gerilim yaşattı, gol olacağından değildi de spiker hafif estetik olan vuruşa heyecanlanınca ve top da reklam panolarına çarpıp kalenin arkasında ağlarla buluşunca insan geriliyor gol mü yedik diye. Hani spiker Portekizli olsa tamam da İtalyan adam niye böyle coştu bilemedim. Juventuslu olabilir kendisi.. İlk yarı sonunda aldığım notlardan biri de Mutu'nun sahada ruhtan farkının olmamasıydı. Çok silik ve etkisiz oynadı ve ikinci yarı sahada olmayacağı garanti olan ilk isimdi takımda.

İkinci yarıya çok kötü başladık ilk yarıyla kıyaslarsak. Mutu-Jovetic değişikliği de beklediğim gibi hemen geldi ancak ilk yarıdaki tempoyu düzenleyen ve rakibi kontrol altında tutan takımın yerinde yeller esiyordu. Sporting'i kaleden uzak tutmakta zorlanıyorduk, ileride de Montolivo atakları yönlendirse de biraz etkisiz kaldı nedense, ilk yarıda aynı şeyleri yapıp tehlike yaratıyorduk oysa ki. Sporting'in baskıyı iyice arttırmışken Vargas'ın golü attığı bölgeden geliştirilen atakta çekilen şutta seken top kale sahasının köşesinde Vukcevic'in önünde kaldı, o da Frey'i terse yatırıp topu kaleye yolladı. Golden sonra kendini kaybedip formayı çıkarttı ve ikinci sarıdan kırmızı kartı gördü. Bir de itiraz etti formayı çıkartıp da sarı kart görmesine, sanki ilk kez oluyor Şampiyonlar Ligi'nde. Vukcevic'in kendi kendini oyundan attırmasıyla eksilen rakibe baskı kurarız üstünlüğü ele geçiririz dedik ama Sporting gole kadarki 15 dakikada oynadığı oyundan vazgeçmedi. Biraz canlanır gibi olmuştuk ama bariz şekilde Sporting üstünlüğü vardı. Değişiklik lazımdı takıma ki bu noktada gereken şey orta sahayı savunacak bir isimdi. Zanetti burada çok yetersiz kalmıştı ilk 45 dakika dayanabilse de. İlk golün 7 dakika sonrasında 66. dakikada Veloso ceza yayı önünden 25-26 metre mesafeden soluyla düzgün ve sert vurdu, top da vuruşun hakkını verip 90'a gitti Frey'in çaresiz bakışlarıyla birlikte.
2-1 geriye düşmek takımı bir anda canlandırdı ki yenen golden sonra rakibin de rahatlamasının payı büyük bunda. Rakibin baskısı azalınca rahatlayan Jovetic de ritmini bulmaya başladı. Gilardino'nun partneri olarak doğru işler yapmaya başladı, zaman zaman da Montolivo'yla birlikte oyun kurucu görevini paylaştı. Çok dengeli ve doğru bir oyun oynadı Jovetic bu dakikadan sonra. Sporting kalesini ilk yarıdaki gibi ciddi anlamda tehdit etmeye başlamıştık ki 78. dakikada Gilardino ilk yarıda atamadığı golü attı, güzel bir vuruşla kalecinin üstünden topu yolladı. Gobbi ayak içiyle ceza sahası içine doğru yolladı topu, Gilardino da 3 Sportingli'nin arasında topu önce göğsüyle alıp kaleye döndü yüzünü, top yere inmeden ayağının dışıyla kalecinin üstünden yolladı topu kaleye. İzlemeye doyulamayacak türden bir gol oldu, Gilardino klasiği de diyebiliriz bu gol için. Golden sonra da Inzaghi gibi sanki hayatında ilk kez gol atıyormuşcasına çıldırdı. Golün geldiği dakikalarda oyunu dengelemiş ve Sporting ile dengeli gidiyordu ataklarımız. Attığımız gol cesaretlerini ciddi anlamda kırmıştı çünkü 2-2'den sonra Sporting biraz o etkili oyunundan düşüp daha az adamla hücuma çıkmaya başladı ve Gamberini-Dainelli ikilisi için gelen topları çerez niyetine toplamak zor olmadı. 2-2'yi bulunca Montolivo-Donadel değişikliği geldi hemen. Bu demek oluyordu ki 2-2'lik skor yeterli görülüyordu, gerçekten de öyleydi, daha fazla risk alıp galibiyet aramanın mantığı yoktu rakip 10 kişi bile olsa.

Ancak bu değişiklikten sonra oyunu resmen rakip sahaya yıktık, orta sahadaya eklenen savunma yönlü oyuncu sayesinde hem rakibi kaleden uzak tutuyorduk hem de topu rakip sahada tutmayı başarıyorduk ilk yarıda olduğu gibi. Jovetic'in bu hareketlilik esnasındaki rolü de ihmal edilmemeli, kusursuza yakın oynadı. Ancak şu var ki 82. dakikada ekrana bir istatistik yansıdı Sporting korner kullanırken. 10'a 1 gibi bir üstünlük sağlamışlardı ki yenen ikinci gole kadar ikinci yarıda nasıl çaresiz kaldığımızın ufak bir göstergesiydi bu. Dakika 85 olduğunda 3. golün kapısından döndük resmen, Jovetic sağdan ceza sahasına girdi güzel ara pasla birlikte, Belediye-Beşitkaş maçında İbrahim Akın'ın yaptığı gibi dipten ortaya doğru iki rakibi geçti, kale sahasının 2 adım gerisinde karşısında kaleci vardı, bacak arası atmayı deneyince kaleci ayağıyla çeldi topu. Uzak direğe doğru bıraksa kaleci de Jovetic gibi sadece topa bakacaktı halbuki. Pozisyon döndü bir de Gilardino atacak gibi oldu ama vurmadan önce rakip araya girdi. 88'de Sporting ceza sahamıza geldiğinde bir penaltı tartışması oldu. Bana kalırsa ikili mücadelediydi o ve güçlü olan ayakta kaldı, iki oyuncu da birbirine omuz atıyorsa ve biri düşüp diğeri ayakta kalıyorsa başka açıklaması olmamalı değil mi ? Bu pozisyonun dönüşünce Gilardino bir gol daha kaçırdı ancak burada büyütülecek bir şey yok, net bir pozisyon değildi, atamaması sorun değildi yani. Maçın sonunda ise yürekler ağıza geldi, Matias Fernandez kendi sahasında topu aldı iki kişinin arasından geçip gitmek de dahil bir kaç seri çalım atarak ceza yayının önüne kadar geldi ve uzaktan şansını denedi sağa sola ara pas atıp arkadaşlarını Frey'le karşı karşıya bırakabilecekken. Bu vuruş tercihi yerden giden cılız ve etkisiz bir şut olarak geri döndü kendisine ve son anda hem bizi rahatlattı hem de takımını olası bir galibiyetten etti.

Maç sonunda şöyle bir bakınca hazırlık maçlarındaki karamsar tablonun dağıldığını görüyoruz. Hatta Sporting'in elimizden kaçtığını bile söyleyebiliriz. 90 dakikanın 60 dakikaya yakını bizim, 30 dakikası da Sporting'in etkisiyle geçti. Böyle bir deplasmanda galibiyet alabilecek bir performans ortaya koyacağımızı düşünmüyordum ben, fazlasıyla memnun kaldım sonuçtan, 2-2'lik beraberlik demek içeride kazanamasak bile 0-0 ve 1-1'lik iki beraberlik lüksümüzün olduğu anlamına geliyor. Turu geçme konusunda bir sıkıntı yaşamamalıyız bu geceki oyundan sonra. Üstelik rakibin etkili isimlerinden Vukcevic sahada olmayacak. Ancak şu var ki Gamberini rövanşta sahada olmayabilir, o yumruğu UEFA'nın cezasız geçiştireceğini sanmıyorum. Net ve tam da kameranın 2-3 metre önünde atılan bir yumruktu. İki oyuncunun da yüzü kameraya dönüktü, gizli saklı bir şey de yok pozisyonda. Ayrıca Gamberini'ye maçın yıldızlarından dedik ancak kaptan Dainelli'nin hakkını yemeyelim, mükemmel oynadı ve bana kalırsa da Gamberini'den daha iyi performans gösterdi. Savunmamız bu performansla giderse rahat ederiz. Sezonun ilk resmi maçı büyük bir ışık verdi bize, sağ bek transferi gerçekleşebilirse çok daha iyi olacak her şey.

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO